Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

3 Eylül 2010 Cuma

Yakışır Bir Eylem: Sansür...

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yazdığım www.egeninsesi.com adlı siteye ve yazılarıma uygulanan sansürü anlamakta zorlanıyorum. Bu sansürü Genel Sekreter Ersu Hızır’ın koydurduğuna eminim. Tabii ki kendine göre haklı gerekçeleri var. Böyle bir yazının kendi çalıştığı kurumda çalışanlar tarafından okunmamasını isteyebilir. Ancak Hızır’ın üzerinde bir başka makam var. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı doğru, dürüst Aziz Kocaoğlu… Acaba Kocaoğlu, kendi kurumunda böyle bir sansürün uygulanmasından haberdar mı? Haberi yok ise durum vahim. Haberi var ise durum çok daha vahim.
Peki ya kurumun diğer üst-düzey bürokratları?
Onları da devekuşu 1, devekuşu 2, devekuşu 3 şeklinde mi tanımlamalıyım bundan sonra…
Sansür uygulamasının yanlış olduğunu belediye başkanına anlatacaklarına, arkadaşlarına telefon edip yazının kopyasını aldırıyor, kendilerine e-mail attırıyorlar, okumak için.
Ama nedense kimse, “Bu nasıl bir sosyal demokrasidir. Biz sansürcü müyüz?” diye sormuyor.
Sansürün nedeni nedir?
Bazı şeyleri gizlemek… Demek ki ortada bir şeyler var ki; gizlenilmek isteniyor.
Ben kendi yazılarımın altına bana yapılan eleştirilerin tümünü kullanıyorum. Hiç de gocunmuyorum… Çünkü ben netim… Net olamayanlar düşünsün…
Gelelim yazının oluşturduğu Richter ölçeği ile 7.5 şiddetindeki depreme…
Konunu doğruluk ya da gerçekliği üzerine bundan böyle bir şey söylememe gerek yok. Zaten telefon eden yüzlerce kişi durumun vehametini kavramış durumda.
Beni ilgilendiren Aziz Kocaoğlu’nun duruşu…
Yan mı duruyor, dik mi? Eğildi mi yoksa…
Belki de sürünme pozisyonuna geçmiş, kendisini gizlemeye çalışıyordur.
Ancak gördüğüm kadarı ile hala çok rahat. Bornova’da referandum kampanyasında Bornova ilçe saymanı ile tavla oynuyor, ilk maçı kaybediyor, ikinci maçta 3-0 yenikken terk ediyor. Bakana olaylı açılış nedeniyle yüzlerce kez özür diliyor, hani utanmasa diz çökecek…
Yeri gelmiş iken Aziz Kocaoğlu için CHP İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu’nun bir anekdotunu aktarayım, büyükşehir belediye başkanımızın hayata nasıl baktığını daha iyi anlamak için…
“ Çiğli eski Belediye Başkanı Ensari Bulut o dönemler çok sıkışık. Belediye için Aziz Kocaoğlu’ndan 3 trilyon lira istiyor. Aziz, “Bugün git, yarın gel” diyor, Çiğli Belediyesi için kılını kıpırdatmıyor. Bulut çaresiz o dönemin il başkanı Nalbantoğlu’nun kapısını çalıyor ve derdini anlatıyor. Nalbantoğlu o zamanlar Kocaoğlu ile iyi… “Ya başkan. Adam zorda, yardım et” diyor. Kocaoğlu’nun yanıtı hazır: “Bakarız.” Gel zaman git zaman, Bulut yeniden Nalbantoğlu’nun kapısını çalıyor. Nalbantoğlu da son kez Aziz ile görüşmek için gidiyor ve “Ya Ensari yine geldi. Adamın durumu hayli kötü… Ben şahsi paramdan 1.5 trilyon lira verdim. Sonra ödeyecek. Sen de belediye kasasından 1.5 trilyonu Çiğli Belediyesi’ne gönder” diyor. Kocaoğlu, Nalbantoğlu’na dönüyor, bir elini yumruk haline getiriyor, diğer eli ile yumruk halindeki eline şaplatıyor; “Nah alırsın sen 1.5 trilyonu Ensari’den. Gitti senin para” uyarısında bulunuyor.”
Bu anekdoku bana anlatan Nalbantoğlu konuyu şöyle bitiriyor: “Adam başka gezegende yaşıyor. Benim 1.5 trilyon nakit param olduğunu düşünüyor. Tabii kendisi bir çırpıda çıkarıp verebilir bu parayı ya. Herkesi kendi gibi zannediyor.”

