Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

29 Aralık 2008 Pazartesi

Baykal’ın kafasını karıştıran mektup

Ben de neden bu adaylık açıklaması yapılmadı diye merak ediyordum. Bir boşa koyuyor olmuyor, bir doluyor koyuyorum, olmuyordu. Belediye başkanları ve milletvekilleriyle yapılan birebir görüşmelerden çıkan sonuç da çok belirli değildi. Deniz Baykal’ın kafasında bir şeyler vardı da anlamakta zorlanıyordum. Aslında benim gibi birçok kişi anlamakta zorlanıyordu.
Şimdi yazacağım hikâye nedeniyle yeni bir tekzip yiyebilirim. Hem de kanlı bıçaklı olduğum ve daha 5 gün önce AKP adaylığı konusunda yemeğin faturasını yayınlayamadığım için tekzip yediğim İTO Başkanı Ekrem Demirtaş’tan…
Neden bu isim yıllardır karşıma çıkıyor anlamış değilim, ama durum maalesef böyle. Demirtaş bir adım atınca benim mutlaka haberim oluyor. Ama bu bilgilerin kendi çalışanlarından ve hatta şoföründen geldiği gibi bir izlenime kapılıp sağını solunu sorgulamasın… İş bir önceki yazımda olduğu gibi gerçek… Bu kentte çok uzun süredir gazetecilik yapılmadığını da dikkate aldığımızda şimdi kaleme aldığım iş biraz daha dikkat çekecektir tabii ki…
İTO Başkanı Ekrem Demirtaş, Deniz Baykal’a özel bir mektup yazar. Cuma akşamı geç saatlerde Sheraton Otel’deki odasına bırakılan mektubun CHP lideri tarafından okunup okunmadığı yolunda teyit de alınır.
Mektubun içeriği korkunç… Yani en azından benim için korkunç. Kocaoğlu tarafından korkunç olarak değerlendirilir mi bilemem. En azından bu satırları okurken öğrenir.
Mektubun içeriğinde neler yok ki…
Kentte eğitimin gelişmesini engelleyen bir belediye başkanı olduğu tespitinden, (Mektupta yazılan sıfatları terbiyem müsait olmadığı için değil, yasal sorun yaşayabileceğimden dolayı açıklayamıyorum. Yoksa o kadar terbiyeli olmadığımı herkes gibi ben kendim de biliyorum) Kocaoğlu’nun komisyon üyesi tipi seçimine kadar (burada da yine yasal sınırlarımı zorlamak istemiyorum) ve hatta daha ileri gidip kente ihanete kadar uzanan bir içerik var.
Tabii ki Baykal’ın Alaattin Yüksel ismini nasıl unuttuğu sorusu da var mektupta. İTO seçimlerine siyaset karıştırıldığı, bir devlet adamı olan ve sivil toplum örgütlenmesi ile siyasetin ayrıştırılması konusunda doğru tespitleri olan Baykal’ın böyle bu seçime nasıl baktığı noktası da ayrıca irdelenmiş.
Burada Yüksel’in Yükseliş’te yaptığı son yaptığı Kocaoğlu - İTO toplantısına 100 kişinin katıldığını bunların yüzde 98’inin CHP’li olduğunu dikkate aldığımda mektubun bu tespitinde çok da haksız olmadığı görüşündeyim. Sadece bir DP il başkan yardımcısı ile DSP’li Cevdet Tümtürk var dışarıdan.
Demirtaş biraz daha abartmış. Böyle abartma huyu olduğunu ben de bilmiyordum açıkçası. Kocaoğlu’nun aday olarak atanması halinde tüm bilgileri medya aracılığı ile tüm topluma taşıyacağı bilgisi de var mektupta. Üstelik bunu ilan olarak yapacakmış. Toplam boyutu vermek istemiyorum ama yerel medyanın tamamını kurtaracak bir kampanya bu. Ulusal gazetelerin bile “hayır” demeyeceği bir kampanya hazırlığında olduğu bilgisini veren Demirtaş’ın mektubunda yaptığı bir ilginç tespit daha var. “Yüksel’i zaten yerim. Ama Kocaoğlu’na bir şey yapmam mümkün değil. Gerçi onu halk yiyecek.”
Demirtaş son sözünde ise şunları belirtmiş: CHP’nin kendi içerisinde bu kenti çok daha ileri taşıyacak o kadar doğru adaylar var ki... Lütfen bir kez daha düşünün…

***

NOT 1: Şimdi tüm medya Kocaoğlu olsun diye kampanya yapar mı yoksa? Ortada medyayı kurtarıcı bir alternatif kampanya yapılacaksa.

NOT 2: Her tür tekzibe hazırım. Hem Demirtaş’tan hem Kocaoğlu’ndan hem de bizzat Deniz Baykal’dan gelecek olan. Sonuçta böyle bir mektup yoktur diye yazarım. Ama herkes geçmişteki gürültüyü de dikkate aldığında bilir ki ortada böyle bir mektup vardır.

NOT 3: Mektubun nereden geldiğini soracaksınız bana şimdi. CHP’de böyle fantastik işler başka kime gelir ki…

YENİGÜN 29 - 12 - 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder