Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Durum vahim, Sav toparlamaya geliyor

Önce Önder Sav geldi, ardından Kılıçdaroğlu şöyle bir uğradı, bugün Sav yeniden İzmir’de… Sonra da Kılıçdaroğlu… CHP Genel Başkanı’nın açılışlar ve miting nedeniyle iki kez gelmesini anlarım da, Sav’ın ikinci gelişini çözemedim.
Aslında çözdüm gibi…
Olay İzmir’in referandum sonuçlarına dayanıyor.
Kamuoyu yoklamaları yurt genelinde referandumun iyi gitmediğini gösteriyor. İzmir’de de durumun pek parlak olmadığı açık. Tabii ki burası Türkiye… Son 1 haftada her şey değişebilir.
Ancak bugünden baktığımızda 13 Eylül’de yangına hazırlanacak bir Türkiye ile karşı karşıya kalacağımız açık.
Tabii ki özellikle CHP’de…
Sav bu yangını en azından İzmir’de engellemek için kolları sıvadı.
Baktı ki il yönetimi de bu işi götüremiyor.
Bir önceki gelişinde bindiği otobüsün bozulması, otobüsteki ses sisteminin çalışmaması, açılışa kimsenin gitmemesi gibi aksaklıkları gördüğü için tüm örgütü ve belediye başkanlarını referanduma kilitlemek niyetinde genel sekreter.
CHP İzmir bu konuya kilitlenmez ise 13 Eylül sabahı başkaları kilit altına alınacak çünkü…
İzmir bu saatten sonra yeniden motive olabilir mi?
Genel sekreterin ve ekibinin yönetim anlayışına bakıldığında İzmir’i harekete geçirmek zor görünüyor.
Genel Sekreter Önder Sav yılların siyaset birikimi içerisinde İzmir’de çıkacak olası sonucun kendi yapısını da sorgulatacağının farkında.
Son hamlesini yapıyor, Kılıçdaroğlu’nun mitinginin en iyi şekilde dizayn edilmesine önem veriyor.
Miting ile İzmir kamuoyunun algılamasında bir farklılık yaratabilmenin peşinde.
Bugün gözlemleyeceğimiz en önemli nokta Karabağlar belediye Başkanı Sıtkı Kürüm ile ekip arasındaki ilişki.
Kamuoyunda yazılan çizilenlerden sonra belki göstermelik de olsa bir yakınlaşma pozu verilebilir.
Ancak bu ekibi en üst düzeyinden en alt düzeyine kadar çok iyi tanırım. Dolayısıyla aradaki ilişkinin sadece topluma mesaj mı vermek olduğunu bir iki tavırdan çok rahat yakalarım… Nasıl olsa kameralar hepsinin üzerinde olacak. Bana da kameralardaki ayrıntıları, vücut hareketlerini okumak kalacak…
Bu arada Sav’a bir not vereyim. Referandum çalışmalarının en yoğun olduğu Ramazan bayramı sürecinde tatile çıkmak isteyen il ve ilçe yöneticileri bile var. Sanırım onları bu sevdalarından vazgeçirmek size düşüyor. İl başkanının bu durumdan haberi bile yok. Zaten Nalbantoğlu’nun neden haberi var ki… Benden söylemesi. Sonra “uyarmadın” demeyin…

NOT 1: Molozcu meclis üyeleri notuma yorum hayli fazla oldu. Siz yine de Gaziemir’de çok çabalamayın. Karabağlar Bölgesi’ne yaklaşın. Molozların Menderes’teki büyükşehre ait alana döküldüğünü de unutmayın. Yani işin içinde büyükşehrin de olduğunu bilin. Ona göre tahmin yapın. Belgesi elime ulaşıyor. O zaman isim bazında tartışırız.

NOT 2: Dünya Basketbol Şampiyonası İzmir elemeleri cumartesi günü başladı. Aziz Kocaoğlu, İzmir Valisi Cahit Kıraç ile birlikte açılış maçı olan Yeni Zelanda – Litvanya maçını seyretti. Ancak sahadaki mücadeleden çok Litvanya’dan gelen 500 taraftarın trübün şovunu izledi. Nereden bilsin böyle şovların olabildiğini... Belki de ilk kez basketbol maçına gidiyordur. Tabii bir de molalarda seyirciyi coşturan Rus kızların şovu dikkatini çekti İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın! Oğlum ile beraber kendisinden iki basamak yukarıda olduğum için her şey açık ve net görülüyordu. Nedense maçın ikinci yarısını izlemedi. Kıraç ise maçı sonuna kadar takip etti. Davulları, bayrakları ile trübüne hakim olan Litvanya’nın sarı – kırmızı – yeşil renkleri bana bir şeyler hatırlattı ya neyse…
Cumartesi gününün en zevkli maçı ise Fransa – İspanya arasındaydı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ersu Hızır’ın da izlediği maça ilgi hayli yoğundu. İzmirli basketbol sevgisini büyükşehir belediyesi bir hazırlık yapma gereği görmese bile kanıtladı

Egenin Senin 30 - 08 - 2010

27 Ağustos 2010 Cuma

Recm Uygulanmalı...

Japonya’da meydana gelen deprem ile Küba’daki muhalif gösterilerin altında Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı’nın bulunduğu ileri sürüldü. Bence çok haklı bir tespit… Tatı, Sarkozy üzerindeki etkisi nedeniyle Fransa Devlet Başkanı’nın Türkiye düşmanlığını körüklediği, İran’ın nükleer silah üretimine destek olduğu ve hatta Hanefi Avcı’nın kitabını gizlice kaleme aldığı gerekçesiyle recm cezasına çarptırılmalı. Bu ceza Buca Kaynaklar’daki bir çiftliğin bahçesinde uygulanmalı. Taş atacak arkadaşları da CHP MYK Genel Sekreter Yardımcısı belirlemeli…
Ercan Tatı ise hiç konuşmamalı…
Hem milletin nemasını kes, hem de konuş… Olmaz öyle şey…
Ye recm cezasını da, gör başına gelenleri.
Gerçi başına ne gelecek ki? Sadece taş…
Sen yine de bir kamera kurdur, taş atan arkadaşları belirle…
Önümüzdeki süreçte o kayıtlar lazım olacaktır.
Sen neden Buca’yı süper lige çıkardın ki… Düşürecektin amatör kümeye… Sana da bir köşe vereceklerdi, oradan yazacaktın… Artık sucuklu yumurta mı yazardın, şevketi bostan mı bilemem… Aslında vezir parmağı ya da dilber dudağı daha mantıklı…
Ama hayır. Tutturdun da tutturdun, “Ben belediye başkanı olmak istiyorum” diye…
İmamları yedin, süne zararlılarıyla mücadele ettin…
Ne oldu?
Gidecektin Ramazan’da iftar şölenlerine… AKP’li arkadaşlarla yiyip içecektin, mikrofondan bir iki lakırdı edecektin… Keyfine bakacaktın…
Üstelik seni koruyacak bir hemşeri derneğin bile yok…
Anadolu birlikleri seni görünce,”Bundan bize fayda gelmez. Baksanıza adam bembeyaz” diye düşünüyorlardır.
Haklılar da…
Ne işi var bir beyazın bu makamda…
Sendika ağaları ile de iyi geçinmedin.
Adam ağa… Ağalara, ağaların küçük adamlarına iyi davranacaktın.
Senden adam olmaz demişlerdi. Hakikaten de öyle…
Senden adam olmaz… Yani onların istediği gibi adam olmaz…

NOT 1:Her ilçe teker teker uyanıyor. Yerleşik basının kendi sorunlarını dile getirmemesi, iktidar sahipleri ile kurdukları mali ilişkiler nedeniyle muhalif yapıların söylemlerine yüz vermemeleri bu yapıları harekete geçirdi. Son olarak Gaziemir ilçesi kendi adına bir haber portalı oluşturdu. www.gaziemir.net Ağırlıklı olarak Gaziemir ilçesi sorunlarının işleneceği portal iki gün önce yayın hayatına başladı. Darısı diğer ilçelerin de başına. İnternet özgürlüğünü hiçbir mali ve siyasi gücün engellemesi mümkün görünmüyor. Bu da iyi bir gelişme. En azından iktidar sahipleri atacakları adımlara dikkat ederler bundan sonra…

NOT 2: Yemekteyiz programı mutlaka okuyucular ile paylaşılacaktır. Bazıları fazla sabırsız… Her şeyin bir yeri ve zamanı var değil mi?

NOT 3:Sinan Kara’nın gazeteci Hamdi Türkmen ile ilgili yazısını okuyunca dudağım uçukladı. 20 yıldır şu İzmir’de gazetecilik yapıyorum, bunları hiç bilmiyordum! Anladığım kadarıyla Göztepe forumlarda da bu konu tartışılmaya başlanmış. Yazının sonuna gelen bir not ise ilgimi çekti. Aydın Bilgin, Hilmi Çınar veÖmer Dinçer’den o dönemi kaleme almalarını isteyenler var sanırım. Fena fikir de değil... Bakalım hangisi bu mertliği gösterebilecek? Bildiğim kadarıyla hepsi Türkmen konusunda bilenmiş durumda. Ama yazmak, bir şeyin altına imza koymak öyle kolay değil. Net olabilmek zor zanaattır…

Egenin Sesi 27 - 08 -2010

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Ben Bu İşte Yokum...

Ortada büyük bir yarış var. “Evet” mi “Hayır” mı yarışı…
Meseleyi sadece meydan doldurmak, kayıkçı kavgası olarak şekillendirmek, iktidar muhalefet çatışması olarak algılamak, genel seçim provası şeklinde değerlendirmek maalesef bizi ve toplumu bir yere taşımıyor.
Bu değişikliğin hayatımızda neleri değiştireceği, neler getirip neler götüreceğini anlamamız gerekli.
Ama gördüğüm kadarıyla iktidarı da bunu anlatma derdinde değil muhalefeti de…
Karşılıklı atışmayı getirip milletin önüne koydular, biz de afiyetle yiyoruz…
Anayasa nedir? Anayasa değişikliğine neden ihtiyaç vardır? Anayasa’yı kimler nasıl yapmalıdır? sorunlarından uzak günlük tartışmaların içerisinde gerçek bir kaos yaşıyoruz.
Ancak bir başka tarafa bakıyoruz. Toplumu bölen, insanlar arasındaki uçurumu derinleştiren söylemlerde bulunan siyasetçilerimiz İzmir’de Ramazan gecelerinde bir araya geliyorlar. Yiyip içip, söyleşiyorlar…
Böyle bir iktidar ve muhalefet anlayışı bana uygun değil.
Toplumun bu şekilde bölünmesini seyretmek de hiç hoş değil.
O nedenle ben bu kayıkçı kavgasını tümden reddediyorum.

***

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, yakın arkadaşı Alaattin Yüksel ile Genel Sekreter Önder Sav arasında aracılığı üstlenen kim?
İzmir milletvekili Oğuz Oyan…
Bu üçlü tutar mı bilemem.
Aslına bakacak olursanız bu üçlü aynı ekip içerisinde uzun süre çalıştı.
Yüksel Sav’ın eski prensiydi ve Baykal’ın “görevden alın” talimatına karşılık 6 ay görevinde kaldı.
Aslında fena bir birliktelik değil bu üçlünün birlikteliği.
En azından benim için…
Tabii böyle bir üçlü bir araya gelir ise Abdürrezzak Erten ne olacak ya Sıtkı Kürüm… Ya da ekibin diğer önemli elemanları…

NOT 1 : Sayın Macit Sefiloğlu arkadaşım. Benim ile arkadaşlığın yüzünden sağda solda aldığın eleştiriler kulağıma ulaştı. En son dün Karabağlar Belediye Başkanı Kasım Sıtkı Kürüm ile karşılaşmış, “Oooo, Süleyman Gençel’in arkadaşı” şeklinde değerlendirilmişsin. Sanki kendisini daha önceden tanımıyormuşsun gibi… Sahi, Kürüm seni hatırlıyor değil mi?

NOT 2 : Yemekteyiz programını kaplardaki sızıntı nedeniyle bir süre için erteliyorum… Bilginize…

NOT 3 : Erdoğan Kürüm konusunda gelen notların haddi hesabı yok. Sanırım günün birinde Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm bu konuda gerekli, doyurucu açıklamaları yapacaktır. Bundan eminiz, umutluyuz vs…

NOT 4: Dünya Basketbol Şampiyonası başlıyor. Türkiye’ye bırakacağı para toplam 172 trilyon olarak hesaplanmış, İzmir de bir hazır bir hazır ki sormayın…

Egenin Sesi 25 - 08 - 2010

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Kürüm-Taraf-Yemek-Pide-Kocaoğlu

NOT 1: Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm ile Önder Sav ve Abdürrezzak Erten arasındaki soğuk savaşın neden bu kadar gizlenmeye çalışıldığını anlamadım. Benim bildiğim Sıtkı Kürüm, tabii eğer benim bildiğim Kürüm ise Sav İzmir’e gelecek, Güney Kutbu gezisinde olsa bile programını yarıda kesip İzmir’de, dedesinin yanında olurdu. Üstelik Sav’ın İzmir’de olduğu gün, Paris’e gitmesine neden olan toplantı dizisi sona ermişti. Kürüm ilginç bir şekilde Sav’ın Ankara’ya döndüğü cumartesi günü İzmir’e ayak bastı... Olayı hala “Bir şey yok canım” diye değerlendirmek kargalara düşer tabii ki… Bu dikiş tutmaz. Üstelik bu bilginin Kürüm Ailesi’nin içinden geldiğini unutmamak gerekiyor. Geçmişte de buna benzer olaylar yaşanmış aileden birileri Kürüm – Sav çatlaklarını bilgi bazında tarafıma aktarmıştı. Okuyucularımız daha önceki yazılarımda bu tür bilgilere ulaşabilirler. http://www.suleymangencel.blogspot.com/
Kürüm – Sav ilişkisinin bozulmadığı bir tek şekilde kanıtlanabilir. Bu ikili, küçük bir grup eşliğinde bir restoranda birkaç saatliğine yemek yiyip içki içecekler, gecenin ilerleyen saatlerinde de tıpkı eski günlerde olduğu gibi birbirlerine sarılıp poz verecekler. Önder Sav – Sıtkı Kürüm – Abdürrezzak Erten ve pek tabii ki yanlarında Güldal Mumcu olmak kaydıyla bugünlerde çekilmiş samimi içkili yemek pozlarını görmek dileği ile…
Ekibin bölünmesine en çok ben karşıyım, bu durum herkes tarafından böyle biline…

NOT 2: Taraf Gazetesi yazarı Yıldıray Oğur’un, “Evet, kararıyla uyanılacak 13 Eylül günü çanlar Önder Sav için çalacak" başlıklı yazısına göz atmak gerekiyor:

“CHP içinde Türkiye’nin Kürt sorunu, asker sorunu gibi ağır yüklerinden kurtulmasına karşı duran bir ekip olduğu açık… Bu ekip Önder Sav ismiyle temsil ediliyor. Ankara ve İstanbul’da yürütülen temaslarla amaç, 12 Eylül’de çıkacak muhtemel bir ‘evet’in CHP’de Önder Sav ve ekibinin tasfiyesi. Evet, kararıyla uyanılacak 13 Eylül günü çanlar Önder Sav için çalacak. Kılıçdaroğlu liderliğinde ve Gürsel Tekin’in daha güçlü olduğu bir yönetim anlayışıyla özellikle Kürt barışına pozitif yaklaşan yeni bir CHP kurulacak. Deniz Baykal’ın da lider olarak olmasa da bu yeni CHP’ye yeni isimler kazandırarak katkı yapacağı söyleniyor. Baykal’ın artan temaslarının anlamı da bu olarak yorumlanıyor. Yani sandıktan çıkacak bir ‘Evet’ CHP için de hayırlı sonuçlar doğurabilir.”

NOT 3: Geçtiğimiz gün kaleme alacağımı söylediğim yemek yazısı yanlış anlaşılmış. Bu yazı ile Foça’da ekibin yediği yemeği kastetmiyorum. Bu yemek yazıldığı takdirde büyükşehirde yaşanacak depremden bahsediyorum. Hem de öyle böyle bir deprem değil. Zaten şartnamelere uygun olmayan saray bir anda birçok kişinin başına çökebilir. Onları AKUT bile kurtaramaz. Ancak daha önce de yazdığım gibi bu yemeğin anlatımı için uygun ve doğru zamanı bekliyorum. Belki en uygun zaman bu haftadır.

NOT 4: Köşe yazılarının altına yazılan yorumların hepsi aslında kendilerine göre birer haber… Ayşen rumuzu ile yorum yazan okuyucumuz ilginç bir bilgi vermiş: “Mübarek Ramazan ayındayız. Her yerde pide satılıyor. Sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin halka ucuz ekmek yedirmek için açtığı kent ekmekte pide yok! Üretilemiyor. Neden? Nedeni çok basit… Fabrika kurulurken, işin uzmanlarına değil, sadece partili oldukları için çalıştırılan yöneticilerin bulunduğu fırında pide yapılamıyormuş.”

NOT 5: Önder Sav’ın İzmir çıkarması bir önceki gelişine göre sönük geçti bana göre. Bakıyorum da şu an görevde bulunanlar, yeni dönemde görev talep edenler ile kendisine bağlı belediye ve ilçe örgütleri dışında kalan asıl CHP’liler ziyarete sıcak bakmamışlar. Demek ki ortada iyi gitmeyen bir şeyler var. Sadece bu gezi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun Asena’dan uzun süredir kurs aldığını kanıtladı bana. Tabii ki bu kursta en önemli partneri Alaattin Yüksel… Yüksel, İzmir liderliği konusunda Sav’ı bir ikna edebilse, bakın neler olacak? Bunun için Kocaoğlu’nu öyle zorluyor ki. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı şimdiye kadar başaramadığı zor figürleri bile deniyor… Asena da mutlu tabii ki… Öğrencileri gelişme kaydediyor.

Egenin Sesi 23 - 08 - 2010

20 Ağustos 2010 Cuma

Karabağlar Dağıldı

Tam da CHP’nin rozet törenine düştü bu yazı… Üstelik ekibin lideri bugün İzmir’de olacak, yeni CHP’lilere rozet takacak iken…
Bir önce yazımda Sıtkı Kürüm ile Ankara ilişkilerinin gerginleştiğinden bahsetmiş, konuyu biraz da üstün körü geçmiştim…
Ancak gelen bilgiler bu gerginliğin kopuşa dönüştüğü yolunda…
Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm Fransa seyahati öncesi bazı kararlar aldı…
1 – Ankara’dan gelen malum misafirler bundan sonra havaalanında karşılanmayacak. Araba istedikleri zaman bu talepleri geriye çevrilecek.
2 – Uğur Mumcu Parkı’ndaki Kürüm tesislerinde bundan böyle oturulmayacak. Çevrenin dikkatli bakışları, duble sayışları nedeniyle yeni bir mekan bulunacak. Bu mekanın otobana yakın olmasına özen gösterilecek. Mekanın tefrişi yaptırılacak, akşamları birkaç arkadaş ile gözlerden uzak bu mekanda takılınacak…
3 – Ekip şefine yakın duran belediye çalışanları gözden geçirilecek. Gerekirse başka belediyelere yelken açmaları telkininde bulunulacak.
4 – Yeni düzen çerçevesinde belediye meclis üyelerinin ilişkileri de masaya yatırılacak.
Ekip liderinin de Kürüm’e çok kızgın olduğu ve “Bir daha beni Sıtkı ile aynı masaya getirmeyin” dediği konuşuluyor Ankara’da genel merkez koridorlarında… Tabii kullandığı bir sıfat daha var ekip liderinin… Sanırım siz onu anladınız…
Baltacı Mehmet Paşa’dan gelen bir Osmanlı geleneği bugün bile bozulmamış. Çok ilginç doğrusu…
Bu gelişmeler ışığında İzmir’de bundan böyle nasıl bir denge oluşacak?
Ekip karpuz misali ortadan ikiye mi bölünecek?
Bir tarafta Kürüm taraftarları diğer tarafta ekip şefi taraftarları mı olacak?
Kürüm taraftarları bundan böyle genel merkez bazında kimlerle ilişki kuracak?
Ekip şefine bağlı olanlar sadece Gaziemir ve Çiğli ile mi idare edecekler?
Kocaoğlu’na yakınlaşan Gaziemir’in ekip şefine tavrı ne olacak?
Kocaoğlu ekip lideri ile arasını düzeltmek isteyecek mi? Yoksa o da Kürüm’e destek vererek ekibin dağılış sürecine katkıda mı bulunacak? Kocaoğlu’nun yakın arkadaşı Alaattin Yüksel’in gönlünde Önder Sav ile yeniden birlikte olmak var ya neyse…
Kürüm Paris’te olduğu için bugünkü rozet törenine katılamayacak mı? Katılmayınca bu kopuş nasıl anlaşılacak? Karabağlar’ı havaalanında ve akşam yemeğinde kim temsil edecek?
Ekibin yeni İzmir şefi Abdul Batur mu olacak?
Ekip ortadan kalkar ise ben ne yapacağım?
Ekipsiz yaşanmaz, Kocaoğlusuz asla…

NOT 1: Orta yolcular tespiti hayli tutmuş… Tabii süreç içerisinde bu yolcu arkadaşların nereye doğru yön tayin edecekleri meselesi var. Umarım doğru pusula kullanırlar. Aşırı nem dolayısıyla pusulaların bir bölümünde bozulma oluyormuş. Kendilerinin bizzat dikkatine… İ. Yücel Özen’in ise gerçekten dikkatine… Orta yolu bulacağım derken ortada kalma da…

NOT 2: Önümüzdeki hafta bir yemek yazısı yazabilirim. Televizyondaki “yemekteyiz” programı ile karıştırmayın. Bu yazı öyle böyle değil bir yazı olmayacak… Çok insanı yakından ilgilendecek. İki kişiyi ise gerçekten çok bağlayacak. Ancak daha tam karar vermedim. Yazayım mı erteleyeyim mi?

NOT 3: Molozcu meclis üyelerini merak ettiniz tabii ki… Belgesi geldiği an yayında olacak.

NOT 4: Önceki gece evin balkonunda birkaç gazeteci arkadaş ve aileleri ile “ayran” desteği çerçevesinde yaşadığımız İzmir keyfine, Mehmet Ali Susam’ın sesi limon sıktı. Sayın milletvekilim almış sazı eline, başlamış söylemeye… “Bu ne yahu” derken bir başka ses gecenin karanlığında patladı. “Arkadaşlar, Kadir Sinan da aramızda…”
“İmdat, CHP’liler bizi bastı” derken olay anlaşıldı. Sesler mikrofon eşliğinde Kahveciler Odası Başkanı İsmail Hakkı Kırdı’nın Şelale adlı mekanından geliyordu. AKP’nin bir anlamda merkezi olan kahvehanede CHP’lilerin ne işlerinin olduğunu anlayamadık ya neyse… Vardır bir hikmeti. Tabii ki olan bizim masa keyfine oldu… Arkadaşları dinlemek zorunda kaldık, feyiz aldık...

Egenin Sesi 20 - 08 - 2010

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Orta Yolcular Neyin Peşinde?

Baykal’ın İzmir ziyaretinden sonra işler değişti. Bir tarafta ekip var, bunu net biçimde biliyoruz. Ancak diğer taraf biraz karışık…
Bir grup ekip karşıtı ve Baykal’a yakın… Diğer grup ise ekip karşıtı ancak bir dönem Baykalcı olmalarına karşılık şimdi Baykal’a mesafeli…
Bu grubu orta yolcular olarak kaleme alalım bundan sonra…
Bu grubun üyeleri arasında dikkat çeken isimlerden biri İ. Yücel Özen… Son açıklamalarıyla kamuoyunda farklı algılamalara neden olan Özen, İzmir’de oluşan ancak kapalı mekanlarda tartışılan bir başka bakış açısını sergiliyor.
“Baykal önemli ancak çevresi düzgün değil… O’na yanlış adımlar attırıyorlar. O çevrede biz olduğumuz takdirde Baykal doğru adımları atabilir…”
İyi de sevgili orta yolcular… Bugüne kadar Deniz Baykal’ın yanındaydınız. Tasvip etmediğiniz isimler de onun yanındaydı. Hatta şu an tam karşısına geçen Önder Sav bile…
Siyasette Baykal’ı koyduğunuz yer ile onun yönetim anlayışını birbirinden bu kadar farklı değerlendirmek normal mi?
Diğer bir ifade ile “Baykal doğruları söylüyor, ancak örgütlenmeyi yanlış yapıyor” tespiti 50 yıldır bu işin içinde olan bir siyasetçi için çok acımasız değil mi?
Üstelik sizlere görev verildiği dönemlerde, Baykal’ın örgütlenme hatalarını net biçimde ifade etmiyordunuz.
Aslında orta yolcuların çekindikleri bir başka neden var.
Baykal’ın yeniden CHP iktidarında söz sahibi olamama riski…
Ortada bir kurgu olduğu gerçek…
Sav-Kılıçdaroğlu birlikteliğinin uzun vadede sonuç getirmeyeceği de…
12 Eylül referandumundan sonra taşların yeniden oynayacağı da…
Ancak orta yolcular, 12 Eylül sonrası gelişecek ya da geliştirilecek kurguda, Baykal’ın kendilerini yeniden taşıyabilecek güce ulaşıp ulaşmayacağını sorguluyorlar.
Ulaşsa da, şu an çevresindeki yapının öne çıkacağını, kendilerinin biraz da ikinci planda kalacaklarını düşünüyorlar.
O zaman sizin de taşın altına elinizi koymanız, net bir ifadede bulunmanız gerekmiyor mu?
Baykal’ın yanında olduğu için eleştirdiğiniz isimleri hemen sayalım buradan.
Yılmaz Ateş, Savcı Sayan ve Kemal Karataş…
Yılların siyaset deneyimini, bu üç isim ile kısıtlamak yıllardır çalıştığınız Deniz Baykal’a haksızlık olmuyor mu?
Peki, İzmir’in orta yolcuları kim?
Tabii ki sürekli açıklama yapma derdinde olan İ. Yücel Özen…
Sessizliğe bürünüp, hareket etmeyi şimdilik düşünmeyen, Yücel Özen nedeniyle bu açıklamalara bağlanan Bülent Baratalı ile Mehmet Ali Susam ve Selçuk Ayhan’ı da bu kategoride görmek gerekiyor. Pek tabii Türkan Miçooğulları’nı…
Karşıyaka grubu ise farklı telden çalıyor… Orada, siyasete yön veren isimlerden Hüseyin Çalışkan, kendisini futbol ve basketbola adadığı, Karşıyaka Spor Kulübü Başkanlığı altında “pestili çıktığı” için siyaset konusuna biraz uzaktan bakıyor.

NOT 1: Ankara ile Sıtkı Kürüm arasındaki ipler kopma noktasında… Konunun ne olduğunu siz benden çok daha iyi biliyorsunuz. Halihazırdaki durum bu saatten sonra toparlanır mı? Çok kolay görünmüyor. Kol o kadar farklı noktalardan kırıldı ki, yen bile tutmuyor maalesef…

NOT 2: Karabağlar ve ekip cenahına duyurulur. Benimle görüştüğünü iddia ettiğiniz Nuri Batuhan’a bu kadar yüklenmeyin. Bilginin gerçekten sızdığı çatlaklara bakın…

NOT 3: Karabağlar ve Gaziemir belediyelerinin, moloz döküm yerlerini iyi kullanan bir belediye meclis üyemizin dikkatine… Bir gün o molozların altında kalabilirsiniz. Bu konu, belge, bilgi ve fotoğraflar üzerinden kamuoyu ile paylaşılmaya başlandığı zaman… Fotoğraflar zaten birçok şeyi açıklıyor. Sadece bir iki belgeye ihtiyaç var. İlgilenen arkadaşlara duyurulur.

NOT 4: Bir önceki yazımdan sonra Büyükşehir'de, “Bu belgeleri sızdırmayın… CHP’ye zarar veriyorsunuz” tespitinde bulunan arkadaşları uyarıyorum. “Senin hırsızın kötüdür, benim hırsızım iyidir” mantığı ile bir yere gelinmez. Amaç bir partiyi korumak değil, kamunun kaynaklarını doğru kullanmaktır. Bildiğim kadarıyla CHP’nin tüzüğünde de böyle yazıyor. Üstelik son 5 yılın imar konuları üzerindeki tüm yazışmaları içerisinden daha çok iş çıkacak gibi görünüyor.

NOT 5: Kentte hala Dünya Basketbol Şampiyonası için bir hazırlık göremiyorum.

Egenin Sesi 18 - 08 - 2010

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Tatile Çıkın...

İzmir Büyükşehir Belediyesi Buca ilçesinde özellikle orman alanları içine yapılan binaların yıkılması konusunda Buca Belediyesi’ne baskı yaparken, nedense bazı binaların yıkımını engellemek derdinde… Bu binalardan biri Aydın Hatboyu Caddesi 410 No’lu adreste 21M-2c Pafta, 40590 ada, 9 parselinde bulunan bina…
Bu bina için hem Buca Belediyesi’nde hem de İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde kalın klasörlerden oluşan yüzlerce evrak var. Binanın yıkım ihalesi de Buca Belediyesi tarafından sıraya alınmış. Ancak nedense İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki bazı isimler bu binanın kurtarılması için hareket halindeler.
Bu isimlerin kimler olduğunu gayet iyi biliyorum. Üstelik Buca Belediyesi’ne yeni 28 – 04 - 2010 tarihinde İzmir Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı İmar İşleri Şube Müdürlüğü tarafından gönderilen dilekçe de elimde.
Buca Belediyesi’nde bu işin düzeltilmesi için yeni bir encümen kararı alınması gerektiğinin farkındayım.
Ancak büyükşehirde bu işi “takip” eden arkadaşların dikkatine…
Yasal olmadığı yıllardır kanıtlanan bir binaya bu kadar değer vermeniz gözlerimi yaşarttı. Bu sıcaklarda böyle işlere fazla kafa yormayınız. Biraz tatil yapınız… Doğanbey’de yeni satın aldığınız arazide kendinizi Ege’nin serin sularına bırakınız.
İmar işleri Şube Müdürlüğü’nün Buca Belediyesi’ne gönderdiği dilekçeyi okurken aklıma bir başka soru geldi.
Büyükşehrin sınırları ne zaman değişti?
2004 yılında Kocaoğlu’nun meclis tarafından seçilmesinden hemen sonra.
Aradan bu kadar süre geçmesine rağmen büyükşehir neden kendisine bağlı eski ilçelerde yeni imar mevzuatını uygularken kendisine sonradan katılan çevre ilçelerde eski imar mevzuatını devam ettiriyor?
Bildiğim kadarıyla bu da yasal bir durum değil.
Kocaoğlu’nun bu konu hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğunu da kestiremiyorum.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın gözünün önünde gelişen olaylardan haberdar olup olmadığını da bilmiyorum.

NOT 1: Oleyis Genel Başkanı CHP eski İzmir milletvekili Enver Öktem tekrar aradı. Yazdığım yazı ile ilgili görüşlerini iletti. Kendisi üzerinden ekibe yönelik eleştirilerimi haklı bulmadığını söyledi. Olayın sendikacılık açısından değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Kendisine göre haklı olabilir. Zaten Öktem’e göre konfederasyonun çok önemi yokmuş. O zaman kapatalım Türk-İş ve DİSK’i herkes Hak-İşçi olsun. Ancak Grand Plaza’nın çalışanları kendisi gibi düşünmüyor. Toplu halde istifaya başladılar bile… Bu arada bir öneri de geldi. Ekibin artık bir sendikasının olması gerekiyormuş. İsmini de bulmuşlar Maf – İş…

NOT 2: Aziz Kocaoğlu, Sıtkı Kürüm ve Ercan Tatı Kültürpark’ta buluştular, bir konuyu tartıştılar sonra da soluğu Girit Lokantası’nda aldılar. Çok sevdiği etli sarmayı kısa sürede bitiren Kocaoğlu bir ilçe belediye başkanına gerçekten çok kızgındı. Bu kızgınlığını kelimelere dökmekten çekinmiyordu. Bu tespitleri kaleme alır isem, hukuki sorunlarla karşı karşıya kalabilirim. Kocaoğlu’nu yakından tanıyanlar ilçe belediye başkanı için kullandığı literatürün ne olabileceğini tahmin edebilirler.

NOT 3: Aşağıda İzmir’in 25 binlik nazım imar planı hakkında bir soruşturma ve iptal başvurusu okuyacaksınız.

T.C İZMİR VALİLİĞİ MAHALLİ İDARELER İL MÜDÜRLÜĞÜ’ne…
1/25.000 Ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Raporunda 3. Bölüm; Nazım imar planına yaklaşımı 3.A.3.Planın Özellikleri (Sayfa 74-75) İKBNİP’nin karşı karşıya bulunduğu çok bileşenli problemi tanımlama biçimi ve benimsediği problem çözüm yöntemi açısından, klasik nazım imar planı anlayışından farklı olarak, iki temel özelliği vardır…
Bunlardan birincisi süresi ve bakımından, herhangi bir hedef yılı belirtmemesi anlamında açık uçlu olmasıdır. Bu aynı zamanda, planın gelecekte her türlü olasılığı sezinleyebilme kapasitesine sahip olması anlamını taşımaktadır.
Klasik nazım imar planı anlayışı bilindiği gibi, kentsel gelişmeyi belirli bir süre için nihai bir çizili belge ile dondurmakta, dolayısıyla süreç içerisinde planın ön göremediği muhtemel gelişmeler karşısında planı uygulamakla yükümlü olan otoritelerin hareket alanını daraltmaktadır. Oysa planın, değişik olasılıkların gerçekleşebileceği bir belirsizlik ortamında planlama otoritelerine, yeniden müzakere etme süreçlerinde büyük pazarlık payları bırakabilecek esnekliğe sahip olması ve kriz ortamında kendisine yeni yönelimler kazandırabilecek bir kabiliyet edinmesi son derece önemlidir………………………………………………..
Dolayısıyla açık uçlu,geleceğin her türlü olasılığına cevap verebilecek esneklikte, pazarlık payı büyük,ve sürekli olarak demokratik müzakerelere açık olması İKBNİP’ nın önemli bir özelliğidir………………………………………………………………………………………………………………Yukarıda açıklamalar İzmir Kentsel Nazım İmar Planı Raporu’ndan alınmıştır. Çok farklı çıkar guruplarının, çok farklı talep ve beklentilerinin yönetimi, uzlaştırılması sorunu ilerleyen dönemlerde plan otoritesini zor koşullarda karşı karşıya bırakabileceği gibi esnekliğe ve bitmemişliğiyle söz konusu plan her türlü çıkar guruplarının baskılarıyla değiştirilerek plana ve idareye olan güveni zedeleyecektir. Planlama özü itibariyle toplum yararına, kamucu olmak zorundadır. Ancak bitmemişliğiyle ve Açık Uçluluğuyla söz konusu planın baskılara direnebilmesi mümkün değildir.
Klasik Nazım İmar plan sürecinden farklı olarak 1) Planın açık uçlu, esnek,hedef yılı belirtmeyen bir çizgide tasarlandığı,2) Planın temsil kabiliyeti yüksek bir dil oluşturarak dayatmalardan uzak, farklılıkların kendisini ifade edebildiği bir anlayışın benimsendiği belirtilmiştir. (Plan raporu sayfa 73-74-75) Yöntem açışından yaratılmak istenen planın açık uçluluğu esnekliği, farklılıkların kendisini ifade edebilme kabiliyeti vb söylemler Ülkemiz gibi imar planlarının bu denli spekülasyona açık olduğu, bireysel çıkarların çoğu zaman toplumsal kazanımlardan üstün tutulduğu ülkelerde ciddi bir tehdit oluşturabileceği gibi,ilerde planın açık uçluluk ve esneklik söylemleriyle defalarca maniple edileceği, tadilatlar ve değişikliklerle özgünlüğünü yitireceği bir ortama davetiye çıkarmaktan öte bir şey değildir.
Yukarıda sıraladığım Planlama Tekniği açısından yoruma açık ve pazarlığa tabii olan bu plan hükümlerinde, yine aşağıda sıraladığım nedenlerden dolayı, Planlama İlke ve Esaslara uyum sağlamayan planlar yapılmış ve bu planlar yargıya taşınmıştır. Bu yargıya taşınan planların dışında takip edemediğimiz birçok konunun da doğması olasıdır.
1 -T.C İçişleri Bakanlığınca inceleme sonucunda,soruşturma izni verilen Giraud Ailesinin yerinin planlanması raporunda yer alan İçişleri Bakanlığının müfettişi tarafından görevlendirilen İzmir Valiliği Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü personelin konu ile ilgili olarak yaptıkları inceleme sonucunda sundukları 30.04.2010 günlü teknik raporda ;İzmir Büyükşehir Belediyesinin sık, sık planlama kararı değiştirerek bütüncül planlama yaklaşımı içinde olmadığı, şehrin akçiğeri konumundaki 19.6 ha lık bir alanı şehrin gerekleri doğrultusunda planlamadığı ve planlama İlke ve esasları ile kamu yararı açısından bakıldığında “doğal karakteri korunacak alanın” öncelikle “kentsel ve bölgesel spor alanı” daha sonra ise herhangi bir yoğunlukta olan konut bölgesine dönüştürülmesinin uygun bulunmadığı ,…..14.12.2007 tarih ve 01.2455 sayılı Meclis Kararının içeriğinde ve 12.12.2007 tarihli İmar ve Bayındırlık Komisyonunu raporunda bu hususta aynı alanda eşdeğer yeni bir alanın ayrılmadığı şeklinde görüş beyan edildiği; Gerek söz konusu imar planı tadilatını talep eden maliklerin itiraz dilekçesinde gerekse imar ve bayındırlık komisyonunun kararında ve Başkanın Meclise verdiği önergesinde söz konusu alanın konut alanına çevrilmesine ve değişikliğin niçin uygun görüldüğüne dair herhangi bir gerekçe belirtilmediği, netice olarak İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin 14.02.2007 tarih ve 01.2455 sayılı meclis kararı ile 3194 sayılı İmar Kanunu, Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğine aykırı olarak ,meclis gündemindeki 21 konu ile ilgili hiçbir detaylı görüşme yapılmadan ,mecliste gündem sırasıyla okunmadan toplu olarak oylanıp karar alındığından olayda sorumlulukları bulunan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz KOCAOĞLU ve Meclis Üyelerine soruşturma izni verilmiştir. Ek (1)
2 -16.04.2010 tarihinde İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisinden oy çokluğu ile geçen 13-21 maddelerinde ; 1/25.000 Ölçekli Nazım İmar Planının 6.18 maddesinin ilk halinde aslında…..1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planının, bu plan ve plan notlarına uygun olmayan hükümleri revize edecektir. Hükmü getirilmiş idi yani 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı ile uyumlu olmayan 1/5000 Nazım imar planlarının revize edilmesi gerektiğini emretmektedir.Ancak Urla için yapılan bu ÖZEL MUAMELE YADA AYRICALIK SEBEBİ ANLAŞILAMAMIŞTIR. Biraz daha detaylı incelendiğinde ise bu maddenin içinde yer alan bir cümle Urla için değişmesiyle Urla Halkı ve Yatırımcısının nasıl bir kazancı olacağı ortaya çıkıyor…………………………………….” Gerek parsel büyüklükleri gerekse yapılaşma koşulları açısından getirilen daha doğrusu Urla’ya tanınan bu ayrıcalıkların , birde 16.04.2010 tarihli plan notu değişikliği ile devam etmesini sağlamak ise il genelinde eşitsizlik ve haksızlığı ortaya koymakta bu eşitsizlik Meclis’çe karara bağlanmakta yani urla için rant sağlamak suretiyle görevi kötüye kullanmaktır. Ek (2)
3 -İzmir Belediye Başkanının Baş Danışmanın ortak olduğu parsele ve maliklerine rant artışı sağlayan meclis kararı, günlerdir basında tartışılmasına rağmen, pek çok soruya maruz kalan Eşitsizlik ve Çıkarı yöneten plan değişikliği Ek (3)
Eklerini sunduğum bu dosyalardan da anlaşılacağı gibi, İzmir Planının 74.75 sayfalarında yer alan büyük pazarlık payları bırakabilecek esnekliğe sahip olması usulsüz planların pazarlıklarının yapımımı sağlanıyor diye düşünmemek elde değil.
Tüm bahsi geçen konulardan da anlaşılacağı gibi İzmir Belediyesi Kişilere Özel Keyfi İmar Planı yapmaktadır.
SONUÇ OLARAK ;
Yukarıda yer alan tespitlere ve 1/25.000 Ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Raporunda yer alan imar planı onaylı ve yürürlükte bulunan 1/25.000 üst ölçekli plan kararlarına uygun olmayan kararlar getirilmek suretiyle mevcut ve onaylı plana müdahale edilerek 5302 sayılı il özel İdaresi Kanunun 6. Maddesine 3194 sayılı İmar Kanunun 5. Maddesinde yer alan Nazım imar Planı tanımına, ayrıca plan kademelerini belirleyen 6. Madde hükümlerine 4848 sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna 3621 sayılı Kıyı Kanunun 9. Maddesine Planlama İlkeleri ve Esaslarına aykırı işlemler tesis edildiğinden 1/25.000 ölçekli İzmir Kent Bütünü Nazım İmar planının sayılan Kanun ve ilgili Yönetmeliklerine aykırıdır.
Dağıtımlı
Çevre ve Orman Bakanlığı
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı

Egenin Sesi 16 - 08 - 2010

13 Ağustos 2010 Cuma

CHP`li Belediye`de AKP Nefesi

İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden Grand Plaza çalışanlarının üye olduğu Oleyiş’in DİSK’ten Hak İş’e geçişinden sonra ne olacak? Ortada AKP’ye yakın bir konfederasyon var. Bu konfederasyona yeni bağlanan Oleyiş’in yeni genel başkanı ise tanıdık bir isim. CHP İzmir eski milletvekili Enver Öktem… Öktem’in milletvekilliği döneminde Sav ekibinin Abdürrezzak Erten’den sonra ikinci ismi olduğu da biliniyor. Telefon ile görüştüğüm Ökten süreci anlattı. Sendikacılık açısından kendine göre haklı nedenleri olabilir. Ancak bu süreç, var olan sorunu ortadan kaldırmıyor. Ortada DİSK Türk-İş gibi sendikalar arası mücadele var. Bu sendikacıların üst yönetimlerinin milletvekili olmak gibi bir başka dertleri var. Her şeye karşılık İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Grand Plaza Şirketi’nin çalışanları Oleyiş üyesi. Yani ortada bir CHP’li belediye var. Bu belediyenin Grand Plaza’ya kendisine yakın olduğu gerekçesi ile aldırdığı CHP tandaslı işçileri var. Ancak sendika AKP’ye yakın Hak İş’e geçti…
Şimdi şu sorulara yanıt aramak gerekmiyor mu?
1 - CHP İzmir eski milletvekili sendikanın genel başkanı olarak bu işten ne kadar sorumlu?
2 – Bu sendika neden DİSK’ten ayrıldı? DİSK ile sorun ideolojik mi yoksa koltuk kapma çatışması mı?
3 – Kocaoğlu Hak İş bünyesindeki bir sendika ile bundan sonra ne yapacak?
4 – CHP’li bir belediyede AKP’li bir sendika… Hem de partinin lokomotif kenti İzmir’de… Bunu bir çelişki olarak değerlendirmiyor musunuz?
5 – Ekibin bir dönem İzmir’deki ikinci adamı Öktem’in bu tercihi, “Ekibin başı sıkışır ise AKP’ye gider mi” sorusunu gündeme getirmiyor mu?
6 – Ekibin bu konuda bir tek açıklaması oldu mu şimdiye kadar? Yoksa yine “kol kırılır yen içinde kalır” mantığına mı dayanmaya çalışıyor.
7 – Şiddetli laik Önder Sav bu konuda ne düşünüyor? Enver Öktem’in ailesinin işlettiği İhtiyar Balıkçı’da balık yerken, Hak İş nedeniyle rakı içmekten de vaz mı geçecek?
8 - Ekibin şefi Abdürrezzak Erten, bir ara DEVAK milletvekilleri olarak anılan ve 5 yıl omuz omuza çalıştığı arkadaşının bu adımını nasıl değerlendiriyor? Bu konudaki görüşlerini kamuoyu ile paylaşıyor mu? Yoksa “Enver’i oraya gönderdik. Bir yol açıldı. CHP’de olası bir değişim olur ise tası tarağı toplar, soluğu AKP’de alırız. Nasıl olsa kökenimiz Mardin” diye mi düşünüyor?
9 – Aziz Kocaoğlu ve arkadaşları hayli yüksek sayıda çalışanı olan bu şirketin yeni sendikası konusunda bugüne kadar neden kamuoyunu aydınlatmadı?
10 – Grand Plaza’nın yeni genel müdürü bu konuda ne düşünüyor?
11 – Ekibin üçüncü adamı, (şimdi artık ikinci adamı) Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm, Terzi Fikri heykeli dikeceğini iddia ederken, bölgenin AKP’ye yakın alışveriş merkezi ile Bitlislilik üzerinden ilişki kuruyor. Yoksa yakında Karabağlar Belediyesi çalışanları Genel İş’ten ayrılıp Hak-İş’in sendikasına geçmeye mi çalışacaklar? Bu yaman çelişkileri bana açıklayacak biri var mı?
Gördüğünüz gibi sorular çok…
İzmir’i AKP’ye teslim etmeyeceğiz diyen İzmirliler diğer tarafta AKP’ye yakın sendikanın şemsiyesine giren İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketi. Başımıza daha neler gelecek?

NOT 1: Kocaoğlu’nun İzmir’de olmasına rağmen belediyeye gelmediği önceki gün, bu boşluktan istifade ederek kendi makam aracı ile soluğu Milliyet Gazetesi’nde alan ve burada iki saat kalan bürokrat kim? Milliyet Gazetesi’nde yapılan bu “çok özel” görüşmeden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı bizzat haberdar mı?

NOT 2: CHP İzmir il yönetimi referandum için partinin genel merkezinin direktiflerini bekliyor. Buna karşılık çok eleştirdikleri ve bugün partide hiçbir görevi olmayan eski il başkanı Kemal Karataş referandum hayır için çalışmaya başladı bile.

NOT 3: Nuri Batuhan aradı, telefonunu hemen açtım. “Beni hiçbir belediye zehirleyemez. Hele Karabağlar asla” dedi. Kürüm tesisleri ile ilgili yazdıklarımı dikkatle takip ettiğini, iyi anlaması için konunun ayrıntılarını da yazmam gerektiğini söyledi.

NOT 4:Selçuk Belediyesinden açıklama var aynen yayınlıyorum.
Sayın GENCEL; Yarımada İmar Planlarıyla ilgili köşe yazınızda “Belediyeci” rumuzuyla yapılan yorumlarda Şehir Plancısı sayın Necati Uyar eleştirilerek bazı belediyelerin yanı sıra Selçuk Belediyesi’nde de danışman olarak görev yaptığı ifade edilmektedir. Bu yanıltıcı bilgiyi Selçuk Belediyesi adına düzeltmek isteriz. Sayın Necati Uyar’ın Selçuk Belediyesinde danışman olarak hizmet ettiği iddiası doğru değildir. Kendileri Belediyemiz tarafından ilgili yasalar çerçevesinde gerçekleştirilen İmar çalışmalarında, açılan ihalelere katılmış, ihaleler sonucunda bazı plan yapım işlerini üstlenmiştir.
Selçuk Belediyesi olarak konuyla ilgili bilgi ve belgeleri tarafınıza veya ilgilenen kişi ve kurumlara sunmaya daima hazır olduğumuzu ifade etmek isteriz.
Selçuk Belediyesi Basın Bürosu

Egenin Sesi 13 - 08 -2010

11 Ağustos 2010 Çarşamba

EKİP`in Ajanları Görevdeydi

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Akif Hamzaçebi’nin kasedi hakkında ortaya çıkan iddialara yanıt vermiş: Siyasetçilerin özel hayatları kendilerini bağlar.
Doğru.
Ancak Baykal’a yönelik kaset operasyonundan genel başkan çıkan da Kılıçdaroğlu’nun kendisi… İlginç bir tezat değil mi?
Yoksa Hamzaçebi, Kılıçdaroğlu’na yakın olduğu için mi CHP lideri böyle konuşmuş… Bilgisayar başında olmadığım için bu videoyu izleyemedim. Bilgisayara oturduğum zaman ise olay tamamen rafa kaldırılmıştı. İzleyen ve kaydeden arkadaşların dikkatine…

***

Deniz Baykal geldi ve gitti ancak bu ziyaretin dedikodusu çok oldu. Hala da devam ediyor.
Ama ortada fazla karışık bir durum var. Ekibin önde gelenleri bile Baykal’ın gelişini tam kadro takip ettiler, gerekli notları aldılar ve Ankara’ya ulaştırdılar. Gerektiği noktada araya bazı ajanlar soktular. Onların verdikleri bilgilerle ortada olan ancak Baykal yapısına dayanmaya çalışanları saptadılar. Açık Baykalcılar zaten belli.
Onlar bunu saklamaya gerek duymuyorlar. Tabii ki bir de ekip içinde olup karşıya geçmeye çalışanlar var. İşte ekibin en önemli derdi bu isimleri saptamak ve onlara görev vermemek. Bu konuları da ekip şefi çok iyi bilir.

***

“Süleyman’ı ve çevresindekileri bitireceğiz” şeklinde bazı söylemler varmış ortalarda. Özellikle Karabağlar sırtlarından geliyormuş bu tespitler. Bir adamın bitmesi için elindeki malzemenin bitmesi gerekiyor. Ancak öyle malzeme var ki 100 yıl yazsam bitecek gibi görünmüyor. Üstelik her gün yeni yeni şeyler ekleniyor üzerine. Mesela önceki gün öğle saatlerinde Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm aradı. Kendisine yanıt vermedim. Aradığı yeni telefonun bende kayıtlı olmadığını düşündü, eski telefonundan da aradı. Ona da yanıt vermedim, tekrar aradı yine yanıt vermedim. Sanırım birileri bir şeyler yazmış onun için arıyordur. Ya da havalimanındaki Mardinli meclis üyesinin kimliğini merak etmiştir. Belki de benden tekrar destek isteyecekti; Karabağlar Belediye Başkanlığı’na aday olduğu günlerdeki gibi. Bir nedeni vardır herhalde. Ekipten saklayacak bir şeyi olmasa gerek. 4 gün önce Mehmet Ali Susam da aradı kaç kez. Ona da yanıt vermedim. Herkesin telefonlarına yanıt vereceğim gibi bir sözleşme de imzalamadım kimse ile.

***

Nuri Batuhan’ı gören var mı bu arada… Kendileri yeniden kayıplara karıştı. Bir yerde zehirlenmiş olmasından korkuyorum. Ama böyle bir şey olsa hem Karabağlar, hem Gaziemir hem de Konak Belediyeleri temizlik birimlerinden bir bilgi alırdık. Nuri Bey, her neredeyseniz, çıkın ortaya… Ekibin fiscal tarihini yazmayacak mısınız yoksa? Sizin derin bilgileriniz İzmir’in aydınlatılmasında önemli rol oynayacaktır. Kürüm tesislerinde de gören olmuyormuş sizi. Kürüm tesisleri denince aklıma bir soru geldi. Acaba bu tesislere mal alımı hangi yol ile yapılıyor? Mesela balıklar nasıl alınıyor, mezeler kimler tarafından hazırlanıyor? Bir belediye restoranında bu işleyişin nasıl olduğunu bilmiyorum da… Ancak bu konuda ve özellikle Karabağlar Kürüm tesislerinde satın alım konusunda izlenen yolu bilenlerin tarafıma mail göndermeleri yeterli olacaktır. Tabii ki belge olur ise daha iyi olur.

NOT 1: Akif Hamzaçebi’nin videosundan sonra Uludağ Sözlük şu yorumu yapmış: Bazı CHP’liler Şahin K.’yı solladılar… Vallahi fena bir yorum değil hani.

NOT 2: (Aslında çok uzun bir not): İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan bir suç duyurusu var. Her kim bu suç duyurusunu yapmış ise epey kapsamlı çalışmış.

SUÇ ; Görevi Kötüye Kullanma

KONU ; Urla Planlarında Kişilere Özel Keyfi İmar Uygulamaları

16.04.2010 tarihli İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisinden oy çokluğuyla geçen 13-21. maddelerinde ;
1/25000 ölçekli Nazım İmar Planının 6.18 maddesinin “Bu plan öncesi Urla 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı doğrultusunda onaylanmış 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planları ile Mevzii İmar Planları geçerlidir. 5216 sayılı yasa öncesinde onaylı olan 1/5000 ölçekli Urla Nazım İmar Planı sınırları içinde, kentsel kullanım kararı getirilmemiş alanlarda, Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, Urla Nazım İmar Planı Hükümlerine göre uygulama sürdürülecektir.” Şeklinde değiştirilmesi taleplerinin oy çokluğuyla kabulüne karar verilmiştir.
1/25000 ölçekli Nazım İmar Planının 6.18 maddesinin ilk halinde aslında “… 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planının, bu plan ve plan notlarına uygun olmayan hükümleri revize edilecektir.” Hükmü getirilmiş idi.
Yani 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planı ile uyumlu olmayan 1/5000 Nazım imar planlarının revize edilmesi gerektiğini emretmektedir. Ancak Urla için yapılan bu ÖZEL MUAMELE ya da AYRICALIK sebebi anlaşılamamıştır.
Biraz daha detaylı incelendiğinde ise bu maddenin içinde yer alan bir cümlenin Urla için değişmesiyle Urla Halkı ve Yatırımcısının nasıl bir kazancı olacağı ortaya çıkıyor.
Şöyle ki;
“ 7.8. Tarım Alanlarında Yapılanma Koşulları:
7.8.1. Mutlak Tarım Arazileri: Bu alanlarda; tarımsal amaçlı yapılar (4.37)maddesindeki tanım çerçevesinde yapılabilir. Emsal (E): 0.05’tir.
7.8.2. Özel Ürün Arazileri: Bu alanlarda; tarımsal amaçlı yapılar (4.37) maddesindeki tanım çerçevesinde yapılabilir. Emsal (E): 0.05’tir.
7.8.3. Dikili Tarım Arazileri: Bu alanlarda; tarımsal amaçlı yapılar (4.37)maddesindeki tanım çerçevesinde yapılabilir. Emsal (E): 0.05'tir.
7.8.4. Marjinal Tarım Arazileri: Bu alanlarda; (4.37) maddesinde tanımlanan tarımsal amaçlı yapıların yanı sıra, ilgili tüm kurum ve kurulusların uygun görüsü alınmak kosuluyla, ilgili mevzuatta tanımlanan mesafe sınırlamalarına bağlı kalınarak karayolu kenarındaki alanlarda yapılacak karayoluna hizmet veren tesislerin yanı sıra, kentsel ya da kırsal yerlesme alanlarında uygun alternatif yer bulunamaması durumunda eğitim, sağlık gibi kamusal tesisler ile sosyal ve teknik altyapı tesisleri ile rekreasyon amaçlı tesisler, 5403 sayılı Kanun uyarınca gerekli izinler de alınmak kosuluyla, alt ölçekte planlanarak yapılabilir. Tarımsal amaçlı yapılacak tesislerde emsal E=0.30’dur. Tarımsal amaçlı yapılarda, silo su deposu vb. teknolojik açıdan zorunlu olan tesisler hariç kat adedi 2’yi (H=6.50) geçemez. Diğer kullanımlarda yapılanma kosulları, yörenin ve çevrenin özelliklerine göre alt ölçekli planlarda belirlenir.
7.8.5. Tarım alanları içinde yer alan, kadastral yola minimum 25 metre cepheli parsellerde, yüksekliği iki katı (H=6.50 m.), büyüklüğü 150 m²'yi asmayan, çiftçinin barınması amaçlı tek yapı yapılabilir. Bir parsel üzerinde, müstemilat ve tarımsal amaçlı yapılar hariç, birden fazla yapı yapılamaz. Müstemilat binaları belirlenmis olan insaat alanına dahildir. Bu yapıların, tarımsal amaçlı yapı ile birlikte yapılması durumunda, bu madde uyarınca yapılan barınma amaçlı yapıların insaat alanı, tarımsal amaçlı yapı için belirlenmis emsal hesabına dahil edilir.
7.8.6. Bütün tarım alanlarında, hayvancılık amaçlı ağıl, kümes ve ahırlar dısında, yapılacak diğer tarımsal yapılarda toplam insaat alanı 5.000 m²’yi geçemez. Gübre ve silaj çukurları insaat alanına dahil edilmez.” Şeklindedir.
B- 1/25000 ölçekli Kentsel Bölgesel Nazım İmar Planı Plan Notlarına göre ;
“ 2.10.7.Tarımsal Niteliği Korunacak Alanlar:
Bu alanlarda çiftçinin barınması amaçlı tek yapı ile tarım ve hayvancılık amaçlı yapılar ve bu yapıların müştemilatları yer alabilir.
Bu alanlardaki ifraz koşulları:
Minimum parsel cephesi: 25 m.
Minimum ifraz: 10.000m2 olarak uygulanır.
Çiftçinin barınması amaçlı yapı: Bu alanlarda parsel cephesi ve büyüklüğüne bakılmaksızın yollara 10 m.den, komşu parsel sınırlarına 5 m.den fazla yaklaşmamak koşuluyla, inşaat emsali:0,05’i, yüksekliği 2 katı, toplam inşaat alanı 75 m2’yi aşmayan çiftçinin barınması amaçlı tek yapı ve müştemilatları yapılabilir.
Tarım ve Hayvancılık Amaçlı Yapılar: Minimum parsel cephesi 25 m. ve minimum parsel büyüklüğü 5.000 m2 ölçülerini sağlamak koşuluyla, kümes, ahır, ağıl, hara, arıhane, mantar üretim tesisi, tarım alet ve makinelerinin korunmasında kullanılan sundurma, su deposu, yemlik, yem hazırlama tesisleri, yem depoları, gübre ve silaj çukurları, seralar (Örtü altı) yapılabilir. Anılan tarımsal ve hayvancılık amaçlı yapılar, yollara 10 m.den komşu parsel sınırlarına 5 m.den fazla yaklaşmamak, inşaat emsali 0.05’i, yüksekliği 2 katı, toplam inşaat alanı 250 m2'yi aşmamak şartı ile yapılabilir. Gübre ve silaj çukurları inşaat alanına dahil edilmez.
Bu yapıların yukarıda belirtilen koşullara uymak üzere çiftçinin barınması amaçlı yapı ile birlikte yapımı halinde, inşaat emsali ve toplam inşaat alanı aşılamaz.
Hayvancılık Amaçlı Yapılara sadece Uzun Mesafeli Koruma Alanında izin verilir.
2.10.8. Dikili Tarım Alanları:
Bu alanlarda parsel cephesi ve büyüklüğüne bakılmaksızın yollara 10 m.den, komşu parsel sınırlarına 5 m.den fazla yaklaşmamak koşuluyla, inşaat emsali:0,05’i, yüksekliği 2 katı, toplam inşaat alanı 75 m2’yi aşmayan çiftçinin barınması amaçlı tek yapı ve müştemilatları yapılabilir.
Bu alanlarda ifraz koşulları: Minimum parsel cephesi: 25 m.
Minimum parsel büyüklüğü: 10.000 m2 olarak uygulanır.
2.9.Ağaçlandırılacak Alanlar:Bu alanlar, orman niteliğini kaybetmiş açıklıkları, tarımsal açıdan fidecilik alanlarını, jeolojik nedenler vb. nedenlerle planlarda ağaçlandırılması önerilen alanları ve yerleşmelerin çevresinde yeşil kuşak oluşturulması amacıyla düzenlenmiş pasif yeşil alanları kapsar. Bu alanların, mülkiyet durumuna bağlı olarak ilgilileri tarafından ağaçlandırılması zorunludur.
2.9.1. Bu alanlarda yer alan, özel mülkiyetteki parsellerde, başka bir sınırlama ve koruma kararı yoksa, plan hükümlerinin 2.10.7. maddesi hükümleri geçerlidir. Parselden terk sureti ile yol oluşturulamaz. Geçiş yolu izin belgesi ile inşaat izni verilemez.
2.9.2. Yapı kullanma izin belgesi alınmadan önce arazinin %50'sine en az 10 m2 ye bir ağaç düşecek şekilde ağaç dikilmesi gerekmektedir.
Hangi amaçla olursa olsun ağaç kesimi yapılamaz.” Şartları getirilmiştir.
Ancak Urla Nazım İmar Planları Plan Notlarına bakıldığında ise ( Ek’te sunulmuştur) özetle ; Tarımsal Alanların derecelendirildiği buna göre ,
1. derece tarım alanlarında ve Özel Mahsul Alanlarında min. Parsel büyüklüğünün 3000 m2. max.KAKS: 0.05
2. derece tarım alanlarında min. Parsel büyüklüğünün 2500 m2. max.KAKS: 0.07
Genel olarak tarım alanlarında ise min. İfraz 5000 m2. konut için max. KAKS: 0.05 ( herhangi bir m2.sınırlaması getirilmemiştir), Tarımsal kullanım için max. KAKS: 0.20 olduğunu görüyoruz.
Parsellerde birden fazla yapılaşmaya izin veriliyor ve garaj, havuz vb. yapıları müştemilat olarak kabul ediyor ve yapımına izin veriyor.
Ağaçlandırılacak Alanlarda İse;
Min. Parsel büyüklüğünü 3000 m2. olarak belirlemiş ve max. KAKS: 0.05
Ayrıca Konut ve müştemilat için ise 250 m2. izni verilmiştir.
Sonuç olarak ; görülüyor ki , 1/5000 ölçekli Urla Nazım İmar Planı Plan Notlarının “Tarım Alanları” ve “Ağaçlandırılacak Alanlar” için, 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planlarından farklı olarak, getirdiği pek çok avantaj ve ayrıcalık var.
Gerek parsel büyüklükleri gerekse yapılaşma koşulları açısından getirilen daha doğrusu Urla’ya tanınan bu ayrıcalıkların, bir de 16.04.2010 tarihli plan notu değişikliği ile devam etmesini sağlamak ise İl genelinde eşitsizlik ve haksızlığı ortaya koymakta , bu eşitsizlik Meclis’ce karara bağlanmakta yani Urla için rant sağlamak suretiyle görevi kötüye kullanma yönünde bir suç işlenmekte olduğunu ihtaren bildirir Meclis Başkanı Aziz KOCAOĞLU( Belediye Başkanı) ve Meclis Üyeleri hakkında gerekli işlemin yapılmasını talep ve arz ederim.
Yukarıda belirtilen suça konu İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisinin 16.04.2010 tarihli Gündem Maddeleri:
13.Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.10.2009 tarih ve 01.904 sayılı kararı ile uygun görülerek 16.11.2009 – 16.12.2009 tarihleri arasında askıya çıkarılan 1/25000 ölçekli “İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu”na İzmir ili, Urla ilçesinde yer alan ve ekli listede isimleri ve tapu bilgileri bulunan parsel malikleri tarafından askı süresi içerisinde yapılan itirazlar kapsamında; Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu Plan Uygulama Hükümlerinin 6.18 maddesinin “Bu plan öncesi Urla 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı doğrultusunda onaylanmış 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planları ile Mevzii İmar Planları geçerlidir. 5216 sayılı yasa öncesinde onaylı olan 1/5000 ölçekli Urla Nazım İmar Planı sınırları içinde, kentsel kullanım kararı getirilmemiş alanlarda, Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, Urla Nazım İmar Planı Hükümlerine göre uygulama sürdürülecektir.” şeklinde yeniden düzenlenmesinin Oyçokluğu ile kabulüne ilişkin İmar ve Bayındırlık Komisyonu Raporu. (Nz.Pl.11517)
14.Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.10.2009 tarih ve 01.904 sayılı kararı ile uygun görülerek 16.11.2009-16.12.2009 tarihleri arasında askıya çıkarılan 1/25000 ölçekli “İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu”na İzmir İli, Urla İlçesi, İskele Mahallesi, Çayır Mevkii, 14 pafta, 52 Ada, 10 parselin maliki Abdullah Cahit Sarsılmaz tarafından, askı süresi içerisinde yapılan itirazlar kapsamında; Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu Plan Uygulama Hükümlerinin 6.18. maddesinin “Bu plan öncesi Urla 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı doğrultusunda onaylanmış 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planları ile Mevzii İmar Planları geçerlidir. 5216 sayılı yasa öncesinde onaylı olan 1/5000 ölçekli Urla Nazım İmar Planı sınırları içinde, kentsel kullanım kararı getirilmemiş alanlarda, Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, Urla Nazım İmar Planı Hükümlerine göre uygulama sürdürülecektir.” şeklinde yeniden düzenlenmesinin Oyçokluğu ile kabulüne ilişkin İmar ve Bayındırlık Komisyonu Raporu. (Nz.Pl.9867)
15. Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.10.2009 tarih ve 01.904 sayılı kararı ile uygun görülerek 16.11.2009-16.12.2009 tarihleri arasında askıya çıkarılan 1/25000 ölçekli “İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu”na İzmir İli, Urla İlçesi, Yenice Mahallesi, 728 Ada, 5 parselin malikleri Lütfiye İmre Çınartaş, Ümran Armut, Turgay Alacalı tarafından, askı süresi içerisinde yapılan itirazlar kapsamında, Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu Plan Uygulama Hükümlerinin 6.18 maddesinin “Bu plan öncesi Urla 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı doğrultusunda onaylanmış 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planları ile Mevzii İmar Planları geçerlidir. 5216 sayılı yasa öncesinde onaylı olan 1/5000 ölçekli Urla Nazım İmar Planı sınırları içinde, kentsel kullanım kararı getirilmemiş alanlarda, Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, Urla Nazım İmar Planı Hükümlerine göre uygulama sürdürülecektir.” şeklinde yeniden düzenlenmesinin oyçokluğu ile kabulüne ilişkin İmar ve Bayındırlık Komisyonu Raporu. (Nz.Pl.10493)
16. Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.10.2009 tarih ve 01.904 sayılı kararı ile uygun görülerek 16.11.2009-16.12.2009 tarihleri arasında askıya çıkarılan 1/25000 ölçekli “İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu”na İzmir İli, Urla İlçesi, Zeytinalanı Mahallesi’nde yer alan ve ekli listede isimleri ve tapu bilgileri bulunan parsel malikleri tarafından, askı süresi içerisinde yapılan itirazlar kapsamında, plan kararının kentsel alan olarak belirlenmesine ilişkin olan taleplerin uygun bulunmadığına, 1/5000 ölçekli Urla Nazım İmar Planı Revizyonu Plan Notlarının geçerli olmasına ilişkin itirazlar kapsamında, Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu Plan Uygulama Hükümlerinin 6.18 maddesinin “Bu plan öncesi Urla 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı doğrultusunda onaylanmış 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planları ile Mevzii İmar Planları geçerlidir. 5216 sayılı yasa öncesinde onaylı olan 1/5000 ölçekli Urla Nazım İmar Planı sınırları içinde, kentsel kullanım kararı getirilmemiş alanlarda, Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, Urla Nazım İmar Planı Hükümlerine göre uygulama sürdürülecektir.” şeklinde yeniden düzenlenmesinin oyçokluğu ile kabulüne ilişkin İmar ve Bayındırlık Komisyonu Raporu. (Nz.Pl.11281)
17.Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.10.2009 tarih ve 01.904 sayılı kararı ile uygun görülerek 16.11.2009-16.12.2009 tarihleri arasında askıya çıkarılan 1/25000 ölçekli “İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu”na İzmir İli, Urla İlçesi, Zeytinalanı Mahallesi, Köselik Mevkii, 1671 ada, 5 parselin malikleri Adnan Kuzu, Kamil Yıldırım ve 220 parselin maliki Nusret Elgül tarafından, askı süresi içerisinde yapılan itirazlar kapsamında; plan kararının kentsel alan olarak belirlenmesine ilişkin olan talebin uygun bulunmadığına, 1/5000 ölçekli Urla Nazım İmar Planı Revizyonu Plan Notlarının geçerli olmasına ilişkin itiraz kapsamında, Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu Plan Uygulama Hükümlerinin 6.18 maddesinin “Bu plan öncesi Urla 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı doğrultusunda onaylanmış 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planları ile Mevzii İmar Planları geçerlidir. 5216 sayılı yasa öncesinde onaylı olan 1/5000 ölçekli Urla Nazım İmar Planı sınırları içinde, kentsel kullanım kararı getirilmemiş alanlarda, Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, Urla Nazım İmar Planı Hükümlerine göre uygulama sürdürülecektir.” şeklinde yeniden düzenlenmesinin oyçokluğu ile kabulüne ilişkin İmar ve Bayındırlık Komisyonu Raporu. (Nz.Pl.11367)
16.10.2009 tarih ve 01.904 sayılı kararı ile ile uygun görülerek 16.11.2009-16.12.2009 tarihleri arasında askıya çıkarılan 1/25000 ölçekli “İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonunun Plan Uygulama Hükümlerinin 7.13. Tarım Alanları maddesine Urla 1/5.000 ölçekli nazım imar planı plan notlarında yer alan, “Tüm tarım alanlarında turizm amaçlı tesis yer alabilir.” ifadesinin eklenmesi talebi ile İzmir İli, Urla İlçesi, Altıntaş Mahallesi, 34 pafta, 494 ada, 7 parsel maliki Osman Yırtıcı tarafından, askı süresi içerisinde yapılan itirazlar kapsamında; Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu Plan Uygulama Hükümlerinin 6.18. maddesinin “Bu plan öncesi Urla 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı doğrultusunda onaylanmış 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planları ile Mevzii İmar Planları geçerlidir. 5216 sayılı yasa öncesinde onaylı olan 1/5000 ölçekli Urla Nazım İmar Planı sınırları içinde, kentsel kullanım kararı getirilmemiş alanlarda, Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, Urla Nazım İmar Planı Hükümlerine göre uygulama sürdürülecektir.” şeklinde yeniden düzenlenmesinin oyçokluğu ile kabulüne ilişkin İmar ve Bayındırlık Komisyonu Raporu. (Nz.Pl.11299)
19.Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.10.2009 tarih, 01.904 sayılı kararı ile uygun görülerek, 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca 16.11.2009-16.12.2009 tarihleri arasında askıya çıkarılan, 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu'na, Urla Belediye Başkanlığı tarafından askı süresi içerisinde yapılan itirazlar kapsamında; 6.18. maddesinin iptal edilerek Urla 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Revizyonu ve plan notlarının geçerli olması talebinin, Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu Plan Uygulama Hükümlerinin 6.18 maddesinin “Bu plan öncesi Urla 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı doğrultusunda onaylanmış 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planları ile Mevzii İmar Planları geçerlidir. 5216 sayılı yasa öncesinde onaylı olan 1/5000 ölçekli Urla Nazım İmar Planı sınırları içinde, kentsel kullanım kararı getirilmemiş alanlarda, Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, Urla Nazım İmar Planı Hükümlerine göre uygulama sürdürülecektir.” şeklinde yeniden düzenlenmesinin oyçokluğu ile uygun bulunduğuna, 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu Plan Uygulama Hükümlerinin 6.15 maddesinin, “mevcut imar planında ayrılmış olan kentsel ve kırsal yerleşme alanlarının, özel eğitim siteleri ve sağlık tesis alanı taleplerine olan ihtiyaca cevap vermediği hallerde, bu planda ağaçlandırılacak alanların yanı sıra, tarımsal niteliği korunacak alan, dikili tarım alanı, mera alanları, makilik-fundalık alanlarda da, bu planda değişiklik yapılmasına gerek kalmaksızın, alt ölçekli imar planlarında değerlendirilmesi” şeklinde düzeltilmesi talebinin oybirliği ile uygun bulunmadığına, Mevcut kadastral parsellerde tarım ve hayvancılığın yaygınlaştırılmasını sağlamak üzere, tarımsal ve hayvancılık amaçlı yapılar için parsel cephesi ve büyüklüğüne bakılmaksızın yapılaşma hakkı sağlanması ve tarımsal amaçlı yapılaşmalar (yöresel ürün işleme ve depolama tesisi) için E:0.05'i, toplam inşaat alanı 5000 m2 yi geçmeyeceği, hayvancılık amaçlı yapılaşmalar için E:0.10'u, toplam inşaat alanı 10.000 m2.yi geçmeyeceğine ilişkin plan notu değişikliği yapılması talebinin oybirliği ile uygun bulunmadığına, Plan Uygulama Hükümlerinin 7.12.1. ve 7.13.3 maddesinde yer alan “…Geçiş yolu izin belgesi ile inşaat izni verilemez…” koşulunun kaldırılması talebinin oybirliği ile uygun bulunmadığına, Tarımsal niteliği korunacak alan, dikili tarım alanı, ağaçlandırılacak alan ve doğal karakteri korunacak alan olarak belirlenmiş alanlarda ifraz şartlarının, Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı plan uygulama hükümlerine uygun olarak, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının tarım arazisi sınıflandırmasına ilişkin görüşü alınarak, 5403 sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve ilgili yönetmeliklerine” göre belirlenmesi talebinin oybirliği ile uygun bulunmadığına, 1/1000 ölçekli Mevzii İmar Planlı alanların 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu’na işlenmesi talebinin, 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planı Revizyonunun Genel Hükümler başlıklı 6.16. maddesindeki “Bu planın onama tarihinden önce mevzuata uygun olarak onaylanmış mevzi imar planları yürürlüktedir...” ifadesi gereği, 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planı Revizyonunda değişiklik yapılmasına gerek olmadığına oybirliği ile, 1/25.000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu ve Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında belirlenmiş olan Orman Alanları, Makilik fundalık alanlar, Ağaçlandırılacak Alanlar, Doğal Karakteri Korunacak Alanlar, Mera Alanlarında tüm Urla genelinde tespit edilen uyuşmazlıklar ile, Gülbahçe Mahallesi, Balıklıova Köyü kentsel meskun alan ve kırsal yerleşme alanı sınırları ve Bademler köyündeki büyük kentsel yeşil alan sınırları, çayır-mera alanları ve Yelaltı mahallesindeki kentsel gelişme alanı sınırlarının itiraz dilekçesi ekinde gönderilmiş olan paftada işaretlenen kısımlarının, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı sınırları dikkate alınarak düzeltilmesi talebi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı plan uygulama hükümlerinin 6.2. maddesinde yer alan “Bu plandan ölçü alınarak uygulamaya geçilemez. Bu plan ile belirlenen kentsel gelişme alanları, bu alanların tamamının yerleşime açılacağını göstermez. Bu alanların sınırları, alt ölçekli planlama çalışmalarında ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri ile doğal, yapay ve yasal eşikler doğrultusunda, bu planda ve plan hükümleri ekinde yer alan tabloda belirlenen hedef nüfus ve alansal büyüklük dikkate alınarak kesinleştirilir.” kapsamında değerlendirilerek değişikliklerin işlenmesine gerek olmadığına, yalnızca Gülbahçe Mahallesine ilişkin değişikliğin işlenmesinin oybirliği ile uygun bulunduğuna ilişkin İmar ve Bayındırlık Komisyonu Raporu. (Nz.Pl.10447)
20. Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.10.2009 tarih, 01.904 sayılı kararı ile uygun görülerek, 16.11.2009-16.12.2009 tarihleri arasında askıya çıkarılan, 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu'na, Urla İlçesi, Yenice Mahallesi, 89 pafta, 729 ada, 37 parsel maliki Özgül BAYSAL tarafından askı süresi içerisinde yapılan itiraz kapsamında; Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu Plan Uygulama Hükümlerinin 6.18. maddesinin “Bu plan öncesi Urla 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı doğrultusunda onaylanmış 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planları ile Mevzii İmar Planları geçerlidir. 5216 sayılı yasa öncesinde onaylı olan 1/5000 ölçekli Urla Nazım İmar Planı sınırları içinde, kentsel kullanım kararı getirilmemiş alanlarda, Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, Urla Nazım İmar Planı Hükümlerine göre uygulama sürdürülecektir.” şeklinde yeniden düzenlenmesinin oyçokluğu ile kabulüne ilişkin İmar ve Bayındırlık Komisyonu Raporu. (Nz.Pl.10273)
21. Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.10.2009 tarih, 01.904 sayılı kararı ile uygun görülerek, 16.11.2009-16.12.2009 tarihleri arasında askıya çıkarılan, 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu'na, Urla İlçesi, Sıra Mahallesi, 43 pafta, 527 ada, 25, 29, 30, 31 ve 32 parsel malikleri Temel Aycan ŞEN ve Gürcan ŞEN tarafından askı süresi içerisinde yapılan itirazlar kapsamında; Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu Plan Uygulama Hükümlerinin 6.18. maddesinin “Bu plan öncesi Urla 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı doğrultusunda onaylanmış 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planları ile Mevzii İmar Planları geçerlidir. 5216 sayılı yasa öncesinde onaylı olan 1/5000 ölçekli Urla Nazım İmar Planı sınırları içinde, kentsel kullanım kararı getirilmemiş alanlarda, Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, Plan Notları ve Plan Raporu doğrultusunda, Urla Nazım İmar Planı Hükümlerine göre uygulama sürdürülecektir.” şeklinde yeniden düzenlenmesinin oyçokluğu ile kabulüne ilişkin İmar ve Bayındırlık Komisyonu Raporu. (Nz.Pl.10895)
SONUÇ :İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve İmar Dairesi Başkanlığı
Hakkında gerekli kovuşturmanın yapılarak eylemlerine uyan T.C.K Hükümleri uyarınca cezalandırılması için haklarında Kamu Davası açılmasını arz ederim
EK:1/500 ölçekli Urla Nazım İmar Plan notları ( 2 sayfa )

Egenin Sesi 11 - 08 - 2010

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Üç Çok Mühim Konu

1 – Havaalanında telefon görüşmesi…
Son günlerde hakkındaki iddialar nedeniyle sık sık gündeme gelen Meclis başkanvekili, İzmir milletvekili Güldal Mumcu, genişletilmiş il koordinasyon toplantısı için İzmir’deydi. Balçova’da düzenlenen toplantıya tek başına gelen Mumcu konuşmaları dinlerken geç gelen Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm hemen yanına oturdu. İkili uzun süre hiç konuşmadı. Kürüm de belli bir süre sonra oturduğu koltuğu terk etti başka bir bölümde toplantıyı izlemeyi sürdürdü.
Bir gün sonra sabah saatlerinde Adnan Menderes Havalimanı’na bir araba yanaştı. Kürüm’ün makam aracında, Güldal Mumcu ile Sıtkı Kürüm vardı. İkili uzun süre araba içinde konuştular. Daha sonra sinirli bir şekilde arabadan inen Mumcu, VIP salonuna girdi. Kürüm de makam aracı ile ayrıldı. 3 dakika sonra Güldal Mumcu tekrar VIP salonundan elinde telefonu ile dışarı çıktı ve hatta bulunan kişiye yüksek sesle, “Çektirin (!) gidin. Benim bir ismim var, size ihtiyacım yok” diye bağırdı.
Telefonunu kapatan Mumcu yine sinirli bir şekilde VIP kapısından içeri girerek gözden kayboldu.
Aradan 2 dakika geçmemişti ki Karabağlar Belediyesi’nin Mardinli bir meclis üyesi VIP salonunun önüne arabasıyla geldi. Arabadan inip salona giren meclis üyesi iki dakika sonra dışarı çıktı ve cep telefonuna sarıldı. “İçeri girdim ama kimseyi görmedim. Gitmiş galiba…”
Meclis üyesi hatta bulunan kişiye bu sözleri söyledikten sonra telefonunu kapattı ve havalimanından ayrıldı.

2 – Zarif, deneyimli ama sert ve acımasız…

Deniz Baykal’ın üç günlük İzmir turunda yaptıkları, söyledikleri ve tespitleri yukarıdaki başlıkla ifade edilebilir. Kendisi ile görüştüğüm süreç içerisinde tüm tespitlerini siyaset gereği buradan yazmayacağım. Ancak birkaç nota ihtiyaç var tabii ki…
A – 12 Eylül bir dönüm noktası tıpkı 28 yıl önce olduğu gibi…
B – İzmir çok ama çok önemli.
C – Önünü açmaya çalıştığımız partiyi yeniden kendi içine kapatıyorlar.
D – Güvensizlik nedeniyle saldırgan olunuyor.
E – Genç, dinamik, nemadan arınmış, ideolojik düşünen bir yapıya ihtiyaç var.
F – Kocaoğlu tarafını belirliyor.
G – Baykal herkesi hayrete düşürecek kadar rahat…
H – Daha çok görüşeceğiz…

3 – Olmadı Susam

İzmir milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam… Milliyet Gazetesi köşe yazarı ve İzmir Esnaf Odaları Birliği basın danışmanı Hamdi Türkmen’in yazdıkları ile bir ilişkiniz olmadığı tespitlerini uzun süredir yapıyorsunuz. Hatta gazeteci Fevzi Yılmaz’ın cenaze töreninde bize de bu tespiti yapmış ve bu söylemi geliştirdiklerini iddia ettiğiniz Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı ile Buca Belediyesi Basın Danışmanı Macit Sefiloğlu ile konuşmamızı talep etmiştiniz.
Hamdi Türkmen’in bir haftadır kaleme aldığı Önder Sav’ı yeniden keşfetme yazıları, “Acaba Mehmet Ali Susam, Türkmen üzerinden Sav’a yeşil ışık mı yakıyor” tartışmalarını gündeme getirdi. Biz sizin bu konudaki duruşunuzu bildiğimiz için böyle bir ihtimali pek dikkate almadık.
Ancak Cuma günü öğleyin Alsancak Altınkapı’da Deniz Baykal onuruna verdiğiniz yemekte bu konudaki iddiaların çok da asılsız olmadığına şahit olduk.
Yemeğe davet ettiğiniz gazetecilerden biri Yeni Asır Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı idi. Her ne kadar sahiplik yapısı nedeniyle iktidara yakın olsa da Yeni Asır 120 yıllık geçmişiyle kentin önemli gazetesiydi. Üstelik uzun süre Ankara’da gazetecilik yapan Bursalı’nın Baykal ile sıcak ilişkisi de biliniyordu.
Yemeğin ortasında masaya gelen Hamdi Türkmen’i Baykal’ın karşısına oturtmak için harcadığınız çaba, bu çaba içerisinde İzmir eski milletvekili Türkan Miçooğlulları’nı cam kenarına sıkıştırmanız masada bulunan 25 kişi ile çevre masalardaki 25 CHP’linin dikkatini tabii ki çekti.Üstelik masada Türkmen’in yazılarıyla hedef aldığı Ercan Tatı da vardı.
Ortada bir düğün, oğlunu evlendirme mutluluğunu yaşamaya çalışan bir düğün sahibi, tüm eleştirilere rağmen bu düğün için İzmir’e gelen bir kurucu genel başkan var. Siyaseti böyle bir ortama itelemeniz hiç de şık olmadı.
Konu daha sonra Çeşme’deki Ilıca Otel’de de gündeme geldi. Baykal’ın Türkmen’in Sav üzerine yazdığı methiyeler konusunda bilgi sahibi olduğu, İzmir’deki gazeteci – politikacı ilişkileri üzerine yeterince donanımlı olduğu dikkatlerden kaçmadı.
Konunun yanlış anlaşılmaması için Pazar günü Hamdi Türkmen, Erol Yaraş ile Çeşme’de yaptığınız Baykal ziyaretiniz ise CHP içerisinde bir başka ilginç polemiği ateşleyebilir.

NOT 1 – Cuma günü Çeşme dönüşü, sokağa düşmemeleri için eşlerinden ayrılan kadınlara destek olan Bornova Belediyesi’nin EVKA 4’te açtığı restoranda bir araya geldik. Çetin Çamlıbel “Ekip Tarihi” adlı dizimin 13. bölümündeki bazı tespitlere katılmadığını vurguladı. Çetin Çamlıbel ile Mustafa Kapucu’nun kendi hayatlarından verdikleri örneklerle keyifli bir entelektüel tartışmaya dönüşen yemekte, siyah – beyaz, Kürt-Türk çatışmasında ortak bir paydanın her zaman bulunacağı sonucu çıktı.
Tabii böyle bir paydanın belirlenmesi için sol gelenekten gelmek önemli. Işık evlerinde serpilen, ülkü ocaklarında gelişen, MHP’nin kucağında büyüyen, hemşericilik üzerinden AKP’de evrilenler, CHP’de ancak oynaşma sürecinde bulunabilirler.

NOT 2 – 28 Ağustos’ta Dünya Basketbol Şampiyonası Türkiye’de başlıyor. Kayseri, İstanbul, Ankara ve İzmir’de yapılacak elemeler nedeniyle dünyanın gözü Türkiye’de olacak. Son Avrupa Şampiyonu İspanya, kadrosunda birçok NBA yıldızı barındıran Avrupa’nın güçlü ekibi Fransa, bir basketbol ekolü olan Litvanya’nın da yer aldığı 6 takım kendi grup elemelerini İzmir’de oynayacak.
Bu takımlar, bu takımları desteklemeye gelecek olan seyirciler için İzmir ne ifade ediyor. Türkiye Basketbol Ligi’nde 3 takımı bulunan, milli takıma sayısız oyuncu yetiştiren bu kent, 70 yılda bir ülkemize gelen böyle bir organizasyondan haberdar mı? Daha doğrusu bu konuda İzmir Büyükşehir Belediyesi ne tür bir çalışma yürütüyor. Çok merak ediyorum doğrusu…

Egenin Sesi 09 - 08 - 2010

6 Ağustos 2010 Cuma

CHP’nin Halkla İlişkiler Müdürü

Ankara’da olay var…
Önder Sav’ın, Gürsel Tekin konusunda PM üyesi Enver Aysever ile girdiği polemik medyaya yansıdı.
Size bu konuda başka bir örnek vereyim.
Yer CHP Genel Merkezi… Telefonda yüksek sesle konuşan kişi, Genel Sekreter Yardımcısı Abdürrezzak Erten. Hattın karşısında ise CHP grupbaşkan vekili Hakkı Süha Okay var.
Okay, Gürsel Tekin’in MYK’ya alınmasına karşı.
Erten ise genel başkan ile sorun yaşanmaması için Tekin’in MYK’ya alınmasını, orada eritilmesini istiyor ve şunları söylüyor Okay’a…
“Bu partiyi sen, ben ve Önder Sav yönetiyor. Tekin MYK’ya girse ne olacak ki… Sonuçta kararları üç kişi ortak alıyoruz.”
Partiyi Abdürrezzak Ertden, Hakkı Süha Okay ve Önder Sav yönetiyor ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ne yapıyor?
Sadece kent kent gezip millete derdini anlatıyor. Bir anlamda CHP’nin halkla ilişkiler müdürü…
Buna karşılık, Gürsel Tekin çok doğru bir isim mi?
Deniz Baykal’ın genel başkanlığı döneminde atlayıp zıplamasına bakılır, kurultay öncesi ikinci liste konusundaki hatalarını dikkate alırsak, zem zem ile yıkanmış biri değil.
Yine de son dönemde Sav’a karşı sergilediği tavır dikkat çekici.
Keşke bunu belli bir koltuğu hedeflemeden yapsaydı… Çünkü inanırlığını kaybediyor.
Yine de bir toplaşma ve zemin oluşturma süreci yaşanmaya başlandı.
Sav ekibinin bu noktada oynadığı, “Partide sadece bizim borumuz öter” mantığı da etkili oldu bu toplaşma sürecinde…

NOT 1: Deniz Baykal İzmir’de… Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı’nın oğlunun düğünü için İzmir’e gelen Baykal’a talep hayli yoğun. Herkes bir şekilde Baykal ile görüşmek istiyor. Bu da İzmir’de önemli bir sürecin başladığını gösteriyor. Ekip tarihini yazarak İzmir’deki gelişmeleri sergilediğimiz için toplum artık kimin ne olduğunu daha net biliyor.

NOT 2: İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ersu Hızır Baykal’ı karşılamak için sabahın ilk saatlerinde havaalanındaymış. Ya Kocaoğlu tarafından gönderildi ya da kendi isteği ile adım attı Hızır. Tüm bu bilgileri bir iki gün içerisinde alırız.

NOT 3: Büyükşehir Belediyesi soruşturma kıskacı altında. Ardarda gelen şikayetler sonucunda başlatılan soruşturmaların ne yönde ilerleyeceği önümüzdeki günlerde belli olacak.

NOT 4: Urla plan tadilatı konusundaki büyükşehir kararı üzerine de soruşturma açılıyor. Bunun için Ankara’dan müfettiş çağrılmış durumda.

NOT 5: Karabağlar metropolitan aktivite merkezi ne oldu? Kararın askıya çıkması gerekmiyor mu? Yoksa birileri, “Şimdi çıkarmayalım, biraz soğusun” diye mi düşünüyor.

NOT 6: Abdürrezzak Erten’in masasında Sinan Kara’nın Baykal-Kılıçdaroğlu yakınlaşması adlı makalesi varmış. Bu sitenin en sadık okuyucuları sanırım ekip…

Egenin Sesi 06 - 08 - 2010

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Çekingen Yaklaşımlar

Ekibe takıldık diye İzmir’i unuttuğumuzu sanmayın.
Özellikle de metroyu...
Kime sorsam, “Bu metro Kocaoğlu’nun iddia ettiği sürede biter mi?” diye…
Yanıt aynı: “Kesinlikle bitmez. Zaten okullar bir açılsın işte o zaman İzmir trafiği tam bir keşmekeş olacak.”
Halkın gözünde ciddi düşüşte Kocaoğlu…
Bunun genel seçim sonuçlarına yansıması da kaçınılmaz…
Aslında referandum sonuçları bile büyükşehrin performansının toplum tarafından nasıl algılandığını gösterecek bizlere…
Hayırcıların, Türkiye bazında yüzde 54, İzmir bazında yüzde 70 alacaklarına dair beklentileri var.
Yüzde 54 aslında kritik bir tespit.
Evetçi AKP ise çıtayı daha yukarı koyuyor ve yüzde 60’ı hedefliyor.
Zaten son günlerde yapılan açıklamalara baktığımızda CHP’de bir çekingenlik olduğunu görüyoruz.
Önder Sav, referandumdan çıkacak sonuçların halkın genel seçim eğilimlerini yansıtmayacağını belirterek, olası bir olumsuz sonucun getirebileceği yeni tartışmaların da önünü kesmeyi hedefliyor. Bazı yazarlar ise daha da ileri giderek, Kılıçdaroğlu’nun referandum sürecini kucağında bulduğunu, çıkacak sonucun kendisine mal edilmemesi gerektiğinin altını çiziyor.
Bir ürkeklik görüyorum açıkçası.
Eğer sonuçlardan emin değilseniz, daha çok çalışmanız gerekmiyor mu?
Ancak nedense ne örgütlerde ne de büyükşehirde bu tür bir çalışma var.
İl yönetimi Ankara’yı ziyaret ederek, ne yapacakları konusunda bilgilenmiş…
Millet karış karış Türkiye’yi geziyor, halka değişiklikleri anlatmaya çalışıyor, CHP’liler ise daha yeni bilgileniyor.
Üstelik CHP tabanın da referanduma yönelik ciddi soru işaretleri de var. Hem de İzmir’de…
Belli bir kesim “AKP ne yapar ise, ben tersini yapacağım” diyor. İzmir’in geleneksel anti-AKP yaklaşımı bu…
Ancak bu oran bu kez çok yüksek değil.
Meseleye soldan bakmaya çalışanlar ise, ikilem içerisinde.
Bu kesim Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararlardan sonra evet eğilimi giderek yükseliyor bu kesimde.
Zaten meselenin salt AKP-CHP ikilemi içerisinde kalmasından da rahatsız bu kesim.
Nitekim CHP Ankara milletvekili Eşref Erdem’in, “Bir yurtsever olduğum için evet diyorum. Ve bence CHP'li, MHP'li AKP'li her kim olursa olsun bütün aydın ve demokrat sağduyulu insanların da bu anayasa değişikliğine Evet demesi gerekiyor” açıklaması sol politikalarda yeni arayışların olduğunu açıkçası gösteriyor bizlere…
12 Eylül, tıpkı 30 yıl öncesinde olduğu gibi bir dönüm noktası… Bu dönüm noktası sadece ülkedeki siyasi dengelerin değişmesi olarak algılanmamalı. Referandumun sonuçları CHP içerisinde de yeni rüzgarların esmesine neden olacak.
Tabii ki CHP’nin kalesi olarak görünen İzmir’de de yüzde 70’in altında alınacak bir sonuç kentte önemli tartışmaların başlamasına neden olacak.

NOT 1: Kocaoğlu cübbe, giydi nikah kıydı… “Benim de nikahımı kıyar mı?” diye düşünmeyin. O herkesin nikahını kıymaz… İzmir’de sadece üç ailenin nikahını kıyar. Kavuklar, Küçükbaylar ve Katmerciler… İşin ilginç yanı bu ailelerin hepsi AKP’li…

NOT 2: CHP’nin yeni yönetim yapısı, İzmir kadın kolları ile gençlik kollarının istifa etmesi için baskı yapmaya başladı. Her iki yönetimin de direnmesi gerekiyor. Görevden alacaklar ise alsınlar… Böylece Kılıçdaroğlu, ne kadar demokratik olduğunu da bizlere göstermiş olur.
 
Egenin Sesi 04 - 08 -2010

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Balkonlar Çok Önemli...

Gaziemir’de bir apartmanın dışa taştığı gerekçesi ile balkonları yıkılmış.

Yıkan tabii ki Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol…
Peki, balkonları yıkılan apartmanın sahibi kim?
Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm…
Anlaşılan ekipte balkon çatışması yaşanmış.
Öyle ünlenmiş ki bu balkonlar, Banu Alkan’ın balkonları, bunların yanında hiç kalır...
Biz de düşünüyorduk, “Gaziemir neden ekipten kopuyor?” diye…
Demek ki gerekçe balkonlarmış.
Ekip durur mu?
Gaziemir ilçe başkanını görevden almaya hazırlanıyor.
Zaten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’na yakınlığı ekipte büyük soruna neden oluyordu Demirsoy’un…
Sadece Demirsoy değil…
Halil İbrahim Şenol’un da son günlerde Kocaoğlu ile şarap içtiği biliniyor.
Şarap operasyonuna ekipten yeni kopan bir kişi daha katılmış. Kadir Sinan…
Kadir Sinan da her ekipten kopuyor. Şimdilerde sanırım Kocaoğlu yapısı ve eski arkadaşı Alaattin Yüksel’e dönmüş.
CHP’lilere bir hizmet olarak kaleme aldığım “Ekip tarihi” dizisini de okumamış. Orada 2004 yerel seçimlerinde kendisine Konak Belediye Başkanlığı sözü veren Yüksel’in bu konuda kılını kıpırdatmadığını şahsen görebilirdi Kadir Sinan.
Neyse şarap operasyonları iyidir. Hele bu operasyon Gaziemir sınırlarında oluyor ise…
Ben Premium Shiraz & Merlot 2006 veya Fume Blanc 2009’u tercih ediyorum. Başkanların ne içtiklerini bilemem…

Bu arada ekibin ve özellikle ekip içinden milletvekili adayı olmayı planlayanların dikkatine…
Sizi buradan uyarıyorum, sonra “Süleyman, keşke daha önce dikkatimizi çekseydin” demeyin.
Buca’daki MYK soruşturmasının ardında, ekibin şefi Abdürrezzak Erten ve PM üyesi Mehmet Süne’nin olduğu biliniyor.
Ancak bu işte bir kişi daha var.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu…
Kılıçdaroğlu, bazı sendikacıların isteği doğrultusunda başlatmış soruşturmayı…
Ama bu soruşturmanın zamanının doğru olmadığını düşünen biri var.
Ekibin asıl lideri CHP Genel Sekreteri Önder Sav…
Önder Sav, Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı’yı çok sevdiği için karşı değil tabii ki bu soruşturmaya…
Referandum öncesi böyle bir soruşturmaya gerek olmadığı, partiye zarar verdiği düşüncesinde Sav.
Hepsinden önemlisi, Kılıçdaroğlu’nun sendikacılara bu kadar teslim olmasının getireceği milletvekilliği adaylıkları sorunu Sav’ı asıl düşündüren.
Sav’ın merkez oylara açılmak için sendika yöneticilerinin ayağını partiden kesmek, milletvekili olmalarını engellemek için yıllarca Baykal ile birlikte az uğraşmadığını sağır sultan bile biliyor… Bilmeyenler de şimdi öğrenmiştir.
Ankara kulislerinde bu dönem 25-30 sendikacının seçilecek sıralardan aday yapılacağı konuşuluyor. Genel sekreter de bundan korkuyor ve konuyu yakın çalışma arkadaşlarıyla tartışıyor.
30 seçilebilecek sendikacı adayı demek, bunların 5’inin İzmir’den aday gösterilmesi demek.
Kani Beko uzun süredir bu koltuğun peşinde. Musa Çam da öyle… İzmir il yönetiminde olup milletvekilliği bekleyen Azat Fazla ve Mustafa Kundakçı var.
Bir tane de Ankara’dan gelir. Etti size 5 kişi…
İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu ölümüne aday…
Güldal Mumcu, Abdürrezzak Erten, Mehmet Süne zaten aday… Mahmut Duyan da Mardin’den geliyor… Çünkü orada seçilmesi zor…
10 koltuk kapandı. Bugünkü konjonktüre göre 7-7 gider ise, geriye kaldı 4 koltuk…
Bunun ikisi, İzmir’in önemli sayılacak, oy getirebilecek isimlerine bahşedilir. Hüseyin Aslan bu isimlerden biri… Ankara’ya gidip genel başkan ile görüştü, Önder Sav’a da şükranlarını sundu… İTO Başkanı Ekrem Demirtaş da CHP Genel Merkezi’ni ziyaret edenler arasındaydı. Bu süreç içerisinde CHP genel merkezini aşındıracak başka isimler de öne çıkabilir. Özellikle şemsiye sorunu olanlar…
Geri kalan iki koltuk için mücadele büyük olacak o zaman…
Ekip dışında olan ve halen milletvekilliği yapanlar da var. Kemal Anadol sanırım hak eder yine bu kez... Az dolaşmadı İzmir’in taşrasını Sav’ın isteği ile Nalbantoğlu ile…
Bazı köşe yazarlarının Sav’a methiyeler düzmelerine karşılık, ekip dışındaki milletvekillerinden bir bölümünün halleri hala içler acısı…
CHP il Sekreteri Zikri Dursun ne yapacak o zaman?
Bak Ziko, durum vahim! İl sekreteri olarak öne çıkma çalışmalarına hemen başla... Yoksa yine taca atılacaksın… Bak “söylemedi” deme… Bir iki açıklama yap, bu sütundan yayınlayayım. Maksat sana destek olmak… Sıtkı’ya da destek olmuştum bir aralar…

NOT : İzmir Körfezi’nin biyolojik açıdan temizlenmesine katkı sağlayan İnciraltı Lagünü son iki yıldır yeniden kirlenmeye başladı. Kocaoğlu, İZSU yetkililerinden, güvenmiyor ise üniversiteden yeni bir araştırma yapılmasını istesin ve sonuçları kendisi görsün. Tabii ki sonuçlar üzerine oynanmasın. Yoksa yine kahverengi bir körfez ile karşı karşıya kalabiliriz.
 
Egenin Sesi 02 - 08 - 2010