NOT 1:Benimle yemeğe çıkmak için telefon eden yüzlerce kişiye çok teşekkür ederim. Uzun süredir görüşmediğim insanlar bile aradı…

NOT 2: Yazılarımı küstah ya da kışkırtıcı olarak tanımlayanlar var. Mümkündür, bu bir yazı stilidir. Ama yaşamımda hiç de öyle değilim. Tanıyanlar iyi bilir. Sizi de ikna etmek zorunda değilim açıkçası.

NOT 3: Her tür tekzibe ve yasal sürece hazırım. Ancak dava açacak arkadaşların sayısının fazla olmasını öneririm. Böylece kazandığım davalar sonucunda açacağım yüksek ölçekli tazminat davalarından kazanacaklarım ile Peru-Bolivya-Paraguay gezisi planlamaktayım. Ya da Tayland’a çiçek sulamaya giderim. Kocaoğlu’nu da davet ederim. Gide gele, oraları iyi öğrendi çünkü… Bana da mihmandarlık yapar

NOT 4: Dünkü yazımda bir anketten söz etmiştim. CHP Genel Sekreteri Önder Sav neden İzmir’i kısa süre içerisinde iki kez ziyaret etti. Nedeni bir anket… Çantasında bulunan bir anket… Çok az sayıda CHP’liye gösterdi bu anketi Sav. Ankete göre referandumda Türkiye bazında hayır oyları son yerel seçimlerde il genel meclisi sonuçlarına göre CHP ile MHP’nin toplam oylarına yakın seyir ediyor. Hatta bazı bölgelerde hayır oyları iki partinin toplam oylarını geçmiş durumda. İki il hariç… Çanakkale ve İzmir… Her iki ilde de sonuçlar il genel meclisi toplamından çok düşük. İzmir’de durum ise daha vahim… Yüzde 49 ile yüzde 51…
Bunu ben değil Sav’ın çantasındaki anket söylüyor. Sav da İzmir’deki bu düzensizliği ortadan kaldırmak, örgütü çalıştırmak için tekrar İzmir’e geldi.
Peki, İzmir neden düşük çıkıyor?
İşte size 5 neden…
1 – İzmir CHP’yi ele geçiren ekip anlayışına karşı duruş.
2 – Başta İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin durumu
3 – Yerel seçimlerde AKP olmasın diye CHP’ye oy veren İzmirli liberaller ve merkez sağın referandum sürecine farklı bakmaları.
4 – İzmir’deki sol bakışın CHP’nin zihniyeti doğrultusunda hareket etmemeleri.
5 – BDP’nin Güneydoğu’dan farklı olarak İzmir’deki tabanına söz geçirememesi.

Tabii İzmir’deki olası başarısızlıktan en çok etkilenecek yapının Önder Sav ekibi olduğunu da unutmamak gerekiyor.

***

NOT 5: Nivent Kurtuluş bir yazı göndermiş. Aşağıda olduğu gibi yayınlıyorum.
Sayın Gençel
Son yazınızdaki cesaretinizi bir kez daha kutluyorum siz gerçekleri kaleme alarak unuttuğumuz özlediğimiz ender kalemlerdensiniz. Bu yazınızdan sonra size ne olacak diye endişe duymadan da edemiyorum internet gazetenizde ani kesilmeler mi olur baskı telefonlarımı yağar bilinmez bence sizde olaylar yatışana kadar ESHOT müdürü gibi Datça’ya gidin oh deniz kum tadını çıkarın sizin gibi insanları rahat bırakmazlar benden söylemesi.
Bu yazınızdan sonra size Belediyenin yandaşları birçok yorum yazacak istedikleriniz mi olmadı, çıkarlarınızı koruyamadınız mı diye. Bence bu yorumları yazan, kişilere sormak lazım benim bildiğim üç yıldır belediyede olan gelişmeleri net olarak kaleme aldınız üç yıldır size gelip nemalanmanız için koskoca belediye bütçesinden bir akış sağlanamadı mı? Bırakın beyler bu nemalardan ne yazık ki birçok kalem faydalandı da siz mi yapamadınız demek ki bazı kalemler hala var siz ve sizin dışında hala görevlerinin başındalar yazıyorlar ve yazmaya devam edecekler. Her kes satın alınamaz. ATATÜRK’ÜN SÖYLEVİ” BEN BU MİLLETE HERŞEYİ ÖĞRETTİM, BİR TEK UŞAKLIK YAPMAYI ÖĞRETEMEDİM” Siz ve sizin gibilerin yolu açık olsun Uşaklığı bilmediğiniz sürece.
