Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

27 Şubat 2009 Cuma

Sürprizlere açık parti

Muzaffer Tunçağ’ın yeniden aday gösterilme ihtimaline göre şöyle bir yazı kaleme almıştım. İşte yazının başlangıcı…
“Konak CHP Belediye Başkan Adayı Ali Muzaffer Tunçağ’ı annesi kadir gecesi doğurmuş. Ya da onun adı aslında Ali Muzaffer Tunçağ değil de Kadir Muzaffer Tunçağ. Bu ne şanstır… Sanırım bu şans öyle böyle her politikacının başına gelmez…”
Karataş’ın istediği adayın başkan olması halinde de bir yazı kaleme almıştım. Onun da başlangıcı şöyleydi: “Kemal Karataş sonuna kadar direndi ve kazandı. Kendi partinin bazı kanallarının oynadığı oyunlara kurban gitti ama direnerek en azından ekibine kazandırdı.”
Ama Baykal büyük sürprizini yaptı ve Konak’a Hakan Tartan’ı atadı.
Aslında Hakan Tartan ismini önceki gece saat 22.00 sıralarında gelen bir telefon ile duymuştum. Ancak Büyükşehir belediye başkanlığı için hareket eden bir isim olduğu için de “Allah Allah” demekle yetinmiştim.
Masaya döndüm ve gazeteci arkadaşlarıma “Konak adayı Hakan Tartan olabilir” dedim.
Masadan da aynı tepki yükseldi: “Allah Allah…”
Ama olabiliyormuş işte. Dün saat 18.00 sularında malum telefon geldi: Deniz Baykal Konak Belediye Başkanlığı’na Hakan Tartan’ı atadığı ve Tartan’ın da bu görevi kabul ettiği bildirildi.
Tabii telefonlar susmak bilmedi ardından…
Herkes biraz şok olmuş durumda.
Sivil toplum liderlerinden, politikacılara kadar herkes şaşkındı.
CHP’liler de en şaşıranların başında geliyordu.
Bu süreçten çıkarılacak sonuçlar:
1 – CHP’de her an her şey olabilir.
2 – Kimse ayağına gelen kısmeti geri tepmek istemez.
Önceki gece telefonda Hakan Tartan ismini fısıldayan ve bu süreçte etkili olan ismi açıklamayacağım şimdilik.
Peki, bundan sonra ne olur?
Dün Milliyet’te yayınlanan ankete baktığımızda CHP uzak ara önde İzmir’de. Hakan Tartan gibi bir ismin ise Konak’ta hiç zorlanmadan kazanacağı açık… Doğruya doğru eleştirdiğim çok şeyi olmasına karşılık bu aşamada eski milletvekili, eski bir bakanın Konak gibi CHP’nin çok önde olduğu bir yeri kazanması çok da zor değil gerçekten.
Ya parti içi dengeler?
İşte o zor bir konu. Kocaoğlu ne yapacak? Açıkçası bilmiyorum. Çok da ilgilenmiyorum.
Yukarıda Tartan’a destek olanlar önerenler ve karşısında olanları ise daha sonra tartışırız.

NOT: AKP’nin tüm organizasyonlarını gerçekleştiren hatta Abdullah Gül’ün çocuklarının düğün törenlerini hazırlayan ZED firmasının şimdiki Konak Belediye Başkanı ile ilişkisi ne düzeydedir?

YENİGÜN 27 - 02 - 2009

25 Şubat 2009 Çarşamba

Bu bir rekor sanırım

Bu haber dün internet sitelerinde bugün de Türkiye’deki gazetelerde yayınlandı:
“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre; 150 günde inşa edilen metrobüs yolu, Zincirlikuyu- Söğütlüleşme arasını 24 dakikada alacak. 11.2 kilometre olan yolda Boğaz köprüsü geçişinde normal trafik içinde seyredecek. Boğaz Köprüsü’nü ortalama 7 dakikada geçecek olan metrobüs, Zincirlikuyu’dan köprü girişine geldiğinde normal trafiğe katılacak. Anadolu yakasında köprü çıkışında ise yeni inşa edilen alt tünelden geçerek yolun ortasındaki özel yola girecek. Yeni hatta günde ortalama 300 bin yolcu taşınması hedefleniyor. Deneme seferlerinden sonra İETT boğaz geçişlerinde yeni düzenleme yapılacak. Metrobüs, İstanbul ulaşımında Avrupa ve Anadolu yakasını birbirine bağladığı gibi Anadolu yakasında kilit noktalara aktarma imkanı da sağlayacak. Metrobüs daha önce Avcılar-Topkapı, daha sonra ise Topkapı-Zincirlikuyu hattı yapılmıştı.”
Bu haberi görünce şu bizim Üçyol-Üçkuyular Metro Hattı’nı hatırladım. Aradan geçti 4 yıl bizim metrodan hala “tık” yok. Renkli Durağı’nın önünde hiçbir uyarıcı levha olmayan sadece çevresi büyük betonlarla çevrelenen deliği iki gün önce kapatmışlar.
Neden?
Tabii ki “Orada iş bitti” denilebilir.
Geçen hafta az daha ölümlü bir kazaya neden olması nedeniyle de kapatılmış olabilir. Bilemem.
Gerçi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bir yerel gazeteye yaptığı açıklamada yakın zaman içerisinde İzmir medyasını ve rakiplerini metro inşaatına indireceğini söylemişti. Belki indiğimizde tarihin en yavaş ilerleyen inşaatını gezip bilgi sahibi olabiliriz.

BİR ÖYKÜ: Büyük kentlerden birinde A isimli bir kral yaşarmış. Kralı halk seçermiş. Kralın dost ve arkadaşları varmış. Tabii ki çalışma arkadaşları da. Günün birinde yine seçim zamanı gelmiş. Kral başlamış kenti dolaşmaya. Tabii sarayını bir ay için boş bırakmış. Saraydaki P isimli bir sekreter kralın olmamasını avantaj bilmiş ve makam otosu kullanmaya başlamış. ….. Yozgat 2409 plakalı otonun markası Renault Clio imiş. Kralın yardımcısı L bu konuda P ile tartışmış. P’nin kuzeni C aslında kralın çok kızdığı ancak seçimlerden önce barış ilan ettiği E’nin yakın çalışma arkadaşıymış. Kralın en yakın arkadaşı A ise E ile girdiği başkanlık mücadelesini kaybetmiş. A, başkanlığı sarayın şirketlerinden yeterince destek alamadığı için kaybettiğini biliyormuş. Bunun için de içten içe P’ye suçluyormuş. Kral A ise her şeyden habersizmiş. Zaten kralın en büyük sorunu çevresinde yaşananlardan habersiz olmasıymış.

NOT: Kemal Karataş konusu hala yargıda olduğu için şimdilik değinmiyorum.
 
YENİGÜN 25 - 02 - 2009

23 Şubat 2009 Pazartesi

Tartışmalar, tartışmalar

Bu süreç çok tartışılır. Sadece bugüne değil önümüzdeki sürece de damgasını vuracak olan adayların oluşturulması sürecidir.
1999 yılında ön seçim sistemi iflas etmiştir. Bu yıl da merkez yoklama sistemi.
CHP çok acil bir biçimde aday belirleme sistemini gözden geçirmeli, yeni bir bakış açısı ortaya koymalıdır.
Ön seçim bu sistem içerisinde bir hayaldir. Her ne kadar demokratik görünse de, üye yazılım sistemi, mahalle delegasyonu oluşturulması sürecinde yaşananlar ve hatta bazı delegasyonların gizli kapaklı yapılması bu sistemi maalesef işlemez hale getirmiştir.
Merkez yoklamanın en önemli sorunu ise genel merkezin yoklama sistemidir. Genel merkezde son 8 yıldır süren iktidar mücadeleleri, bölgesel ve hatta dinsel eğilimlerin ön plana çıkarılması, özellikle MYK üyelerinin bir bölümünün herkese mavi boncuk dağıtmaları merkez yoklamasını da iflasa sürüklemiştir.
Tabii parti örgütlerinin oluşturulması parti yerel yöneticilerinin saptanması konusunda yaşanan sorunlar da sistemi çıkmaza sürüklemiştir.
Tabii bir koltuğa 3 hatta 4 karpuz sığdırmanın getirdiği sorunlar ise daha parti kamuoyunda tartışmaya açılmadı.
Bundan üç ay önce Ankara’da yapılan tüzük kurultayı bu sorunlara ne kadar çözüm bulur bilinmez. Ancak on iki aydır CHP’de yaşananlar ortada ciddi bir sorun olduğunu göstermektedir.
Sanmayın tüm illerde bu tür sorunlar var. Çünkü bazı illerde CHP aday bulmakta bile zorlanıyor. İzmir’de iktidar olduğu için herkesin gözü bu kentte. Hatta kendi kentinde milletvekili seçilmeyeceğini bilen bazı MYK üyeleri bölgesel ilişkilerini kullanarak bu kente şimdiden siyasi yatırım yapma peşinde.
Bu süreçten en çok yıpranan isimler hangileri:
Şimdi isim versem yarın birçok şimşeği üzerime çekeceğimi de biliyorum.
O zaman tipleme yapmak daha doğru olacak.
1 – Her şeyi bölgesel siyaset üzerine kurmaya çalışanlar.
2 – Dinsel temaları öne çıkaranlar.
3 – Ekipçilik yapanlar.
4 – Herkese mavi boncuk dağıtanlar.
5 – Bir yerde durmayıp, her yerde gezinenler.
Aslında bütün bunlar sadece CHP içinde değil AKP içinde de yaşanıyor. Her nedense onlar bu işi daha kolay halledip en azından kamuoyunda çok tartışılmamasını sağlıyorlar. İçeride ise seçim sonrasına yönelik hareketlenme başladı bile. Bu da Türk toplumunun bu demokrasi dediğimiz şeyi çok iyi kavramadığını gösteriyor.

NOT: Kemal Karataş için zor bir süreç. Ama o direniyor ve direnmeye devam edecek sağdan soldan gelen darbelere rağmen. Kolay mı? Hiç de değil. Önce hukuki süreci görelim, sonra tartışırız.

YENİGÜN 23 - 02 - 2009

20 Şubat 2009 Cuma

Konak üzerine sorular

Konak’ta listeler konusunda yaşananları hepimiz biliyoruz. Bir tarafta CHP Konak Belediye Başkan adayı Kemal Karataş’ın YSK’ya sunduğu listesi var, diğer tarafta ise CHP Konak İlçe Başkanı Uğur Yelekli’nin hazırlayıp yine YSK’ya sunduğu liste… 70’e yakın ismin bulunduğu listelerde sadece 3 isim iki listede de var.
Konak İlçe Başkanı Uğur Yelekli bu listenin bir örgüt listesi olduğunu, belediye başkan adayının kendilerine danışmadan liste hazırladığı için elindeki yetki belgesine dayanarak böyle bir liste hazırladıklarını söylüyor. Uğur Yelekli’nin hazırladığı listede meclis üyeliği birinci sırasında bugün Karabağlar İlçe Başkanı olan ve Kocaoğlu’nu Swiss Otel’de toplantıya sokmayan Birol Ağırbaş var.Belediye başkan adayı Karataş’ın listesi ise Karataş’ın Ankara’da yaptığı görüşmeler sonrası bizzat Genel Başkan tarafından kabul edilmiş liste.
Olaya İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu da müdahale ediyor ve YSK, CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın bizzat Ankara’dan gönderdiği listeyi gerçek liste olarak kabul ediyor. Yani Karataş’ın listesini.Bu gelişmelerden yola çıkarak bazı sorular sormamız gerekiyor:
1 – Genel merkezin bile “O liste yanlış liste” dediği ve Önder Sav’ın bizzat kendi imzasıyla gönderdiği Karataş’ın listesine karşı liste hazırlayan Uğur Yelekli Konak İlçe Başkanı. Güzelbahçe’de oturuyor ve bu seçimde Karabağlar belediye meclis listesinde birinci sırada. Uğur Yelekli’nin bir ara Güzelbahçe Belediye Başkan adaylığını beklediği de biliniyordu. Partiyi kamuoyunda tartışmaya düşüren bu gelişmelere karşı İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu ne yapacak? YSK’ya Karataş’ın listesini Ankara’dan yeniden fakslayan ve altına imza atan Genel Sekreter Önder Sav ne yapacak? Karataş’ın listesini Ankara’da kabul eden ve ortadaki liste sıkıntısından sonra Önder Sav’a “Karataş’ın listesini imzalayıp yeniden gönderin” diyen Deniz Baykal ne yapacak?
2 – Uğur Yelekli’nin hazırladığı ancak genel merkez tarafından sanal liste olarak değerlendirilen Konak meclis üyeliği listesinde birinci sırada bulunan Karabağlar İlçe Başkanı Birol Ağırbaş konusunda İl başkanı, genel sekreter ve genel başkan ne yapacak?
3 – Listelerin verilmesinden sonra yaşanan bu gelişmelere sadece Uğur Yelekli ile Birol Ağırbaş’ın hazırladığı liste mi neden oldu? Bu iki isim sanal listeyi hiçbir yere danışmadan mı hazırladılar? Diğer bir ifade ile bu ikilinin Ankara ayağı yok muydu?
Buna benzer bir gelişme Karşıyaka’da da yaşandı.

NOT: Önceki gün Aziz Kocaoğlu’nun “imaj” çekimleri vardı. Başkanın “imajmaker”ları “Beyaz gömlek giyin, sizi daha açık renkli gösteriyor” derken, (Ben anlamadım. Üst üste gelen darbelerden dolayı fazla kararmış anlaşılan) Kocaoğlu’nun bayan danışmanı mavi renkte ısrar etmiş. Bugünlerde Kocaoğlu’na patlıcan moru gömlek daha yakışırdı ya… Çekimler sırasında bir el hareketi de tartışma konusu olmuş. “İmajmaker”lar Kocaoğlu’na, “Elinizi biraz daha yukarıda tutar mısınız?” diyorlar. Ama nafile. Başkanın eli yukarı doğru kalkmıyor. Listelerde elini masaya vuramamaktan olmalı sanırım. İyi de bir başkana da bu kadar yüklenilmez. Sonuçta Kocaoğlu bir Brad Pitt değil ki… Alt tarafı bir fotoğraf çekimi bu…

YENİGÜN 20 - 02 - 2009

18 Şubat 2009 Çarşamba

Toz duman

Aday listeleri dün saat 17.00 itibarıyla Yüksem Seçim Kurulu’na verildi. Bu sürecin hayli sorunlu geçeceği herkes tarafından biliniyordu, öyle de oldu.Dün gece ile fakslanan bir genelge ile Aziz Kocaoğlu’nun EXPO için düzenlediği Tayland gezisine katılan meclis üyelerinin tümünün yeniden listelere yazılmamaları istendi. Bu genelge bana göre Kocaoğlu için bir yıkımdı.Konak’ta akşam saat 17.00 sıralarında bir sahte liste olayı yaşandı. Ancak il Başkanı Rıfat Nalbantoğlu ile Konak Belediye Başkan Adayı Kemal Karataş devreye girdi. Ankara’nın da duruma müdahalesi ile sorun çözüldü.
Buca’da da son dakika bombası yaşandı. İsimleri listede olmayan bazı meclis üyesi adaylar il binasını basarak listelerin değiştirilmesi konusunda baskı yaptı. Ancak il başkanının duruşu ile listenin değiştirilmesi engellendi.Karşıyaka’da yazıyı yazdığım şu saate kadar nasıl bir liste yapıldığı konusu tam bir muamma idi. Tayland gezisine katılanların çıkarılmalarıyla listenin nasıl değiştiği öğrenilemedi.
Urla’da ilçe yönetiminin listesi geçti.
Karabağlar listesi bana Angola’yı hatırlattı. Kürüm’ün işi hiç de kolay değil o bölgede. Nuri Batuhan’ın kardeşi ise oldukça geride kalmış. Bornova’da ise fazla sorun yaşanmadı.
Üç gün boyunca hiç uyumayan CHP’nin yeni İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu son dakikada görev aldığı için kendini Kuzey Irak’ta hissetti.Bir tarafta Amerikalılar, diğer tarafta İngilizler, karşı cephede Şiiler, öte tarafta Türkmenler sağında Kürtler solunda Aleviler ile kuşatılan il başkanının performansı bu kadar soruna rağmen yüksekti.
Listelerin tamamı elimde olmasa bile bir iki tespit yapabilirim.
1 – Önder Sav İzmir’de ekip değiştiriyor.
2 – Kocaoğlu yaralı bereli.
3 – Milletvekilleri çaresiz.
4 – Baykal el verdiği ekibin arkasında.
5 – İl başkanı bitkin.
6 – En karlı kim çıktı sorusuna yanıtı ise boş bırakıyorum.
Bugünden itibaren YSK’ya itirazlar başlayacak. Bir iki gün de onlarla uğraşırız. Sonra zaten seçim gelir.

***

Bir açıklama: CHP Konak Belediye Başkan aday adayı Muhsin Kurt, aday adaylığı sürecini değerlendirdi. Yaklaşık 8 aydır, İzmir ve Konak halkı adına belediyede iktidara gelme mücadelesi verdiklerini belirten Kurt, bu mücadelede çok aktif bir kadro ile çalıştıklarını, her biri konusunda uzman, entelektüel birikimli, halkla iç içe, geniş kitlelerin nabzını tutabilen bir takım oluşturduklarını ve böyle olunca doğal olarak Konak halkından sevgi, saygı ve destek gördüklerini söyledi. Atatürk’ün Partisi’nin temel ilkelerinin ve cumhuriyet değerlerinin her şeyin önünde olduğunu vurgulayan Muhsin Kurt, "CHP’li olmakla onur duyan bir halk adamı olarak, bundan sonraki hedeflere yönelik koşuma devam edecek, Konak’ta ve İzmir’de partimin kazanması için elimden geleni yapacağım" dedi.

NOT: Genç Parti İzmir İl Başkanlığı’na Güler Nalbantoğlu atanmış. Sanırım İzmir siyaseti bir Nalbantoğlu hâkimiyeti yaşayacak önümüzdeki yıllarda.

YENİGÜN 18 - 02 - 2009

16 Şubat 2009 Pazartesi

Bir seçimin ardından

Son dönemin en ciddi seçimini geçirdik cumartesi günü… İTO’da çok büyük gürültü kopmasına karşılık Ekrem Demirtaş yeniden başkan oldu. Topu tüfeği hatta tankı ile seçimlere giren Alaattin Yüksel ise kaybetti.
Bu sütunda son iki haftadır Demirtaş’ın kazanacağını gayet açık ve net yazıyordum. Objektif bir köşe yazarı olarak (her ne kadar bazıları beni sübjektif bulsa da) seçim sonucunu daha önceden tahmin etmenin sarhoşluğu içerisindeyim.
Seçim günü yaşananlar hayli ilginç.
1 – Odaya ve İzmir’e barış getireceğini iddia eden Alaattin Yüksel seçim sonuçlarından sonra rakibini tebrik etmeden odadan ayrıldı. Bu İTO tarihinde ilk kez yaşanan bir gelişme. Sanırım Yüksel İTO seçimlerini CHP delege seçimleriyle karıştırdı.
2 – Seçimlerde Demirtaş’ın listesine 104, Yüksel’in listesine ise 83 oy çıktı. Ancak Demirtaş 106 Yüksel ise 81 oy aldı. Neden? Çünkü Alaattin Yüksel’in listesine oy veren iki meclis üyesi Alaattin Yüksel ismini çizip yerine Ekrem Demirtaş yazmış. Bu iki meclis üyesini gerçekten merak ediyorum. Ciddi mesaj vermeye çalışmışlar Yüksel’e.
3 – Yüksel ekibinin oda çalışanlarına karşı negatif tavrı inanılmazdı. Belki de ilk kez oda personeli bile başkanlarının arkasında tek vücut oldu. Demirtaş’ın seçimi kazanmasından sonra oda personeli arasında ağlayanlar bile vardı.
4 – Bugün seçim yenilense Yüksel’in tavırlarından dolayı Demirtaş’ın oyu 160’a ulaşır. Zaten karşı listeye oy kullanan 83 meclis üyesinin yüzde 70’i yarından itibaren muhalif tavırlarından vazgeçer. Yüksel kendisine bağlı 15 kişi ile muhalefet yapmaya devam eder.
5 – Medyadaki Demirtaş karşıtlarının ya da Yüksel yandaşlarının neler söyleyeceklerini ve neler kaleme alacaklarını merakla bekliyorum. Demirtaş’ın da yaşanan süreci dikkate alarak “kimlerin doğru yerde olduğunu kimlerin esen rüzgâra göre yön değiştirdiğini not etmiştir” sanırım.
6 – CHP Genel Merkezi de İTO seçimlerini çok yakından izledi. Sanırım Deniz Baykal’da da soru işaretleri artmıştır. Şöyle bile demiş olabilir Baykal: “Bunlar İTO seçimlerini kaybedebiliyorlarsa, 29 Mart seçimini nasıl kazanacaklar.” Neyse daha iki gün var listelerin verilmesine…

***

Cumartesi akşamı ise Asansör’ün yeniden düzenlenmesi ve halka açılması nedeniyle Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun bir kokteyli vardı. Sevgililer Günü’nde böyle bir kokteylin yapılması düşündürücü. Sanırım İTO seçimlerinde Yüksel’in kazanması halinde kendisinin İTO başkanı olarak medya ile tanıştırılmasına yönelik bir organizasyondu bu. Seçim sonucu farklı olunca kokteylin pek anlamı da kalmadı açıkçası...
Şimdi de kokteylden notlar verelim.
1 – Büdüler yoktu kokteyl de edilerin büyük bölümü de… Yüksel kazanmış olsaydı hepsinin hazırolda Yüksel’i bekleyeceklerinden emindim.
2 – Kocaoğlu bir ara yanıma yanaştı ve “Yunanistan nasıl gidiyor” diye sordu. İlk anda anlamadım, “Pardon” dedim. O da “Seninle kesinlikle İzmir tartışmam” dedi. Ben de “Bugün Atina Ticaret Odası seçimleri vardı. Alaattinos Yükselos seçimi kaybetmiş” dedim. O anda beni asansörden aşağı atabilir mi diye de düşündüm açıkçası.
3 – Kocaoğlu’nu renksiz ve gergin gördüm. Medyanın bu kokteyle yeterince ilgi göstermemesini ise pek anlayamadım.
4 – Hasan Tahsin belediye bürokratlarının masasından uzun süre ayrılmadı. Dikkatimi çekmedi değil. Bir ara başkan danışmanı Kudret Güven ile masamıza teşrif ettiler. Kudret Güven Aziz Kocaoğlu için web sayfaları düzenlediklerini, başkanı sanal ortamda güçlendireceklerini söyledi. Ne yapalım sanal ortamda güçlenen bir başkanımız var. Ama gerçek hayatta kayba devam ediyor.
5 – Belediye bürokratları bana hep soğuk davranmıştır. Kokteylde de öyleydiler. Zaten hep bir arada duruyor, başkanın el hareketine göre hareket ediyorlar. Birbirlerinden ayrılmamaya çalışıyorlar. “Sürüden ayrılanı kurt kapar” misali…
6 – Kocaoğlu’na İTO seçimlerinin geride kaldığını beni bundan sonra Salı akşamı yaşanacak liste mücadelesinin ilgilendirdiğini söyledim. Ayrıca üç aday listesi çıkaran genel merkezin hepimizi şaşılaştırdığı tespitinde de bulundum.
7 – Kokteylde İzmir milletvekili Selçuk Ayhan da vardı. Alaattin Yüksel ile karşı karşıya gelişimizin bir nedeni de Selçuk Ayhan idi. 2003 CHP İzmir İl Kongresi’nde Yüksel’e karşı Selçuk’u desteklemiş, kaybedince gece yarısı Ünal Ersözlü’nün evine gidip sabaha kadar içmiştik. Yani bu mücadelenin içerisinde Selçuk Ayhan’ın da parmağı var. Şimdi öyle kenara çekilmesin lütfen.

***

CHP’de listeler savaşı hayli kızıştı. Kocaoğlu kokteyl sonrası İZFAŞ’ta belediye başkan adayları, ilçe başkanları, il başkanı ile bir araya gelerek ortak bir listenin yapılması konusunda görüştü. Çevre ilçelerde çok sorun yok. Ancak metropol ilçelerde bu ortak tavrın sergilenmesi hiç de kolay değil. Cumartesi gecesi saat 24.00’te metropol ilçelerin hiçbirinde sonuca ulaşılmamıştı. Sanırım bu süreç yarın saat 17.00’ye kadar devam edecek.
Kocaoğlu kendi isimleri için bastırıyor, ilçe adayları kendi isimleri için direniyor. Üstelik bu listeleri YSK’ya ulaştıracak isimler üzerinde de soru işaretleri var. Bakarsınız bu listeler ilçe başkanları tarafından YSK yolu üzerinde de değiştirilebilir. Burası CHP… Her şey olabilir bu partide.

YENİGÜN 16 - 02 - 2009

13 Şubat 2009 Cuma

İlginç çok ilginç

Yeni Asır Gazetesi köşe yazarı Erkin Usman gerçekten iyi gazeteci. Bir şeyleri önceden kokluyor. 31 Aralık 2008’de yayınlanan “Kocaoğlu’na Kabir Azabı Çektiren Kim” başlıklı yazısında şöyle diyordu Usman: “Bir başka konu da, pazar sabahı Alaçatı’da kahvaltı yapılırken Alaçatılıların Baykal’ın yanındakileri gözden geçirerek hangi yöneticiye "villa hediye edildiğini" bulmaya çalışmalarıydı. Kısacası, Baykal’ın gelecekte karşılaşacağı zorluklar, bugünleri aratacağına benziyor.”
Gerçi Yeni Asır’ın sadece internet sayfasında yayınlanmıştı bu paragraf. Nedense gazetenin basılı kopyalarında uçmuş ya da uçurulmuştu bu tespit.
Dün 12 Şubat 2009’du ve Erkin Usman’ın bu paragrafı bazı şeylerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini hatırlattı bizlere.
Alaçatı Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç’ın “Fare kapanı” operasyonu ile gözaltına alınması ilginç. Gerçekten ilginç. (Bu arada poliste bir kişi her gün oturup operasyon ismi üretiyor anlaşılan. Kolay değil her operasyona bir isim bulmak.)
Son günlerde özellikle CHP’li belediyelere yapılan operasyonlar da ilgi çekiyor gerçekten
Bu durumda ne olacak şimdi?
Bu durumun İTO seçimlerine bile yansıması gündemde. Sonuçta Alaattin Yüksel’in yakın çalışma arkadaşı Muhittin Dalgıç…
İTO’da anlamadığım işler de dönüyor. Yani CHP eski il başkanı aday oluyor, Meclis Başkanı adayı Necip Nasır AKP çizgisinde. Nasır’ın yanında duran isim Mustafa Seyhan AKP Bornova Belediye Başkan adayı. Seçime 45 gün kaldı. Ortada bir AKP-CHP birlikteliği… O zaman seçimlere de birlikte girin olup bitsin… Genel merkezin bunu da göz önüne alması gereklidir diye düşünüyorum. Yoksa genel merkez bu konularla hiç mi ilgilenmiyor.

***

CHP’de listeler savaşı tansiyonu yükselteceğe benziyor. Meclis listelerinin bir bölümünü genel merkezin yapacağı yolunda bir açıklama var. İyi de genel merkez kim?
Birinci listeyi çıkaran genel merkez mi, yoksa ikinci listeyi öneren genel merkez mi? Belki de üçüncü listeyi onaylayan genel merkez karar verecek listelere…
Türkiye’deki tüm ve ilçeleri düşündüğümüzde belediye başkan adaylıkları için tartışmalara neden olan
Görüldüğü gibi bir değil birden çok genel merkez var ortada.
Ne olur bilemem…
Ortada listeler savaşı varken bu işe taraf olunmaz.
Çok tehlikeli bu durum.
Zaten genel merkezin ne olduğu da net olmadığı için devre dışı kalmakta yarar var.
Önceki gün atanan İzmir il yönetimine de baktığımızda kimin etkili olduğu konusu çok açık değil.
Çünkü bugün bir ekipte bulunanların yarın hangi ekiple çalıştığını kavramak bugünlerde açıkçası mümkün olmuyor.

NOT: Hasan Tahsin bana kızmış, konuşmuyormuş. Dünkü yazısında da okuduğunuz gibi benim üzerimden herkesi sorumlu tutmuş. Birileri araya girebilir mi acaba Hasan ile ilişkimizin düzeltilmesi için…

YENİGÜN 13 - 02 - 2009

11 Şubat 2009 Çarşamba

CHP’de hareket dönemi…

CHP’de belediye başkan adaylığı süreci bitti.
Bitti mi?
Vallahi bilmiyorum. Ben böyle bir yerel seçim öncesi görmedim.
Şimdi de bir başka büyük mücadelenin ön hazırlıkları var.
Meclis listeleri.
Bu mücadelenin çok daha büyük ve çok daha derin geçmesi bekleniyor.
Cuma gününden itibaren hemen herkes Ankara’da olacak, savaş Ankara’da yapılacak, Pazartesi günü geriye dönülecek. Salı günü listeler teslim edilecek. Çarşamba gününden itibaren YSK’ya itiraz dilekçeleri verilecek. Sanırım YSK’nın en çok çalışacağı il İzmir olacak. Çünkü bir çok isim üzerine itiraz dilekçesinin verileceğini düşünüyorum.
CHP ne zaman durulur?
En erken 23 Şubat’tan itibaren.

***

Rıfat Nalbantoğlu İzmir CHP İl Başkanı oldu.
Nalbantoğlu’nu gerçekten zor bir görev bekliyor. Bunun altından nasıl kalkar bilemem ama, yukarıda yazdığım sürecin en alt düzeyde zararla atlatılması biraz da Rıfat Nalbantoğlu’nun elinde. İlk gün kendisine gösterilen ilgiden memnundu ancak hayli de yorgundu. Dün sabah Aziz Kocaoğlu tarafından ziyaret edildi. Şimdi atacağı adımlar çok önemli. Bazı ilçelerde yaşanması olası sorunlara öncelikli müdahale etmesi gerekiyor. Tabii oluşturacağı il yönetimi de çok önemli. Nalbantoğlu daha önce yaptığı sohbetlerde bu konuda çok iddialı olduğunu belirtmişti. Genç ve dinamik bir kadro ile hareket edeceğini, yorgun yapıların dinlendirileceğini belirtmişti.

***

Alaattin Yüksel konusu hala gündemde. Bakalım Yüksel ismi Cumartesi gününden sonra ne kadar konuşulacak ve tartışılacak. Yoksa o da tarihin tozlu raflarına kaldırılacak mı? Bana göre Alaattin Yüksel ismi şimdiden ortadan kalktı. Kendisine yakın medyada bile bu isme rastlanmıyor artık. O ilk günlerdeki, “Kazandık, başarılıyız” tespitleri yerini Yükseliş’te yapılan küçük ölçekli toplantılara bıraktı. Sanırım şimdiki hedefleri yönetim kuruluna bir iki kişi koyabilmek. Önceki gün CHP il başkanlığında Alaattin Yüksel taraftarlarından bir grup, “Odaya siyaset karıştırılmak isteniyor” yorumunda bulundu. İyi de CHP eski il başkanı bir odanın başkanlığına talip oluyor ve genelde CHP’liler ile seçim çalışmalarını sürdürüyorsa, zaten odaya siyaset karışmış demektir.

NOT: Ortada bir gürültü kirliliği var. Gürültü kirliliğini yaratan benim yukarıdaki yazıyı zor şartlar altında kaleme almama neden olan kişi. Yani Hasan Tahsin... Hasan karşısındaki adamla konuşuyor, yanındaki adamla konuşuyor, birinci telefonu ile konuşuyor, o arada ikinci telefona yanıt veriyor. Süreklilik gösteren bir gürültü kaynağı gibi…

YENİGÜN 11 - 02 - 2009

9 Şubat 2009 Pazartesi

İTO’da son durum

İzmir Ticaret Odası komite seçimleri tamamlandı. Her iki aday da “Ben kazandım” diyor. Hangisinin doğru söylediğini hafta sonu yapılacak yönetim kurulu seçiminde öğreneceğiz.
Tarafsız biri olarak, çünkü iki adayla da yıllardır konuşmuyorum, seçimin galibi Ekrem Demirtaş.
Alaattin Yüksel ekibi şimdi yönetime bir iki isim yerleştirebilir miyiz telaşında…
Ama çok zor. Toplam oyları bana gelen bilgiye göre 60. Dün saat 14.00’te toplandıkları otele gelen meclis üyesi sayısı ise 53…
Aslında biraz daha fazla oy alabilirdi Yüksel. Onu engelleyen belediye başkan adaylarının açıklanması oldu. Eğer Kocaoğlu’nun istediği liste geçseydi, İTO üyelerinin bir kısmına “Seni Büyükşehir meclis üyesi yaparız, Seni Konak meclis üyesi” yaparız denilecekti. Ancak beklenen liste tam tersi olunca bu güç de ellerinden kayıp gitti.
Alaattin Yüksel CHP’de hareket edemeyecek durumda. Tek çıkışı vardı, İTO başkanlığı… 62 yaşına gelen bir ismin kentte tutunabilmesi için son kozunu oynadığını ancak kaybettiğini görüyorum. Bundan böyle araba satmaya ve İZSİAD içinde dernekçilik faaliyetine devam edeceğini düşünüyorum.
Yüksel’in kazandığı komitelere baktığımızda en çok oyun inşaatçılardan geldiğini görüyoruz. Çünkü Büyükşehir ile ilişkisi en fazla olan kesim projeciler, inşaatçılar, inşaat malzemesi satıcıları vs… Bir hafta içinde iki önemli darbe Kocaoğlu için.
17 Şubat’ta gelecek olan ilçe belediye listelerini de görünce Kocaoğlu ve Alaattin Yüksel için sıkıntılı bir 5 yıl yaşanacakmış gibi hissediyorum.
Bu arada Alaattin Yüksel seçimi kazandıktan sonra Ekrem Demirtaş’ın projelerinden yararlanacağını söylemiş. Demirtaş da karşı açıklama yaparak “Kazandıktan sonra Alaattin Yüksel’den yararlanmayacağım. Çünkü elinde proje yok” yorumunda bulunmuş.
Aslında Demirtaş karşısındaki ismin eski CHP il başkanı olduğu gerçeğini biraz daha görse ve çalışma stratejisini ona göre kursa daha başarılı olurdu. Yıllarca delege seçimleri yapan ve kulis faaliyetlerini iyi bilen CHP eski il başkanının kendi silahı ile vurulması daha mantıklı olurdu. Ancak bu tür önerilere fazla kulak asmamış Demirtaş ve bildiği seçim tarzını yürütmüş.
CHP Konak Belediye Başkan adayı Kemal Karataş Cumartesi günü seçim startını verdi. Kalabalık gerçekten yoğundu. 40 yıllık CHP’liler Konak İlçe Başkanlığı’nda Karataş’ı bekliyorlardı. Aslında Büyükşehir belediye başkanına da bir mesajdı bu… Tabii ki “Karataş’ı istemiyoruz” diyen İzmir medyasına da… Herkesin söylemi birdi. “CHP’yi CHP’liler yönetmeli, medya değil.”
Karataş’ın töreninde yeni belediye başkan adayları da vardı. Ercan Tatı, Kamil Okyay Sındır, Hasan Karabağ… Bu üçlünün duruşu ve törene katılmaları birileri için bir şey ifade ediyordur sanırım. Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur da törene katılanlar arasındaydı. Gözlerimiz İzmir milletvekillerini aradı.

NOT 1: Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bize bir açıklama yapmak zorunda. Gerçekten zorunda. İlknur Denizli hala Büyükşehir belediyesi başdanışmanı mı, değil mi? Yeniden başdanışman olduysa bu durum kamuoyun duyurulmalı. Başdanışman değil ise İlknur Denizli’nin belediye başkanı adına birçok yerde hareket etmesi hangi ilişki ağı içinde açıklanabilir. Gönüllü çalışma mı diyelim bu duruma.

NOT 2: İlknur Denizli az daha Ekrem Demirtaş’ın en yakın çalışma arkadaşı Necmi Çalışkan’ın şirketinden meclis üyesi oluyormuş. Necmi Çalışkan durumu son dakikada fark etmiş ve düzeltmiş. Bu hırsın temeline bakmamız gerek. Gerçekten çok ilginç bir vaka bu…