Büyükşehir Belediyesinin 2. Adamı konumundaki Sn Ersu HIZIR’la olan söyleşinizde, Belediyede her şey KARMAN ÇORMAN son müfettiş soruşturmalarının birinde, bir belgenin eksikliğinden dolayı büyük riske girecekti demesi bile MUAMMA belediyedeki belgeler, saklanıyor mu? Yine aynı söyleşinizde kendisinin belge veremeyeceğini ancak İZSU, İZFAŞ, İZULAŞ, ESHOT ve İMAR’ ı işaret etmesi İzmir Büyükşehir Belediyesinin nasıl bir vahim durumda olduğunu göstermektedir. Metronun yakın zamanda biteceği ondan sonra İzmir’in küçük otobüslere ihtiyacı olacağı ve neden hala körüklü otobüslerin alındığını ve niçin soru, sorulmadığını söylüyor. Bu bir “SUÇ DUYURUSUDUR” İzmir Valiliği ve Cumhuriyet Başsavcılığı bunu suç duyurusu kabul edip derhal işlem başlatmalıdır. Yine Belediyenin ikinci adamı olan Sn Ersu Hızır bu işlerde birinci adam olan Büyükşehir Belediye Başkanının haberi olmadan yapılamaz kendisi ve yakın çevresi bu işin içinde. Sormaktan usandım daha ne bekleniyor Tüm belgelerin yok edilmesini mi bekliyorlar?
Şimdi bu yazdığım yazıların tüm sorumluluğunu üstleniyorum. İnsanların tahammül güçlerinin sonuna geldiği, noktadayım. Kendimi, değirmenlere karşı savaşan, Donkişot gibi hissediyorum. Elbette, bu yazdıklarımdan da, İzmir Belediyesi her zamanki gibi, rahatsız olmayacak halkın gücüyle geldik, hesap ortada aldığımız oy var, oysa yanıldığı bir şey var İzmir Halkı farklıdır İzmir Halkı vermesini bildiği gibi alaşağı yapmasını da bilir bu verilen oylar ATATÜRK’ ün Partisine, verilen oylardır sizlere değil.
Gelelim bu yazıyı yazmamdaki asıl konuya …,
Sn KILIÇDAROĞLU “İzmir’i dünya markası haline getirecek başkanı yürekten kutluyorum. Başkan KOCAOĞLU’nu çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. Kentli kendine güveniyorsa, yöneticiler kendine güveniyorsa halka hesap vermeyi gerçekten onurlu bir görev biliyorsa İzmir’i marka yapmamak elde değil”. Sayın Başkan ciddi uğraşlar vermiş. İzmir Körfezinden denize girilmesini sağlayacak projeyi çok beğendiğini belirten Kılıçdaroğlu Aziz KOCAOĞLU Bilimi ve aklı baz alarak çalışmalarını sürdürüyor” Bu beyanları okuyunca önce güldüm sonra yok artık dedim Sn Kılıçdaroğlu inanmadığı, konunun arkasında durmaz dedim herhalde yanlış okudum dedim tekrar defalarca okudum ve hayret ve dehşete düştüm, neden mi? Evet sn DÜRÜST BAŞKAN çok ciddi uğraşlar verdi ……
Eskiden Koç Bayisi olduğu için önceliği Koç ailesinin Dünürü olan Giraud Ailesinin yerini Kademeli Birlikte Plan İlkelerini hiçe sayarak binlerce, konut alanına açtı . Bizim Başkanın ahde vefası vardır. Bunca yıl ekmeğini yemiş, buzdolabı, fırın, ocak satmış bu kadarını esirgemek günahtır dedi ve planlanmayacak yeri kendi önergesiyle meclise sundu ve geçirdi de. Ya, sonra ne oldu birileri uğraştı ama gerçekten çok uğraşı sonucunda, güm elinde patladı tek kendi elinde patlasa iyi koskoca meclis üyelerini de yaktı. Ve karar İzmir Büyükşehir Belediye meclisinin 14.12.2007 tarih ve 01.2455 sayılı Meclis kararı ile 3194 sayılı İmar Kanunu, Plan yapımına ait Esaslara Dair yönetmelik ve belediye Meclisi çalışma yönetmeliğine aykırı hareket edildiği, olayda sorumlulukları bulunan İzmir Büyükşehir belediye Başkanı Aziz KOCAOĞLU ve İzmir Büyükşehir Tüm Meclis üyeleri haklarında SORUŞTURMA İZNİ VERİLMESİNE. 4483 sayılı Kanunun 6. Maddesi uyarınca 04.05.2010 tarihinde karar verildi. Peki, ne oldu dersiniz? Hemen Dürüst Başkanımız kapısından içeri almadığı o dönemin eski meclis üyelerine hemen bir kahvaltı düzenledi ve ellerine hazırlamış oldukları savunma kâğıtlarını tutuşturdu. Hatta üyeler hemen imzalayıp versinler diye de hazırlanan kâğıtlardaki imza bölümlerinde bile isimleri yazıyordu. Bu ne hız Başkan keşke kabahatlerinizi örterken gösterdiğiniz, bu hızı İzmir için gösterseydiniz ne güzel olurdu. Yargıya intikal etmiş, Bayındırlık muakkiplerinin ve müfettişlerin hazırladığı raporlara göre bu konudan kolayca sıyrılmanız söz konusu olamaz diye düşünmekteyim. Cumhuriyet Halk Partisinin sürekli arkasında durduğu ve bu yüzden güvenlerimizi kazanan söylevi “YARGIYA MÜDAHALE OLMAMALI “.
· Sn KILIÇDAROĞLU’ nun çok sevdiğim sözü ” KİMSENİN HAKKINI YEDİRTMEM, DEVLETİN İMKANLARIYLA, SEÇİME GİDİLMEZ ” Gidilmezde, seçim öncesinde, Grand Plaza A.Ş 27.02.2009-29.03.2009 tarihleri arasında seçim bürolarına gönderilen malzemelerin 23 Nisan şenliklerinde kullanılmış gibi gösterilmesi. Yine seçim öncesi tanıtım filmi olan” İŞİMİZ İZMİR GÜCÜMÜZ İZMİR “filminin parası Belediye kasasından ödendiği bir yana ihaleyi kazanan İstanbul firması (İzmir’de Reklam ajansı olmadığından) ihaleyi kazandıktan bir iki gün içinde filmi teslim ediyor. Ben yıllardır reklamcılık yaptım birçok tanıtım filmi çektim ama hiçbir filmi bir gün içinde teslim edemedim bu benim beceriksizliğim mi yoksa önceden film çekilip ardından mı ihale yapıldığından mı? işte bu kocaman bir soru işareti. Eğer bu soru işareti olmasaydı 14.07.2010 tarihinde bu konuyu incelemek üzere Bakanlıktan Mülkiye Başmüfettişi gelir miydi? Diye sormadan geçemeyeceğim.
· Bir Belediye Başkanı düşünün vatandaşı vergi kaçırmaya teşvik etsin, düşünmenize gerek yok Dürüst Başkanın Gazetecilere verdiği kendi beyanı “Belediye şirketlerinin kar etmesi tekrar vergi vermek anlamına geliyor,vergi vermeyecek şekilde Belediye ile şirketleri arasında ilişkileri sürdürmek zorundayız .Zaten vergiyi harcıyorum verginin vergisi olmaz Fes giydirmiyoruz yani.Ama biz vergi vermeyecek şekilde belediye ile şirketler arasında ilişkileri sürdürmek zorundayız .Bunun mümkün olanı var mümkün olmayanı var.Mümkün olan şekilde vergi vermemeye ve kar göstermemeye çalışıyoruz suçsa suç. Diyen bir Belediye başkanı ve İzmir’e gelen Sn Kılıçdaroğlu Başkanın çalışmalarından dolayı kutluyor bu ne garip bir çelişki, hani bu olay Mülkiye Başmüfettişi tarafından 10.06.2010 tarihinde incelemeye alınmamış olsa bilinmiyor diyeceğim. Bu arada bu konuyla ilgili suç duyurusu yapıldığından hemen sonra sn Aziz KOCAOĞLU gazetelere beyanlar vermeye başladı “VERGİ KAZANCIN BEREKETİNİ ARTIRDIĞINI ve HELALLİĞİNİ GETİRDİĞİNE İNANDIĞINI SÖYLEDİ”.Ne yazık ki çok geçti tekzip süresini kaçırmıştı yapacak bir şey yok.
· İZ BETON Pınarbaşı’ndaki taş ocağı yönetmelikte yer alan 100.000 metre küp taş mıcır üretebilir hükmünün dışına çıkılarak izinsiz bir şekilde kapasiteyi aşmasından dolayı çevre koruma ve kontrol dairesi başkanlığı, tarafından olaya el konularak, Bornova Belediye Başkanlığı tarafından ruhsatın iptaliyle Büyükşehir Belediyesince mühürleme işlemi yapılmayarak bir de üstüne ödül verircesine 28 Aralıkta açtığı ihalede Ruhsatı iptal olan, Taş ocağından 3.600.000 TL tutarında mıcır almıştır. Bu Konuda yine, Mülkiye Başmüfettişi tarafından 14.07.2010 tarihinde inceleme için Büyükşehir Belediyesine gelmiştir.Duyumlarına göre bu konu sorulduğunda ise, ucuz alım yaptık denmesin mi .?