YENİGÜN 09 - 02 - 2009

6 Şubat 2009 Cuma

Tartışma bitmiştir

Deniz Baykal İzmir defterini sonlandırdı.
Birkaç ay önce bu konuya değinmiştim. İzmir’de aday belirleme süreci çok zorlu geçecek diye. Ancak o zaman Genel Merkez hiçbir girişimde bulunmadı. Sonuçta bir haftalık inanılmaz bir süreci hepimiz birlikte yaşadık. Aslında istenseydi durum bu hale gelmezdi.
Aday olarak Ankara’ya giden herkese mavi boncuk dağıtıldı, “durun, oturun oturduğunuz yerde”, “bizim o ilçede düşündüğümüz bir isim var, aday adayı olarak çıkmayın” denmedi kimseye. Tam tersine, “Tabii tabii başlayın çalışmaya”, “sizden iyisi mi bulunacak” denilerek herkese yeşil ışık yakıldı. Sonra da bugünlere gelindi.
Deniz Baykal İzmir’i bir kez daha irdeleme şansına sahip olmuştur bu gelişmelerden sonra.
Gelelim son duruma…
Listelerden galip çıkan tek isim var. Kemal Karataş.
2 yıl boyunca il başkanlığı görevinde alınacağı iddia edilen Karataş bırakın görevden alınmayı, hem Konak adayı oldu hem de listenin hazırlanmasındaki tek isim.
CHP’de omzu kalabalık birçok isim aday listelerinde istediği sonucu alamadı.
Bir önceki seçimde İzmir’in en güçlü ismi Ahmet Piriştina’ydı. O bile sadece Konak’ı belirleyecekti. Ancak yaşanan süreç nedeniyle Konak’ta bile başarılı olamadı. İkinci önemli adam dönemin il başkanı Alaattin Yüksel’di. İl başkanı olarak aday olmamasına rağmen yine bazı gelişmelerden dolayı son dakikada Bornova’dan Aziz Kocaoğlu’nu aday yapabildi.
Ama bugün bakıyorsunuz, Kemal Karataş hem il başkanı hem Konak adayı hem de kendi listesi tüm ilçelere hakim. Onun dışında sadece Genel Sekreter Önder Sav’ın iki ilçedeki önermeleri var.
Herkesin bir daha durup düşünmesi gereken bir gerçek bu… Neydi Baykal’ın Karataş ile birlikte hareket etmesini sağlayan bu gelişme? Aslında İzmir CHP’nin son iki yılına bakınca bunu anlamak çok daha kolay…
Tabii ki anlayana…
Baykal hep Karataş’ın arkasında durdu. Karataş örgüt içinde darbe yedi ayakta kaldı, ilçe başkanlarından darbe yedi ayakta kaldı, milletvekillerinden darbe yedi ayakta kaldı, il yönetimi içerisindeki bir grup tarafından darbe yedi ayakta kaldı, büyükşehir belediye başkanından darbe yedi ayakta kaldı, İzmir medyasından darbe yedi ayakta kaldı…
Kimse “Karataş nasıl ayakta kalıyor” diye sormadı.
Bundan sonra sormaya başlasalar da atı alan Üsküdar’ı geçti.
Bir atasözü vardır: Ne oldum demeyeceksin ne olacağım diyeceksin.
Karataş bundan üç yıl önce bu örgütte delege bile yapılmamış, aktif siyasetten bir anlamda çekilmişti. Ancak Deniz Baykal İzmir’deki gelişmeleri gördü ve Karataş’ı tek adam olarak göreve getirdi.
Hatta daha sonra yapılan il seçiminde delege listesine bile müdahale etti.
Kimse o dönemde Karataş’ın etkisini anlayamamıştı. Herkes kendini başarılı ilan ediyordu.
Bugün ise İzmir’de siyaset yapanların dönüp bir özeleştiri yapması gerekiyor sanırım.
Tabii ki bugünden itibaren bu konuları fazla tartışmamak gerekiyor. Önümüzde bir seçim var ve CHP’nin bu seçimde başarılı olması için bundan böyle birlik ve beraberlik içinde yürünmesi gerekiyor.
Deniz Baykal’ın da Ankara’da yaptığı buydu. Bu mesajı da almayanlar olursa önümüzdeki süreçte İzmir siyasetinde bulunmaları daha zorlaşacaktır.
1 – Büdüler çark etmiş gibi bir görüntü çiziyorlar. Yoksa ağabeyleri Ankara’dan aldığı mesajı onlara da iletti mi? Gerçi kaç kişinin seyrettiği ayrı bir soru işareti ya neyse. Belki günün birinde reyting gösterirler bizlere.
2 – Ediler şu sıralar yazmıyorlar. Gerçi yazsalar ne olacak ki, okunma oranları ortada. Bugüne kadar Ediler’in yazdıkları makalelerin kamuoyunda tartışıldığını duymadım bile. Ankara’da ise gülüp geçiyorlar yaptıkları tespitlere…

YENİGÜN 06 - 02 - 2009

4 Şubat 2009 Çarşamba

Gözümüzün içine bakarak

Bir konu hakkında konunun doğru olmayan bir şekilde kamuoyuna aktarılmasına ne denir?
Bunun yanıtını verirsem yasal bir süreç doğabilir, onun için vermiyorum.İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve hâlihazırda CHP Büyükşehir belediye başkan adayı Aziz Kocaoğlu, önceki gün savcılıkta ifade verdikten sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Sorular malum. Son liste ile ilçelerden aday olanlara yönelik Kocaoğlu’nun tavrı.
Kocaoğlu şimdiye kadar hiçbir ilçe için genel merkeze aday ismi vermediğini söylüyor.
Yani birinci satırdaki tespiti aynen yerine getiriyor.
Ben de gerçekten anlamakta zorlanıyorum.
Nereden çıktı Şehmuz Kayapınar’ın CHP Karabağlar’dan adaylığı o zaman…
Avukat Şehmuz Kayapınar kim?
17.01.2004 Erkin Usman’ın Yeni Asır Gazetesi’ndeki yazısı:
“O ANAP İzmir’in ele avuca sığmaz bir çocuğuydu. Zaman zaman sert çıkışları ile göze batan bir genç siyasetçi olarak tanındı. Ve Şehmuz Kayapınar şimdi AK Parti’yi seçti ve Konak Belediye Başkanlığı için aday adayı oldu. Şehmuz Kayapınar kendini şöyle tarif ediyor: "Güneydoğu kökenli ve Batı normlarına göre yetişmiş biri..."
Şehmuz Kayapınar bugünlerde İZSİAD’ın hukuk müşaviri ve hukuk komisyonu üyesi…
İZSİAD ne?
İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği… Derneğin başkanı Aziz Kocaoğlu’nun başdanışmanı İlknur Denizli, derneğin başkan yardımcısı ünlü muhalif, Kocaoğlu’nun en yakın arkadaşı Alaattin Yüksel…
Hala “Ben ilçelere aday falan üretmedim” diyorsa Kocaoğlu, bunu gözümüzün içine bakarak söylesin lütfen.
Kocaoğlu önceki gün savcılık makamına ifade verdikten sonra ortadan kayboldu.
Basın danışmanı 13.30’da savcılık görüşmesinden sonra Büyükşehir belediye başkanını görmediğini söylüyor.
Haklı göremez.
Çünkü Kocaoğlu 15.00 uçağı ile soluğu Ankara’da aldı.
Neden?
Nedeni malum…
N’olacak bu ilçe adayları, n’olacak bu Konak?
Kocaoğlu’nun bu hırs ile Deniz Baykal ile görüşüp görüşmediğini teyit edemedim. Ancak apar topar Ankara’ya gittiğine göre, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal projelerini tetkik etmek için değildir sanırım.
Bugünlerde Adana benzeri bir operasyon ile karşılaşırsak hiç şaşırmamak lazım. Ama operasyonda ilçe başkanları adayları değil, bizzat Kocaoğlu’nun kendisi bile olabilir.
Kendisi de gazetecilere söyledi… Yasal aday belirleme süreci 17 Şubat… Dolayısıyla 15 gün daha var.
Burası CHP, burası İzmir CHP… 15 günde köprülerin altından daha ne sular akar…

NOT 1 : Büdülerin bu haftaki televizyon programını izleyeceğim. Bakalım bu kez neyin üzerinde duracaklar. Hakkımda yazılan köşe yazılarını da unutmayıp yanlarında getirsinler bu kez. Yakın zamanda ediler konusuna da değineceğiz tabii ki… Onları unuttuğumuz sanılmasın. Emekli köşe yazarları, sportif köşe yazarları, marka köşe yazarları vs…

NOT 2: İlgili kişilere. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal tüm Türkiye’de özellikle de İzmir’de meydana gelen karışıklıklar sonrası genel merkeze uğramıyor. Ev telefonunu da açmıyor. Genel merkezin faksları da zemin kata taşınmış. Orada kendi hallerinde çalışıyorlarmış. Oradan çöpe gitmeleri daha kolay oluyormuş. Bunlar kat görevlilerinin ifadeleri vallahi…

NOT 3: Hasan Tahsin’in kafası iyice karışmış. Şimdi de arabulucu olmaya soyunmuş. Hasan CHP İzmir siyasetini öğrendiği gün, biz AB’ye girmiş olacağız.

YENİGÜN 04 - 02 - 2009

2 Şubat 2009 Pazartesi

Dükkânı açalım bugün, hava çok iyi

CHP MYK İzmir ilçe belediye başkan aday listesini önceki gece 23.30’da netleştirdi. 9 saatlik bir toplantı maratonundan sonra ortaya çıkan liste bir kesimde ciddi tartışma yaratacaktır. Ancak o kadar da önemli değil. Zaten liste manyağı yaptılar bizi…
Bu listeyi ben bir ay öncesinden hatırlıyorum. Kemal Karataş ile Deniz Baykal arasında süren bir diyalogun sonucunda geliştirilmiş bir listeydi bu. Bazı İzmir milletvekilleri de destek vermişti bu listeye. Bir iki değişiklik dışında liste bir öncekinin aynı…
Liste dost ve arkadaş listesi değil öncelikle. Zaten Karataş da bunu iddia ediyor ve listenin kazanacak liste olduğunu söylüyor.
Listede il başkanı olarak Kemal Karataş’ın etkisi büyük.
Şimdi Aziz Kocaoğlu’nun adımlarını dikkatle izlemek gerekecek.
Kocaoğlu’nun istediği isimlerin hiçbiri yok bu listede.
Bence Kocaoğlu’na yakışan tek hamle var.
Yapar mı?
Vallahi mangalda kül bırakmayan, her konuşmasında “Ben şöyleyim, ben böyleyim” diyen bir Büyükşehir belediye başkanı her an, her şeyi yapabilir.
Ama yapmayacağı tek şey var. İstifa etmek.
Neden etsin ki… Sonuçta aday gösterilen isimlerin hepsi partili… Üstelik zaten bu parti kendi yaptığı anket çalışmasında yüzde 60’lar oranında oy alıyor. Demek ki Kocaoğlu kim ile seçime girerse girsin kazanacaktır. Böylece kamuoyuna ve partisine ne kadar güçlü olduğunu da gösterecektir.
Hem ilçelerde zayıf aday mı var?
Varsa bile Kocaoğlu rüzgârı ile bu iş çözülecektir.
Vallahi bunları ben söylemiyorum. Kocaoğlu’nun bizzat Deniz Baykal’a gururla verdiği anketler söylüyor. Boşu boşuna yaptırmadı Büyükşehir belediye başkanımız o anketleri.
Yine de bir adım bekliyorum ben Kocaoğlu’ndan. Şöyle kallavi cinsten… Beni hayal kırıklığına da uğratmaz diye düşünüyorum. Şimdiye kadar uğratmadı çünkü.

NOT 1: Bazı kanallarda program yapan, bazı gazetelerde köşe yazan bir takım büdüler var. Ediler de var ama bizim ilgimizi büdüler çekiyor. Bu büdüler, “İzmir bizden sorulur” diyorlar, ancak sırtlarını dayadıkları ağabeylerinin dışında hiçbir yerden bilgi almıyorlar CHP üzerine. Yani iletişimleri bir iki kişiye dayalı… Hal böyle olunca parti içindeki dengeleri yakalama şansları olmuyor. Belki de hayatlarında ilk kez “taşın altına elimizi koyalım, dışarıda kalmayalım” dediler, net tavır sergilediler, tuzun içeriğinde bulunan bir maddenin akıbetine uğradılar. Bu akıbetin sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Şimdi kalkıp AKP’li olurlar mı? Vallahi olabilirler. Çünkü tren nereye, onlar oraya…

NOT 2: Yeni aday listesi Alaattin Yüksel’in İTO seçimlerini de etkiler. Büyükşehir Belediyesi’nin kolları arasında geçen mücadele bir anda farklı bir eksene kayıverdi. Demirtaş yapısı Yüksel’in bu hafta sonu yapılacak komite seçimlerinde sandığa gömüleceği iddiasında. Deniz Baykal da yeni liste ile sanırım İzmir’e bir mesaj verdi. Sigorta grubunda olup, önümüzdeki süreçte CHP’de siyaset yapmak isteyen arkadaşların bu konuda daha dikkatli olmalarını öneririm.

NOT 3: Bu listeye şimdi iyi bir il başkanı lazım. Özellikle listede olup bazı anlaşmalar nedeniyle dışarıda kalan arkadaşlarımızın bu örgütlenmede değerlendirilmelerinde büyük yarar görüyorum. Bu listenin başarılı olması için iyi bir il başkanı ve yönetimine ve dahi iyi ilçe başkanlarına sahip olması gerekiyor.
 
YENİGÜN 02 - 02 - 2004