· İzmir Büyükşehir Belediyesi Dürüst Başkanı sn Aziz KOCAOĞLU’nun Baş Danışmanı kadrosunda görevlendirdiği ve aynı zamanda İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinde 2002-2009 yılları arasında meclis üyeliği yapan ve dört yıl İmar Komisyonu Başkanlığını da yürüten , Yetkili ve Etkin kişi olan Sn Bilgin ERÜNAL %10 luk hissesi olan yeri imardan tereyağından kıl seçer gibi geçirmek. Beni asıl şaşırtan konu 1/5000 ölçekli planda yapılan değişiklik talebinin sadece söz konusu parsele yönelik olması ve üst ölçekli planlarda sadece bir parsele yönelik değişiklik yapılmamasını savunan İzmir Büyükşehir Belediyesi Dürüst Başkanı Sn Aziz KOCAOĞLU’ndan icazet alınarak,İmar Komisyonundan böylesine Marjinal ve Plan İlke Esaslarını bozan bir değişiklik talebinin olumlu karar ile geçmesidir.Bu değişiklikle Baş danışmana ve maliklerine büyük rant artışı tartışılmaz bir gerçektir. Hani Başkanım, kişilere özel rant sağlayıcı planlarda yoktunuz. Bu nedir? Niye plan hala askıya çıkamadı sizde anladınız mı? Yoksa KORKTUNUZ MU ?
· 16.04.2010 tarihli İzmir Büyükşehir Belediyesi meclisinden oy çokluğuyla geçen 13-21. Maddelerinde yer alan Urla Nazım imar Planındaki gerek parsel büyüklükleri gerekse yapılaşma koşulları açısından getirilen daha doğrusu Urla’ya tanınan bu ayrıcalıkçıkların, 16.04.2010 tarihli plan notu değişikliği ile devam etmesini sağlamak ise İl genelinde Eşitsizlik ve Haksızlığı ortaya koymakta, bu eşitsizlik Meclis’çe karara bağlanmakta yani Urla içinrant sağlamak suretiyle görevi kötüye kullanmak değildir de nedir. Üstelik ağaçlandırılacak alanda bunu yapmanız .
· 02.11.2006 tarih ve 112 sayılı kararıyla kabul edilen Altındağ mahallesi 5 pafta 324 parsellerde imar planı değişikliği için 11.02.2008 tarih ve 01.492 sayılı İzmir Büyükşehir Meclis kararıyla onaylanan kararla ilgili İç İşleri bakanlığınca soruşturma açıldı.
· 26 Şubat 2010 Tarihinde Yapı zirvesinde sorduğunuz soruyu hatırlatmadan edemeyeceğimHER YAPTIĞIMIZ YANLIŞMI Evet başkanım yukarıda madde,madde yazdığım ve daha benim bilemediğim konulara bakıldığında ne yazık kiHER YAPTIĞINIZ YANLIŞ gibi duruyor nerden bakılırsa bakılsın sonuç DEĞİŞMİYOR. Sizin ve Kurmaylarınızın cephesinden nasıl görünüyor?
· Yine 26 Şubat 2010 Yapı Zirvesinde Bayındırlık ve İskan Bakanı Sn Mustafa Demir’e hitaben aynen şöyle dediniz “İmarda Sağlık ve Eğitim tesisi olarak,ayrılan alanları yasa gereği özel sektör yatırımlarına ayıramadıklarını belirterek Bayındırlık ve İskan bakanlığı olarak, en azından şahıs arazilerinin “ÖZEL EĞİTİM ve ÖZEL SAĞLIK YATIRIMLARI olarak belirlenmesinde çok BÜYÜK FAYDA GÖRÜYORUZ. ÇÜNKÜ TIKANMIŞ DURUMDAYIZ “. Sağlık ve Milli Eğitim bakanlıkları,”yatırım yapamayacağım” diyor ama Özel Sektöre biz buraları veremiyoruz. Peki Başkanım sormazlar mı size Bayındırlık ve İskan Bakanlığı olarak planladığım “ HUZUR EVİ REHABİLİTASYON ÖZEL SAĞLIK TESİSİ “ planlanan yeri hangi amaçla Mahkemeye taşıyorsunuz diye bu ne çelişkidir. Evet şimdi net bir şekilde söylüyorum ne Yazık ki sizin söyleminiz olan şeyi doğruluyorsunuz, sormanıza gerek yok ki “HER YAPTIĞIMIZ YANLIŞ MI “ diye
Yıllardır metroyu bitirmeye çalışıyorsunuz “İlk Metro ihalesine katılan ALARKO Firması ihaleden çekilirken bildik iki satırlık teşekkür mektubu yerine iki tam sayfa yazı yazmış söylenene göre bu mektup da yer alan metinde “Bu şartnameyle bu ihalenin yapılamayacağı yapılsa bile bitemeyeceği” hususunda uzunca bir mektup, yazmış. Demek ki boşuna büyük işler yapan bir kuruluş değilmiş ki çok önceden sizlerin göremediği öngörüyü görmüş. Hatay’da yaşayan bu çileyi çeken insanlar size bu oyları verdi sizin görmek istemediğiniz bu çileyi buranın insanları çekiyor her sabah işlerine giderken. Büyükşehirde değil de Doğunun en ücra kısmında kalmış köy yollarındaki gibi, cambazlık, yaptırmaya hakkınız yok. Ben sizin yerinizde olsam tüm kurmaylarınızla birlikte Hatay’da birer daire tutardım aynı çileyi sizlere oy vermiş bu insanlarla birlikte çekerdim, belki bu insanları biz nebze rahatlatırdı. Ama nerde tek başınıza Hatay esnafını bile ziyaret edemiyorsunuz bile...
Sayın Başkana ve Bürokratlarına, soruyorum sizler hiç İzmir’de otobüse bindiniz mi? Hiç sanmıyorum evet bende binmiyordum ancak sizler sayesinde İzmir’e yatırım yapacağım diye tüm varlığımı satana kadar ben de binmiyordum şimdi ne yazık ki biniyorum diyorum sebebi çok açık Büyükşehirdeki otobüsler de klimalar çalışmıyor sıcaktan otobüs şoförleri kapıları açık gidiyor bunaltıcı sıcaklarda, şoförlerin bu şartlarda kaza yapması çok doğal… Bir yığın otobüs aldığınızı açıkladınız gururla ne oldu o otobüslere, birçoğu arızalı çıktı Garanti sürelerini de bitirmişiniz şimdi ne olacak vatandaş eski otobüslerde pişmeye devam mı edecek. Peki bizlerin paralarıyla alınan bu otobüslerin garajlarda yatmasının hesabını kim verecek? KAMUYU ZARAR ETTİRMİŞ BULUNUYORSUNUZ BUDA SUÇ ama siz daha önce vergi hususunda söylediğiniz gibi SUÇSA SUÇ demeye devam mı edeceksiniz yoksa birileri bu işin demi peşinden gidecek sizi soruşturmaktan yoruldu Başmüfettişler belki ileride İzmir için ayrı bir kadro oluşturulur nereye el atsak altından bir şey çıkıyor.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına Bilgi edinme masasından yazı yazıldığında ancak cevap veriliyor çünkü cevap vermemek suç olduğundan. Verilen cevaplar sorduğunuz sorunun cevabı olmuyor, peki ne yapıyorsunuz tekrar aynı birime bu benim sorduğum sorumun cevabı değil dediğinizde ise “4982 sayılı kanun ve Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin 18.maddesinde daha önce cevaplandığı halde aynı kişiler tarafından yapılan tekrar mahiyetindeki başvurular işleme konulamaz denmektedir, diye cevap alıyorsunuz. Kısaca bilgi edinme hakkınız bir şekilde sabote ediliyor ustaca.
Sn Arıtman Ercan Tatı’nın disiplin kuruluna sevki ve partiden ihraç olması kararı için şunları söylemiş “ Bu karar kamuoyunun vicdanını derinden sarsmıştır. Alınan kararın hiçbir hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Sn Ercan Tatı hakkında hiçbir hukuki işlem olmamasına rağmen böyle bir kararın alınması Buca Halkına saygısızlıktır “
Şimdi CHP nin MYK sına soruyorum Sn Ercan Tatı’nın disiplin kuruluna hakkında hukuki hiçbir işlem bulunmayan bu kişiye ihraç kararı çıkıyor da hakkında birçok hukuk yolu açılmış Sn Aziz Kocaoğlu için bir şey yapmak bir yana Sn KILIÇDAROĞLU bu kişiyi öve, öve bitiremiyor. Bu nasıl bir çelişkidir anlamakta zorlanıyor ve DEHŞETE kapılıyorum.
Sn Alahattin YÜKSEL ile geçtiğimiz yıl ofisinde ziyaretine gittim ve Aziz KOCAOĞLU ile ilgili suç dosyalarını gösterdim beni sabırla ve büyük bir nezaket içerisinde dinledi, ve bu konuyla İlgileneceğini söyledi ama ne yazık ki ses çıkmadı. Bunu neden mi? Söylüyorum şimdi kendileri CHP nin meclis üyesi neden bu konu ile ilgilenmiyorlar da sn Tatı’yı disipline sevk ediyorlar bu dosyaları yakından görmüştü oysa.
Sn Rıfat Nalbantoğlu ile de görüştüm sağlık tesisi için, hayretle dinlediler. Burada yanlışlık var olur mu öyle şey ben Sn Başkanla görüşeceğim merak etmeyin sizi küstürmeyeceğiz dediğinde ise benim durumumda olan başka sağlık tesisinin yapımı da engellendi dediğimde ise yok artık birde ben dinleyim bu kişiyi her iki problemde çözülür merak etmeyin. Olayın akıbetini öğrenmek için aradığımda ise hiçbir telefonuma yanıt alamadım
Sn Nalbantoğlu “İzmir’de nasıl miting yapılır bunu herkese göstereceğiz” Peki yatırımcı nasıl kaçırılır mitingini ne zaman yapacaksınız?
Sn Kemal KILIÇDAROĞLU size defalarca suç duyuruları olan dosyaları e-mail adresinize attım özel kaleminizden teyit aldım. O zamanlar CHP Partisinin Genel Başkanı değildiniz yolsuzlukların üzerine giden Ankara Belediyesinde olan yolsuzlukları dosyalarla büyük hararetle tartışıyordunuz işte bu yanınıza güvenip yolladım bir kere bile dönmediniz. Sizde biliyorsunuz Aziz Kocaoğlu’nun suç duyurularını ve bunların yargıya intikal ettiğini de biliyorsunuz da nasıl oluyor da Aziz KOCAOĞLU’na “Teşekkür ediyorum ciddi uğraşlar vermiş” diyebiliyorsunuz, insanların gözlerinin içine bakarak.
Adana Belediye Başkanı Sn Aytaç DURAK neden görevden alındığını aynen gazete çıkan metini noktasına virgülüne dokunmadan aşağıda aktarıyorum.
“İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırılan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, eşine ait arsanın değerini imar değişikliği yaparak 44 kat artırdığı gerekçesiyle yargılanıyor. Adana 11. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Aytaç Durak ve eski dönem ve yeni dönemde bazı belediye meclisi üyeleri hakkında, 'görevi kötüye kullanmak' suçundan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Cumhuriyet Savcılığı tarafından ''görevi kötüye kullanmak'' suçundan haklarında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istenen Aytaç Durak ve 55 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame, "Müfettiş incelemesinde 1/5000 ölçekli nazım imar planında bulvara cephesi olan adaların yola bakan kısımlarının ticaret alanı olarak, arka kısımlarının konut alanı olarak gösterilmiş olmasına rağmen, 1/1000 ölçekli imar planı değişikliğinde böyle bir ayrım yapılmaksızın adaların tamamının ticaret alanı olarak gösterildiği ve bu durumun plan yapımına ait esaslara dair yönetmeliğin 30. maddesine aykırı olduğu gibi Adana Büyükşehir Belediye İmar Yönetmeliği'nin madde 4.001/C-2B hükümlerine de aykırıdır.'' denildi.
İddianamede, ''Söz konusu işlemlerden dolayı Durak'ın yapılan usulsüz imar değişikliğinden sorumlu olduğu, plan değişikliğini öneren Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Hasan Gülşen'in, hazırlayan İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Özlem Kulak'ın, kabul edip imzalayan meclis üyeleri şüphelilerin Fahriye Durak'a yüksek miktarda rant sağlamak suretiyle görevlerini kötüye kullandıkları'' ileri sürüldü”.
Bu haber 11/06/2010 tarihinde eklenmiştir
Şimdi, CHP Partisinin Yöneticilerine soruyorum, Bizim DÜRÜST BAŞKANIN Aytaç Durak’ın yaptıklarından eksiği yoktur fazlası vardır da nasıl hakkında bir işlem yapılamıyor da TATI için yapılıyor. Demek istenildiğinde yapılabilinir bir meselenin üstü örtülüyor. Bu nasıl bir anlayıştır ne için bu kadar koruma altında. İzmir Halkı aslında her şeyin farkında ama elden bir şey gelmiyor. Lütfen artık bu işe el koyun ATATÜRKÇÜLÜK MASKE TAKMAKLA OLMUYOR ONUN İLKELERİNİ YAŞATMAKLA OLUYOR BU YAZILANLARI İHBAR OLARAK DEĞERLENDİRİN VE İNCELEMEYE ALIN . TÜM DOSYALARI E-MAİL OLARAK ATTIM GEREKİRSE ELDEN TEKRAR VERMEYE HAZIRIM.
Mahalli Basın, Yerel Basın niçin bu olayları kaleme almıyor? Mülkiye Başmüfettişleri günlerce Büyükşehir Belediyesinde soruşturma yürütüyor sadece internet medyasında yer alıyor. Anadolu Haber Ajansının geçtiği haber neticesinde BU KADARDA OLMAZ. İmar planı değişikliği geri çevrilen iş kadınının şikayetleri üzerine Mülkiye Başmüfettişi Vahdettin Özcan Belediyeyi Mercek altına aldı.İSTEĞİ OLMADI MİSİLLEME YAPTI. Keşke herkes benim gibi hakkını savunsa da İSTEMEYÜZ, BEN YAPTIM OLDU tavrını yok edebilse.
Bu güne kadar sadece dosyalar üzerinden suç duyurularımı yaptım sürekli takipteyim. Dudak uçuklatan daha birçok belge var dayanaklarını netleştirmeyi bekliyorum. Bunları neden mi yapıyorum? Hayalimi, altı yılımı, işimi çaldılar benden. Elbet kazanacağım davamı bunun için uğraş veriyorum ya sonra bu yatırımı yapacak mıyım? ASLA KAZANDIĞIM GÜN ÇOK SEVDİĞİM İZMİR’İME VEDA EDECEĞİM. Sn Başkan bu kadın niye feryat ediyor nereye yaptırmayız demişiz bir gidip bakalım, demedi bile.
Basın mensupları da burası neresidir diye merak etmedi her nedense.
Şimdi İzmirlilere soruyorum takım tutar gibi parti tutmayalım elbette partinize sahip çıkın ancak
OLAYLARI GÖRMEZDEN GELMİYELİM BURASI BİZİM GÜZEL İZMİRİMİZ GÖLGE DÜŞÜRENLERİ BAĞRIMIZA BASMIYALIM.
SONUÇ OLARAK SÖYLEMİYORUM HAYKIRIYORUM!
EVET, BEN SUÇLUYUM
DOĞUP BÜYÜDÜĞÜM GÜZEL İZMİR’E TÜM KAZANIMLARIMI GETİRDİM DİYE
HERKES GİBİ DEVLETTEN KREDİ ALMADAN YATIRIMIMA BAŞLADIM DİYE
BU UĞURDA TÜM MAL VARLIĞIMI SATTIM DİYE
TÜM KURUM OLUR GÖRÜŞLERİ ALDIM DİYE
HİÇ BİR PARTİYE MENSUP DEĞİLKEN AK PARTİDEN TEK BİR TANIDIĞIM OLMAMASINA KARŞIN AK PARTİLİ İLAN EDİLDİM DİYE
HUZUREVİ REHABİLİTASYON MERKEZİ YERİNE RANTA DAYALI KONUT YAPMADIM DİYE
DAĞIN TEPESİNİ, RANT YAPMAYAN YERİ PLANLAMAYA KALTIĞIM İÇİN
MADALYA BEKLERKEN HAPİS CEZASI ALDIM
EVET BEN SUÇLUYUM
Sn KILIÇDAROĞLUNA GANDHİ İSMİNİ UYGUN GÖRMÜŞLER. Gandhi’nin özlü sözlerini kendilerine hatırlatmak isterim.
HER SABAH KALKTIĞIM ZAMAN
KENDİ KENDİME SÖZ VERİRİM
DÜNYA ÜZERİNDE VİCDANIMDAN BAŞKA
KİMSEDEN KORKMAYACAĞIMA
KİMSENİN HAKSIZLIĞINA BOYUN EĞMEYECEĞİME
ADALETSİZLİĞİ ADELETLE YIKACAĞIM
VE MUKAVEMET ETMEKTE ISRAR EDERSE
ONU BÜTÜN MEVCUDİYETİMLE KARŞILAYACAĞIM
SİZ KENDİ ELİNİZLE TESLİM ETMEDİKÇE
SENİ TAKİP EDECEĞİNE ADELETLE, HAREKET EDİP
TEK BAŞINA KAL DAHA İYİ
BİR İNSAN GERÇEKTEN UYUYORSA UYANDIRMAK MÜMKÜNDÜR
AMA EĞER UYUMUYORDA UYKU TAKLİDİ YAPIYORSA,
DÜNYANIN BÜTÜN GAYRETLERİNİ SARF ETSENİZ DE NAFİLEDİR.

Egenin Sesi 03 - 09 - 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder