Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

31 Mayıs 2007 Perşembe

A takımı, B takımı yoksa X takımı mı?

Bu sütundan dün verdiğim 3 aday ismi oldukça karmaşa yaratmış anlaşılan. Ankara’da bile bu isimlerin kimler olduğuna dair çözüm arayanlar oldu, bir bölümü başarıya ulaştı. Bugün iki isim daha vereceğim. Bu isimler halen milletvekili ve listelere girecek birkaç isimden birileri…
Birinci isim şu dizinde gizli.
dişelroakbtümzynzf
İkinci ismin gizlendiği dizin ise şöyle
yethvgorsöşlmbzkn
Mail yollayan ya da telefon eden bazı okurlar bu dizinler üzerinden aday saptaması yapamadıklarını ileri sürüyorlar. Dizindeki tüm harfleri kullanmayacaksınız, sadece içlerinden bazı harfleri seçerek yeni bir dizin oluşturacaksınız.
Yukarıda verdiğim isimlerle birlikte DSP adayını da dikkate aldığımızda İzmir birinci bölgenin seçilecek sıraları dolmuş durumda. Tabii ki Meclis’e girecek partinin 4 olduğunu dikkate alır, CHP’nin birinci bölgeden normal şartlarda 6 milletvekili çıkaracağını düşünürsek…
Meclis’e girecek parti sayısında düşüş yaşanırsa CHP’nin çıkaracağı vekil sayısında da artış olacaktır. Dolayısıyla 7. ve 8. sıralarda yer bulacak isimlerin de Meclis’e girme şansları doğacaktır.
Hafta sonuna kadar ikinci bölge sıralamasını da sizlere aktarmaya çalışacağım.
İkinci bölge daha karışık aslında. Ve bu bölge hakkında karar verecek mekanizmalar çok daha fazla. Dolayısıyla ikinci bölgedeki çekişme daha canlı olacaktır.

***

İzmirli bazı köşe yazarları sanırım kendilerini genel başkan sanıyor ve İzmir’in olası adaylarını saptamaya çalışıyorlar. Ancak siyasetin ticaret hayatından daha farklı olduğunu algılamakta zorlanıyorlar.
Ortaya attıkları, kaleme aldıkları ya da gönüllerinden geçirdikleri adayların, genel başkanların kafalarındaki şablonlara uymadıklarını sanırım listeler çıkınca görecekler.
Genel merkezler, liste yaparken “bizden” mi sorusunu mutlaka sorarlar.
Yoksa İzmir’e gelen her lidere ya da politikacıya, “Hoş geldiniz babacığım”, “Hayırlı olsun ablacığım”, “Ne kadar başarılısınız amcacığım” diyen zihniyet ile ortak siyaset yapmanın zorluğunu bilirler.
Diyelim ki, İzmirli köşe yazarlarının kaleme aldıkları A ya da B takımlarının tamamını listeye koydular. Yarın 1 Mart tezkeresi gibi ülkenin geleceğini ciddi şekilde ilgilendiren bir karar arefesinde, “babacığım, amcacığım, ablacığım” diyen zihniyeti bir arada ne kadar tutabilirsiniz? Vallahi bunların yüzde 80’i babalarının, ablalarının, amcalarının yanına kaçar da sizin haberiniz bile olmaz. Sonra size dönerler ve kaçış nedenlerini sıralar, haklı çıkmaya bile çalışırlar.
İzmir’in A ve B takımları işlerinde başarılı iseler işlerini yapmaya devam etsinler, başka alanlara sıçramasınlar. Herkesin her yerde başarılı olması mümkün değil. Biz ne genelkurmay başkanları ne oda başkanları gördük, siyasete girdikten sonra etek bile giydirilen…
Demokrat Parti’deki Mehmet Ali Bayar-Özfatura çekişmesine de bu noktadan bakmak gerekiyor. Mehmet Ağar, uzun süre AKP içerisinde çalışan, oğlu AKP’de meclis üyesi olan ve oğlunun ancak listeler açıklandıktan yani Burhan Özfatura’nın ikinci bölge birinci sıra adayı olduğu belli olduktan sonra AKP’den istifa edeceğini net biçimde belirten Burhan Özfatura’ya mı, yoksa uzun süredir tartışsa bile merkez sağın içinde hareket eden Mehmet Ali Bayar’ı mı tercih edecek?
Bu aşamada Ağar sadece İzmirli olduğu için Özfatura’yı tercih etmek yerine Meclis’te güveneceği, bir milletvekilinin bile çok önemli olduğu bir oylamada korkmayacağı Mehmet Ali Bayar’ı tercih etmesi son derece doğal.
Aslında Ağar’ın Işılay Saygın konusunda da soru işaretleri var. Ağar’ın 2002 seçimlerinde AKP’ye geçen ancak milletvekili yapılmayan Saygın hakkında Haber Ekspres Gazetesi’nde yaptığı yakıştırmayı burada yazarsam siteyi bile kapatabilirler.
Dolayısıyla A takımı B takımı tanımlamaları dizi filmlere özgü anlayışlardır.
Genel başkanlar milletvekili listeleri yaparken binlerce parametre üzerinden hareket etmek zorundadır. Bunların bir bölümünü bizim anlamamız da çok mümkün görünmemektedir.

http://www.suleymangencel.com/ 31 - 05 - 2007

30 Mayıs 2007 Çarşamba

Ankara’nın gizemli kulisleri

Bugün Çarşamba… Aday listelerinin açıklanmasına 5 gün kaldı. Ankara’dan gelen bazı bilgiler, aday adaylığından adaylık sürecine doğru ilerleyen isimlerin yavaş yavaş netleşmeye başladığını işaret ediyor. Eskilerden milletvekili kalacak sayısı hayli az.
Deniz Baykal’ın yeni isimlere yer vereceği kulislerde tartışılıyor hem de güçlü biçimde.
açkoedmlhpkrytinu
Bu dizinde bir aday gizli.
kdazişmcstnugyhvö
Bu dizinde de bir aday gizli.
maüpfbsyuıogrvkzht
Bu dizinde de bir aday gizli.
Birinci bölgeden üç yeni isim bundan sonra CHP milletvekili olarak karşımıza çıkacak gibi görünüyor.
İkinci bölge için henüz saflar netleşmiş değil. Özellikle Deniz Baykal’ın bu bölgeye kaydırabileceği adaylar üzerine geniş spekülasyon var. Tabii kadın kotasını, DSP adaylarını ve alevi kontenjanının bir yana bıraktığımızda…
Alevi kontenjanı konusunda da hayli tartışma var ortada. Alevi federasyonu Murat Bakan ismini önermiş CHP’ye. Tabii yazılı olarak yapılan bu öneri büyük tartışmalara yol açtı. Öncelikle halen milletvekili olan alevi Türkan Miçooğulları ile Ahmet Ersin’in önerilmemesi bir grup tarafından şiddetle kınandı.
Öte yandan Murat Bakan isminin bugüne kadar SHP ile anılması, Bakan’ın SHP çatısı altında siyaset yapması, CHP’liler arasında sıkıntı yarattı.
Bakalım Alevi federasyonları İzmir’deki bu sıkıntıyı nasıl çözecek.
Alevilerin de bir önceki döneme göre 5 parçaya bölündüğünü gözlemek gerekiyor. Daha önce aynı noktadan hareket eden Aleviler şimdi kendi adaylarını öne çıkarmanın telaşı içerisindeler.
AKP’ye ve MHP’ye giden Aleviler ise bir başka sorunu oluşturuyor cemaat içerisinde.
CHP’de kontenjan adayları tartışması yaşanırken İzmir’de örgüt dışında bir adayın olup olmadığı da bir başka tartışma…
Esnaf Birlikleri Başkanı Mehmet Ali Susam’ın bu koltuğu istediği biliniyor. Halen ABD’de olan Susam’ın yarından itibaren döneceği ve kulis faaliyetlerine kaldığı yerden devam edeceği açık.
Hürriyet Gazetesi temsilcisi Hakan Tartan da milletvekili olmak istiyor. Bazı gazetelerin köşe yazılarında ismine rastlamaya başladığımıza göre, Tartan kulis faaliyetlerini gizlilikten arındırmış açıkça yapmaya başlamış. Tabii köşe yazılarının listeleri oluşturan siyasiler üzerinde ne kadar etkili olacağı bilinemez.
Bu kadar işlerinin ortasında Türkiye’nin dörtbir yanındaki yerel gazetelerde yayınlanan aday makalelerini okumaya kalksalar, listeleri 4 Haziran 2007 yerine 4 Haziran 2008’e kadar ancak yetiştirirler.
Dışarıdan İzmirli aday adaylarından diğeri ise Kamil Okyay Sındır… Ancak “Mani’yi İzmir’in göbeğinden koyun” mesajını veren Deniz Baykal’ın, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile girdiği hesaplaşmadan sonra, Kocaoğlu ile Tayland’a gidip orada genel merkeze karşı konuşan Kocaoğlu’nun tam yanında duran Sındır’a ne kadar vize verir, tartışılır.
Türkiye’de siyaset omurgasızlaştı denilebilir. Ancak bunun da bir sınırı var. 5 ay önce bir yerde olup, 5 ay sonra bir başka bir yerde olmak mümkündür. Ancak bu süreci izleyip müdahale edenlerin de olduğu unutulmamalı.
Deniz Baykal’ın kontenjan adaylarının sayısını arttırması halinde CHP İzmir örgütünün göstereceği reaksiyon da tartışılıyor. Bugüne kadar Deniz Baykal’ın arkasında duran İzmir örgütünün olası adaylarının listelerde yeralmaması da sıkıntı yaratacak İzmir CHP’de.
Genel seçimlerden sonra kurultay sürecinin başlayacağı, İzmir örgütünün kongre sürecini yaşayacağı da dikkate alındığında milletvekilliği listelerinin açıklanmasından sonra kartların yeniden karılma olasılığı çok yüksek.
Bakalım bu karılmadı kim nerede olacak, kim, kimi destekleyecek.
Benim en merak ettiğim isim ise Aziz Kocaoğlu...
Listeler açıklandıktan sonra Kocaoğlu'nun atacağı adımları yakından gözlemek gerekiyor.
Tabi şekerine de dikkat ederek...

http://www.suleymangencel.com/ 30 - 05 - 2007

29 Mayıs 2007 Salı

Aday adaylarının kimlikleri

CHP’nin İzmir 1. ve 2. bölge milletvekilleri adaylarının tam listesi yayınlandı. Ancak partide uzun süre çalışanlar bile listelerin hemen hemen yarısını tanımıyor. Biz de bundan yola çıkarak hem aday adaylarının isimlerini yeniden yayınlıyoruz, hem de aday adaylarının mesleklerini ve parti içindeki eski görevlerini anımsamaya çalışıyoruz.
Listede karşılarında soru işareti olanlar ise şimdiye kadar hakkında hiçbir bilgiye ulaşılamamış aday adayları. Bu isimleri internette arama motorlarında aratmama rağmen hiçbir bilgiye rastlayamadım. Ya çok gizli adaylar ya da interneti tanımıyorlar.

BİRİNCİ BÖLGE
Abdurrahman Atalay Eğitimci, yazar
Abdürrezzak Erten İzmir milletvekili
Ahmet Boyacıoğlu Eski Efes Pilsen bölge müdürü
Ahmet Ersin İzmir milletvekili
Ahmet Kumaş Mali müşavir
Ahmet Sezer Engin Mali müşavir
Ali Kıder Elektrik mühendisi, emekli.
Ali Polat SSK müfettişi
Ali Halis Uysal Tuskop Başkanı, ziraatçı
Aydın Özcan Batı Trakya Türkleri Derneği İzmir Şube Başkanı
Ayşe Necla Özdemir Konak ilçe üyesi, emekli öğretmen
Bedir Uçar Mimar
Berrin Delikçi Kazete adlı kadın gazetesi sahibi…
Burhan Suat Çağlayan DSP eski Kültür Bakanı
Bülent Baratalı İzmir milletvekili
Cenap Börühan DSP İzmir eski il başkanı
Cengiz Yaşar Avukat
Deniz Arda İl Genel Meclisi üyesi Halil Arda’nın eşi
Dilara Sürgü Ersözlü İZFAŞ eski genel müdürü
Dilaver Koğ İl Genel Meclisi eski üyesi
Dursun Utku Eğitimci, yazar
Engin Demir Kadın Koruma Dernekleri İzmir Şube Başkanı, ANAP’tan 2 kez aday oldu
Enver Öktem İzmir milletvekili
Erdal Karademir İzmir milletvekili
Esengül Örnek ?
Eser Cihan Mimar
Fahrettin Demir Bingöl eski il başkanı
Faruk Özeren Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Balçova Şube Başkanı
Fatma Aynur Sümer İktisatçı, Dünya Bankası çalışanı, 2002 Aydın DSP 3. sıra adayı
Feridun Gökkan CHP İzmir eski il başkanı
Fermani Uygun Turizm Bakanlığı eski müsteşarı, eski ANAP’lı
Giray Şahin Personel Genel Müdürü, eski ANAP’lı
Gökman Gürkan ?
Güler Alkan Eczacı, kurucu eski il yöneticisi, eski il başkan yardımcısı, kurultay delegesi
Hakkı Pamukçu Çeşme eski ilçe sekreteri
Haydar Ceylan Müteahhit
Hikmet Seven ?
Hüseyin Saygılı Sigortacı, İzmir il eski yöneticisi
Hüseyin Mutlu Akpınar İzmir il eski yöneticisi
İskender Odabaşoğlu İnşaat mühendisi, emekli…
İskender Şengezer İktisatçı, eski ANAP’lı
İsmail Yurtseven Müteahhit
Kasım Sıtkı Kürüm İnşaat mühendisi, müteahhit, Konak eski ilçe başkanı
Koray Acaroğlu Seferihisar eski ilçe başkanı
Koray Başar Doktor, Hacettepe Üniversitesi
Kürşat Selçuk Elektrik mühendisi
Leyla Aydemir Hemşire
Mahmut Işık Sivas eski milletvekili
Mehmet Türkbay Avukat
Mehmet Varlık Eğitimci
Mehmet Fatih Doğan Avukat
Mehmet Selim Okçay Avukat, İsmir il eski yönetim kurulu üyesi
Mihrigül Keleş Avukat
Metin Kuzugüdenlioğlu ADD Ege Bölge Sorumlusu
Muhsin Kurt Müteahhit
Mustafa Düzyol Oduncular ve Kömürcüler Odası Başkanı
Muzaffer Demirci Öğretim Üyesi, ESİAD danışmanı
Nail Yüce Büyükşehir Belediyesi danışmanı
Necip Barışan ?
Nurettin Demir Öğretim görevlisi
Osman Kaçmaz Emlakçı, Güzelbahçe eski ilçe yöneticisi
Ramazan Urgancıoğlu Eski vali yardımcısı
Sedat Uzunbay İzmir milletvekili
Süleyman Özen Alaçatı eski belediye başkanı Remzi Özen’in oğlu,
Şehnaz Kızılkaya Yatırım danışmanı
Şengül Güleç İşkadını, Genç Parti eski adayı
Şermin Akman Kadın hareketi öncüsü
Turabi Değerli Müzisyen, Urla Belediyesi korosu yönetmeni
Turan Aras Avukat, Bornova eski ilçe yöneticisi
Tülay Özüerman Öğretim üyesi eski parti meclisi üyesi
Türkan Miçooğulları İzmir milletvekili
Ufuk Yörük Torbalı eski il genel meclis üyesi, eski ANAP’lı
Umut Orkun Uğraş Buca ilçe eski yöneticisi
Vedat Öztürk Avukat, Ödemiş Baro Başkanı
Vildan Gündoğdu Eski turizm il müdürü
Yaşar Ayyıldız Mali müşavir
Yılmaz Kaya İzmir milletvekili
Zafer Yapıcı Eğitimci

İKİNCİ BÖLGE
Ali Karaege Eski Karşıyaka meclis üyesi
Ali Rıza Bodur İzmir milletvekili
Ali Rıza Koçer Çiğli eski ilçe başkanı
Aydın Tümen DSP eski devlet bakanı
Ayhan Baltacı Mali müşavir
Barış Eskiizmirliler ?
Canan Arıtman İzmir milletvekili
Çetin Altındağ ?
Erkan Güldoğan İşadamı, reklamcı
Ertam Özen Karşıyaka eski ilçe başkanı
Ertuğrul Gür Karşıyaka eski eski yöneticisi
Fahir Işıksız Emekli vali
Fatih Filiz İşadamı
Galip Yenice İşadamı
Günay Önder Doktor, Ödemiş Devlet Hastanesi
Gürbüz Bal ?
Hakan Yazar İktisatçı...
Hakkı Ülkü İzmir milletvekili
Halil Çulhaoğlu Eski bakan
Hıdır Demirbilek Müteahhit
Hikmet Özgöbek DSİ eski bölge müdürü
Hüseyin Doğan Yazar
Hüseyin Gündüz İl eski yönetim kurulu üyesi
İdris Yavuz Yılmaz Bergama eski ilçe başkanı
İdris Yücel Özen İl Genel Meclisi eski grupbaşkanvekili
İrfan Medet Akpınar Avukat, Aliağa Barosu Başkanı
Kamil Okyay Sındır Öğretim üyesi, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı
Kerim Özer Bornova eski ilçe başkanı
K.Kemal Anadol İzmir milletvekili
Mehmet Arısoy Sendikacı
Mahmut Eskiyörük Tire Süt Koop Başkanı
M. Armağan Abacıoğlu Emekli kurmay binbaşı
Metin Ateş ?
Metin Tanrıverdi ?
Muammer Gezginci Eğitimci
Murat Serdar Koç İşadamı
Mustafa Saygı Menemen eski emniyet müdürü
Namık Aydın Sendikacı
Nesrin Beykoz Aliağa’da diş hekimi
Nevzat Kavalar Bornova eski ilçe başkanı
Niyazi Muhafız ?
Oğuz Oyan İzmir milletvekili
Osman Mert Foça eski ilçe başkanı
Özcan Özcan Elektrik mühendisi
Özgür Han Karşıyaka Gençlik Kolu üyesi
Rahmi Şen Denizcilik İşletmeleri Teftiş Kurulu Başkanı
Rahmi Aşkın Türeli DPT uzmanı
Recai Acar Eski il başkan yardımcısı
Rıfat Özer Eski Karşıyaka Belediyesi meclis üyesi
Rıfat Nalbantoğlu Mali müşavir
Sefa Taşkın Bergama eski Belediye Başkanı
Selçuk Ayhan İzmir eski il başkanı
Seniye Nazik Işık Aliağa’da muhtar
Songül Gök Bornova eski ilçe yöneticisi
Suavi Tuncay EGE Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi
Şerif İsmail Tınay Dikili eski ilçe başkanı
Vezir Akdemir İzmir milletvekili
Yalçın Erdoğan İzmir, eski il yöneticisi
Yaşar Varış Ödemiş’te avukat.

HEM BİRİNCİ HEM İKİNCİ BÖLGE İÇİN BAŞVURANLAR

Cengiz Şahin Eski Ege Mardinliler Derneği Başkanı
Dilek Kurt MESS Genel Sekreter Yardımcısı
Ekrem Bulgun İzmir eski il başkanı
Fatma Mehpare Çelik Televizyon sunucusu ve programcısıx
Halil Özlük Eski il genel meclisi üyesi
Hasan Fehmi Mani İzmir Büyükşehir Belediyesi eski genel sekreteri
Kemal Cengizoğlu Eğitimci, Yüksek Disiplin Kurulu üyesi
Murat Bakan SHP eski il başkan adayı

http://www.suleymangencel.com/ 29 - 05 - 2007

28 Mayıs 2007 Pazartesi

Mani’nin adaylığı üzerine tartışmalar

Şu sıralar İzmir’de en çok konuşulan konu Hasan Fehmi Mani’nin CHP’den İzmir adayı olacağı… İzmirlilerin bir bölümü Mani’nin aday gösterilmesine karşı…
Kimler?
1 – İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı.
2 – Bir kısım İzmir medyası…
3 – Bir kısım İzmir sivil toplum örgütü…
4 – Bir kısım İzmir örgütü…
Şimdi gelelim nedenlerine.
1 – İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun Hasan Fehmi Mani’nin adaylığına karşı çıkması son derece doğal. Belediyede iken anlaşamadığı genel sekreterini İzmir milletvekili olarak karşısında görmek istemiyor Kocaoğlu. Üstelik böyle bir adım genel merkezin Kocaoğlu’nu tamamen sildiğinin de bir göstergesi olacak. Kocaoğlu böyle bir ortamda kalmak, belediye başkanlığının son iki yılını tokat üzerine tokat yiyerek geçirmek istemiyor. Üstelik yeniden başkanlık hayali kurarken.
2 – İzmir medyasının bir kısmı da karşı Mani’ye. Nedeni aslında çok açık ve geçmişten geliyor… Ahmet Piriştina döneminde Piriştina’nın en usta işlerinden biri İzmir medyasını elinde tutmasıydı. Bu durum, Piriştina’nın kurduğu birebir ilişkilerden de kaynaklanıyordu, belediyeden medyaya yapılan kaynak aktarımından da… Ancak paranın kaynağı İZSU idi ve bu kurumun başında Hasan Fehmi Mani vardı. Mani, bazen Piriştina’nın kaynak aktarımına resti çekiyor, bir kısım İzmir medyası ağzını açmış beklemek zorunda kalıyordu.
3 – Hasan Fehmi Mani bürokratlığı gereği insanlarla fazla iletişim kurmazdı. Buna karşılık İzmirli gazeteciler belediye başkanları işadamlarıyla sık sık yan yana gelmek, onlarla birlikte hareket etmek isterler. Bu istek bir anlamda kendilerini önemli görmek ve göstermek şeklinde alğılanabilir. Hasan Fehmi Mani’nin tavrı ise kendilerini önemli görmek isteyen gazeteciler için kabul edilemezdi.
4 – Bazı sivil toplum örgütleri de Mani’ye karşıydı. Örneğin Ticaret Odası, üyelerinin verilen ihalelerden yararlanmadığını, tam tersine İstanbullu müteahhitlerin bu ihaleleri aldığını iddia ederek Mani’yi eleştiriyordu. Mani ise verilen ihalelerin büyüklüğü nedeniyle İzmirli firmaların yeterlilik gösteremediğini bunun onların kendi sorunları olduğunun altını çiziyordu. Sonuçta bu tür sivil toplum örgütlerinin eleştireleri para kazanma konusu üzerine yoğunlaşıyordu.
5 – Bazı sivil toplum örgütleri ise yapacakları bazı etkinliklerde belediyenin desteğini, Mani’nin “Kentin parasını çarçur ettirmem” sözleriyle alamadıkları için Mani’ye karşı tavır belirlemişlerdi.
6 – Partinin örgütlerinde görünen Mani karşıtlığının altında yatan en önemli gerçek ise örgütlerin destekledikleri bazı adayların Mani nedeniyle listeye girememeleri korkusundan kaynaklanıyor. Bu da son derece doğal bir tepki.
İzmir Büyükşehir Belediyesi 3 – 3.5 katrilyonluk yıllık bütçesi ile İzmir’in en büyük ekonomik gücü. Bu kurumun para işleriyle uğraşanların hedefte olması da son derece doğal.
Gazetelerde günlerdir “İzmir’i, İzmir’in sorunlarını bilen milletvekili istiyoruz” şeklinde tanımlamalar var.
Buyrun size Hasan Fehmi Mani. İzmir’in tüm yatırım programını biliyor, üstelik kentin alt yapısını gözü kapalı çizebiliyor.
Eğer Hasan Fehmi Mani’nin bu kentten milletvekili adaylığı yapılması istenmiyorsa, daha doğru parametreler üzerinden tartışmalar yapılmalı.
Tabii CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Ben Hasan Fehmi Mani’yi İzmir’in göbeğinden aday yapacağım” diyor ise, tartışan sadece tartıştığı ile kalır.
Yine de unutmamak gerekiyor. Hasan Fehmi Mani'nin ismi bu kadar önce gündeme neden getirildi?
Belki de Deniz Baykal, Mani kartı ile Aziz Kocaoğlu'nun elini kolunu bağladı ve "Ben aday önermiyorum, sadece Mani'yi İzmir'den çekin" dedirterek listelere müdahale şansını ortadan kaldırttı.

http://www.suleymangencel.com/ 28 - 05 - 2007

25 Mayıs 2007 Cuma

Aday adayları notları…

* Dün bir gazetede yeralan Hasan Fehmi Mani, İzmir’den aday adayı haberi daha doğrulanmış değil. Mani’nin Ankara ve İstanbul’dan aday olması bekleniyordu. Ancak İzmir haberi herkeste bir şaşkınlık yarattı. Baykal Mani’yi İzmir’den değerlendirecek olursa, bu karar Aziz Kocaoğlu’na çok önemli bir mesaj olacaktır. * CHP’den aday olan ancak genel merkez ile ilişkisi bulunmayan birçok isim genel merkez ile bağlantı kurmanın yollarını arıyor. Bunun yolu genel merkez ile yakın duran isimlerden geçiyor. Aday adayları bu isimlere ulaşarak genel merkezin bugüne kadar kendilerine açılmayan kapılarını açmaya çalışıyorlar.
* Aday adaylarından medya ilişkileri en iyi olan isim Kamil Okyay Sındır. Farklı gazetelerin köşe yazarları, Sındır’ın ismini gündeme taşıyor ve milletvekilliğine ne kadar yakıştığının altını çiziyorlar. Ancak aday listelerinin Ankara’da yapıldığını ve CHP Genel Merkezi’nin aday belirlemedeki parametrelerinin çok farklı olduğunu kavrayamıyorlar ya da kavramak istemiyorlar.
* Bazı aday adayları genel merkezde yaptıkları görüşmeler sonrası kendilerine sıra sözü verildiğini iddia ediyorlar. Bu iddiaların tamamen asılsız olduğu bir gerçek. Aday adayları ile görüşme yapan Genel Sekreter Önder Sav’ın bu konuda net bir bakışı var: “Listelerin belirlenme aşamasına kadar kimseye yer sözü verilemedi, verilemez de. Çok zor bir dönemden geçiyoruz, her şey her an değişebilir.”
* Aday adayları bazı televizyon programlarında parti politikalarına yapacakları katkıları anlatıyor, seçilmeleri halinde partiye verecekleri katkıları dile getiriyorlar. Ancak bu programların genel merkez tarafından izlenmediği açık. Halkın da bu tür reklam içerikli programlara prim vermediği çok net.
* Bazı bürokratların aday adayı olmalarının altında yatan tek neden var. CHP’nin olası iktidarı sırasında daha etkin görevlere getirilmeleri. Sonuçta bir bürokrat olarak CHP’den aday adayı ünvanı alınınca, partinin iktidara gelmesi halinde bu unvan kullanılarak müsteşar bile olunuyor.
* Aday adaylarından büyük bölümü önümüzdeki haftayı Ankara’da geçirecek. Koridorlarda kulis yapacak, listelerde yeralmak için büyük mücadelelere girişecek. Özellikle 2 Haziran çok önemli. Çünkü İzmir listesi 2 Haziran günü son şeklini alacak.
* Herkes Baykal’ın dışarıdan atayacağı isimlere kilitlenmiş durumda. Ancak bu konuda genel merkez ser verip sır vermiyor. Dolayısıyla her gün İzmir’de birçok ofiste olası aday isimleri üzerinde duruluyor. Öne çıkan isim ise Van Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın…

http://www.suleymangencel.com/ 25 - 05 - 2007

24 Mayıs 2007 Perşembe

Kocaoğlu'nun seçim beklentisi

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu Ankara’da… Neden?
Bazı milletvekili aday adaylarına destek vermek için…
Aziz Kocaoğlu da biliyor. Eğer İzmir sıralamasında kendisine destek olabilecek milletvekilleri olmaz, tam tersine kendisine karşı hareket eden milletvekilleri çoğunluğu ele geçirirse, 2009 yılında yapılacak yerel seçimlerde bu milletvekilleri Kocaoğlu’nun yeniden aday olmaması için çalışacaklar.
Kocaoğlu kendini sağlama almak, en azından kendisine destek olabilecek bir iki milletvekilini Ankara’ya gönderme telaşında.
Kim bu isimler.
Birincisi yıllardır Bornova’da birlikte siyaset yaptıkları Nevzat Kavalar.
İkincisi ise İZSİAD Başkanı ve Kocaoğlu’nun başdanışmanı İlknur Denizli.
Kocaoğlu bu iki ismi önerirken Alaattin Yüksel dengesini de elinde tutmak istiyor.
Zira Nevzat Kavalar ile Alaattin Yüksel’in ilişkileri yıllardır gergin. Buna karşılık İlknur Denizli Alaattin Yüksel’in en yakınındaki isim…
Bu iki adayın dışında listelerde kendilerine yer bulabilecek diğer bazı isimlerle de ilişkilerini geliştirme peşinde Kocaoğlu.
Bir dönem daha belediye başkanlığı yapmak istediğini cümle alem biliyor.
Konjoktürün CHP lehine çalışması ve partinin DSP ile birleşmesi ile yükselişe geçtiği kesin.
Dolayısıyla Kocaoğlu ve ekibinin “CHP bir önceki seçimlere göre az oy alırsa, kurultayda genel merkez yönetimini değiştirir bize yakın isimlerin genel merkezde etkili olmasını sağlarız” mantığı bugünden itibaren çalışmıyor.
O zaman yeni bir taktik geliştirmek gerekiyor.
Genel merkez ile ilişkilerini ısıt, genel başkanı bir iki adayını seçilecek sıralarda göstermesi konusunda ikna et, seçilecek diğer milletvekilleri ile ilişkilerini geliştir, 2009 yılında yeniden adaylık için gerekli altyapıyı hazırla.
Kocaoğlu’nun bu taktiği tutar mı?
En azından ilk adımının başarılı olup olmadığını 4 Haziran’da öğreneceğiz.

***

Levent Piriştina’nın Ankara’ya Erdal İzgi’ye destek olmak için gittiğine dair yazıma hayli mesaj geldi, Mesajların büyük bölümü Erdal İzgi’nin aday adaylığı sürecinde DSP engelini aşmakta zorlanacağı yönündeydi. Gerek DSP il başkanı gerekse DSP genel merkez yöneticilerinin bu adaylığa hiç de sıcak bakmadıkları biliniyor. Üstelik DSP Genel Sekreteri Ahmet Tan’ın eşinin İzmirli olmasından dolayı İzmir’den adaylığı sözkonusu. Tan, kendisini taşımak dururken, İzgi’ye neden destek vesin ki?

***

CHP’nin ilk mitingi cumartesi günü Mersin’de. İzmir’den 70 kadar otobüs mitinge gidecekler için tahsis edilmiş durumda. CHP’liler en az 300 bin kişinin katılacağı bir gövde gösterisi yapmaya hazırlanıyorlar Mersin’de.

http://www.suleymangencel.com/ 24 - 05 - 2007

23 Mayıs 2007 Çarşamba

Piriştina'nın Ankara seyahati

Aday adaylarının başvuruları tamamlandı. Şimdi top listeleri oluşturacak genel merkez yöneticilerinde… Bir anlamda yeraltına çekilerek gelen başvuruları değerlendirecek, gönüllerindeki kontenjan adaylarına listelerde yer bulmaya çalışacaklar. Kolay mı?
Hiç de değil…
Kolay olmamasının bir nedeni de başvuru sayısındaki artış.
Aday adaylarının bazıları kusura bakmasın ama bu iş çivisinden çıktı.
Kendi partilerinde yerel bir koltuğa yönetici olamayacak olanlar bile milletvekilliği için soyunmuş durumda.
Aday olduğu partinin yerel örgütlenmesinden, il binasının yerini bile bilmeyip genel merkeze başvuru yapanlar ise ayrı bir durum. Üstelik bu tür adayların aday oldukları partinin politikalarından haberdar olmadıkları da açık ve net. Partileri konusundaki bilgileri sadece genel başkanların televizyonlarda yaptıkları konuşmalarla sınırlı.
Ama koltuk tatlı ve önemli. Çıkıp bir iki gazetede “ben aday adayıyım” diyerek boy göstermek, aile ile fotoğraf vermek ya da bir televizyon programında 5 dakikalık tanıtım yapmak ile genel merkez etkilenecek milletvekili olunacak diye düşünenler çok. Bunun için gazete ve televizyonlara para da harcıyorlar.
Tabii aday adayları bunların dışında genel merkez yöneticileri ve genel başkanlarla yakın ilişkide bulunan bazı isimlere ulaşmaya çalışıyor, kendilerine destek istiyorlar.
Hal böyle olunca genel merkezlerde aday adaylarının yanı sıra aday adaylarına destek veren isimleri de görmek mümkün oluyor.
CHP Genel Merkezi’ne iki gün önce gelen bir isim aslında dikkatlerden kaçmış durumda.
Levent Piriştina…
Dikkatten kaçmasının nedeni yeni genel merkez binasının bazı katlarına çıkışın sınırlı olması. Dolayısıyla alt kattaki bir aday adayının bir üst kattakini görmesi çok mümkün olmuyor. Tabii kat CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın bulunduğu kat olunca buraya çıkış kolay da olmuyor açıkçası.
25 yaş yasalaşmadığı için Levent Piriştina’nın adaylığı mümkün değil. O zaman Ahmet Piriştina’nın ölümünden beri CHP Genel Merkezi’ne gelmeyen ve Deniz Baykal ile görüşmeyen Levent Piriştina iki gün önce neden Ankara’daydı?
Sorunun yanıtını sadece tahmin edebiliriz.
Erdal İzgi’nin olası DSP adaylığına CHP’nin rezerv koymaması…
CHP-DSP seçim işbirliğinden sonra DSP’nin birinci bölgede iki kontenjanı alacağını hesaplayan Konak eski Belediye Başkanı Erdal İzgi DSP’den aday adayı olduğunu açıkladı.
DSP Genel Merkezi’nin Erdal İzgi’nin aday adaylığına nasıl yaklaşacağı bilinmez. Ancak İzgi DSP’den aday adayı olursa CHP’nin koyacağı rezervin kaldırılması yönünde bir adımdı Levent Piriştina’nınki…
Bu konuda CHP Genel Merkezi’nin net tavrı olduğu herkes tarafından biliniyor. Ahmet Piriştina bile o kadar gücü olmasına karşılık İzgi’yi Konak Belediye Başkanlığı için taşıyamamış, CHP’nin sert muhalefeti ile karşı karşıya kalmıştı.
Şimdi herkes 4 Haziran’ı bekliyor… İşte o gün büyük gürültü kopacak.

http://www.suleymangencel.com/ 23 - 05 - 2007

22 Mayıs 2007 Salı

Aday adayı kampanyaları

Adayların genel merkez yoklamasıyla belirlenmesine çok az kala, aday adayları tanıtım faaliyetlerine başladılar bile. Gazetelerde bir aday adayının milletvekili seçilmesi yapacakları anlatılıyor, televizyon kanallarında aday adaylarının röportajlarına yer veriliyor, mail kutuları aday adaylarının neden milletvekili olmak istediklerini anlatan uzun açıklamalarıyla doluyor.
Öncelikle şu soruları sormak gerekiyor aday adayları için.
1 - 15 günlük kampanya ile genel merkez tarafından hiç tanınmayan bir aday adayının tanıtımı mümkün mü?
2 – Genel merkezde listeleri oluşturacak isimler gazetelerde televizyonlarda ya da sanal ortamda yayınlanan yazıları ya da görüntüleri izliyorlar mı?
3 – Genel merkez yöneticileri aday adaylarına destek için Ankara’ya faks çekenlerin yazdıklarını okuyorlar mı?
Bana göre genel merkezler, aday adaylarının tanıtım faaliyetleri ile hiç ilgilenmiyorlar. İlgilenecek zamanları da yok açıkçası…
Onlar başvuruları topladılar, kafalarında oluşturdukları şablonu gelen başvurular üzerinden şekillendirecekler, kafalarında olan isimleri listelere yerleştirecek ve toplumun karşısına çıkaracaklar.
15 günlük kampanya ile kendini tanıtmaya çalışan aday adayının maalesef şansı yok bu sistemde…
Gelelim yeni adaylara…
CHP’de adaylar arasında bazı köşe yazarlarının öne çıkardığı bir isim var. Kamil Okyay Sındır… İzmir Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı… Kariyeri konusunda kimsenin şüphesi yok. Ancak Sındır’ın politik öngörü konusunda hayli sıkıntısı var. Deniz Baykal’ın meclis üyelerine “gitmeyin” talimatı verdiği Tayland gezisine katılan, gezi sırasında Aziz Kocaoğlu’nun genel merkezi eleştiren basın toplantısında yer alan isimlerden biri Sındır.
Aynı Sındır bugün başvuru dosyasını genel merkeze ulaştırıp hakkında verilecek kararı beklerken bu kararı alacak olanların Tayland gezisi dolayısıyla 5 büyükşehir belediyesi meclis üyesini Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile kınama cezasına çarptırdıklarını unutmamalı.
Kendisinin milletvekili olmasına Aziz Kocaoğlu’nun değil, Ankara’daki genel merkez yöneticilerinin karar vereceğini iyi bilmeli Sındır.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu İzmir listelerine kendisine yakın birkaç ismi monte etmek istiyor. Bunda ne kadar başarılı olur bilinmez. Ancak bilinen gerçek, Kocaoğlu’nun açık destek verdiği bazı aday adaylarının listelere girme şanslarının hayli zor olduğu…
Kocaoğlu’na sempati duyan aday adaylarının bu süreç içerisinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yanından bile geçmemeleri gerekiyor.
Tabii sadece Kocaoğlu’na uzak durmak da yetmiyor. Aday adaylarının genel merkez muhalifleri ile de ilişkilerini yeniden sorgulamaları gerekli.
Bu kadarı da olmaz demeyin.
Eğer aday adayı olarak genel merkezin kararına göre milletvekili olacaksanız, zaten bunların tamamını baştan kabul etmiş durumdasınız.

http://www.suleymangencel.com/ 22 - 05 - 2007

21 Mayıs 2007 Pazartesi

Tanınmış aday adayları

CHP’da aday adayları hareketlendi. Bugüne kadar yapılan başvurular arasında dikkat çeken bazı isimler de var. Ancak ilginç olan nokta başvuru yapan adayların üçte birinin parti yönetimleri tarafından da tanınmaması. Bir bölümünün bürokrasiden geldiği inanışı yaygın. Sanırım önümüzdeki günlerde daha iyi öğreneceğiz bürokrat kökenli milletvekili aday adaylarını.
Genel merkezden dosya alıp tam başvurusunu tamamlamayan iki isim dikkat çekiyor:
Mehmet Ali Susam ve Hakan Tartan.
Her iki isim de sürecin olgunlaşmasını bekledikten sonra en geç yarın akşam kararlarını verecekler ve 3 bin YTL’yi yatırıp aday adayı olacaklar.
Aday adaylığı başvurusunu tamamlamış ünlü bir televizyoncu da var İzmir’den…
Mehpare Çelik…
Uzun yıllar TRT’de Anadolu’nun her köşesini dolaşan ve bu yönde program hazırlayan Çelik, İzmir’den adaylık başvurusunu tamamlamış. Mehpare Çelik’in İzmirli olup olmadığını bilmiyorum, ancak İzmir’den aday adayı bugünden itibaren.
Başvuru yapanlar arasında dikkat çeken bir diğer isim ise Ahmet Boyacaoğlu. Efes grubunda uzun yıllar yöneticilik yapan ve emekliye ayrılan Boyacıoğlu’nun İzmir ile ilişkisi bir dönem İzmir’de çalıştığı grubun bölge müdürü olarak çalışmış olması.
Yeni Asır Gazetesi’nin eski yazarı İskender Odabaşoğlu da aday adaylığı başvurusunu tamamlayan bir diğer isim. 2002 seçimlerinde de CHP’den milletvekili adayı olan Odabaşoğlu birinci bölgede bulunan Urla’da ikamet ediyor. Bir anlamda Bülent Baratalı’ya rakip gelmiş gibi…
CHP’de aday adaylığı süreci yarın akşam sona eriyor. Ardından 4 Haziran’a kadar yapılan başvurular değerlendirilecek ve 24 kişiden oluşan milletvekili aday listesi açıklanacak.
Her seçim döneminde olduğu gibi bu kez de bazı isimler ortaya çıkan listelere muhalefet edecek, CHP’nin doğru isimleri seçmediğini vurgulayacak.
Bunlar olağan tepkiler. Sonuçta adaylık başvurusu yapan ortalama 160 kişiyi ve onları destekleyenleri memnun etmek mümkün değil.
Ancak şu gerçeği de unutmamak gerekiyor. Tandoğan, Çağlayan, Gündoğdu ve Samsun mitingleri Türk toplumunda siyasi anlamda bir hareketlenme olduğunu gösteriyor.
Özellikle DSP-CHP seçim işbirliğinin bu sinerjiyi özellikle İzmir’de bir üst noktaya taşıyacağı kesin. Bir siyasi partinin İzmir’de yaptırdığı kamuoyu araştırmasına göre seçim işbirliğinden önce CHP’nin İzmir genelindeki oyu yüzde 33.6… DSP’nin ise yüzde 2.5…
Seçim işbirliği sonrası kararsızların da eğiliminin CHP’ye kayabileceğini düşündüğümüzde İzmir Büyükşehir Belediyesi engeline rağmen CHP’nin İzmir’deki oy oranının yüzde 40’a doğru hareketleneceği kaçınılmaz.
2002 yılı genel seçimlerinde 24 milletvekilinden 16’sını alan CHP’nin İzmir genelindeki oyunun yüzde 29.06 olduğunu da unutmayalım…

http://www.suleymangencel.com/ 21 - 05 - 2007

18 Mayıs 2007 Cuma

Notlar, notlar, notlar...

* DSP ile CHP arasında anlaşma sağlandı, seçim işbirliği çerçevesinde genel seçime hazırlanılacak. Ancak DSP işbirliği bazı aday adaylarına yaramadı açıkçası… DSP’yi daha önce terk eden, CHP’ye geçen bazı eski DSP’lilere rezerv konulacağı bugünden bile belli. Bu tür aday adaylarından İzmir’de hayli var aslında. Hakan Tartan, Suat Çağlayan, Şükrü Sina Gürel ve Cenap Börühan bunlardan sadece birkaçı…
* İzmir Esnaf Birlikleri Başkanı Mehmet Ali Susam’ın CHP adaylığı gündemde. İzmir medyası Susam’ın arkasında toplanmış görünüyor. Başka sivil toplum örgütü lideri olmadığı için medyanın neredeyse tamamı Susam’a destek veriyor. Ancak CHP genel merkezi bu desteği ne kadar görür ve ne kadar değer verir bilinmez. Sonucunu 4 Haziran’da alacağız.
* Dışarıdan gelen adaylar konusunda tepki artıyor. Mehmet Ali Bayar’ın bile İzmir’den aday gösterilmesine tepki var. Sağda oluşan bu tepkinin sola da yansıyacağı açık. Tabii listelerin ortaya çıkmasından sonra oluşacak bir tepki bu.
* Bazı eski siyasetçiler de listelere girmek için harekete geçtiler. Ancak politika o kadar hızlı değişiyor ki, böyle bir ortamda eskilerin hatırlanıp hatırlanmayacağı şüpheli.
CHP İzmir il başkanlığı için bir çok isim ve grup çalışmaya başladı. Bazı isimler listelerde olması beklenen milletvekilleri ile CHP İzmir ilin yeniden oluşturulması yönünde hareket ediyor. Bazıları ise doğrudan genel merkez ile koordinasyon içerisinde. İlin ataması 4 Haziran sonrası yapılacak. Ve tabii çıkan listeler bu atamanın seyrini de belirleyecek.
* Kulislerde milletvekili adayı olan ancak listelere konulmayan bir takım isimlerin de il başkanlığı için görev alabilecekleri konuşuluyor. İl başkanlığına en yakın isimlerin başında genel merkezin her zaman görev verdiği bir isim geliyor. Ancak bu isim yeniden il başkanlığını kabul eder mi tartışılır.
* CHP İzmir il sekreteri ve il saymanı da ilin yeniden şekillendirilmesini konuşmak için Ankara’ya gidiyor. Genel merkez yöneticileri ile görüşecek olan ekip, CHP İzmir ilin yeniden yapılanması konusunda görev talebinde bulunacak.
* Listelerin açıklanmasından sonra partilerde bazı küskünlerin oluşacağı kesin. Bu siyasetin doğasında var. Ancak genel merkez yöneticilerinin bu küskünlükleri engellemek için bir plan geliştirmeleri şart. Önlerinde kısa bir seçim süreci var. Bu sürecin en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekiyor.
* İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde suskunluk hakim. Büyükşehirin bir aday belirleyip belirlemediği bilinmiyor. Ancak kulislerde Aziz Kocaoğlu’nun göreve geldikten sonra belediyenin başına getirdiği Selma Nalbantoğlu’nun emekliliğini isteyerek görevden ayrıldığı konuşuluyor. Nalbantoğlu’nun görevden Aziz Kocaoğlu ile ilişkisinin bozulduğundan dolayı mı, yoksa aday adayı olmak istediğinden dolayı mı ayrıldığı netleşmedi.
* CHP Genel Merkezi ana baba günü… Aday adayı olmak isteyenler masaların başında kuyruk oluştururken, herkes CHP Genel Sekreteri Önder Sav ile görüşmenin yolunu arıyor. Aday adaylarının tamamı Sav’ın listelerde etkili olacağını tahmin ettikleri için kendilerini anlatmanın derdinde.

http://www.suleymangencel.com/ 18 - 05 - 2007

17 Mayıs 2007 Perşembe

Herkes bekliyor

Tüm partilerin adayları yavaş yavaş belli olmaya başladı. MHP ve YDP’nin İzmir’de ilk sıra adayları kesin gibi neredeyse… AKP’nin de birkaç revizyon ile listelerini hazırlayacağı bekleniyor. Şimdi herkes CHP listelerini bekliyor.
Ancak CHP’den hala net bir bilgi yok.
Ankaralı gazeteciler de CHP’nin sadece İzmir’de değil tüm Türkiye’de adaylarını belirlemediğini ve ilk kez parti genel merkezinden dışarıya bilgi sızmadığını belirtiyorlar.
Bunun önemli nedenlerinden biri hiç kuşkusuz CHP-DSP ittifakının sonuca ulaşmaması.
Ancak DSP ile ittifak yapılsa dahi verilecek kontenjan üç aşağı beş yukarı belli.
CHP kentlerdeki lokomotif adaylarını da saptamadı. Ya da saptadı ama bu bilgi dışarıya sızmıyor.
İzmir’de CHP’den aday olabilecek ünlü isimler bile listelerde olup olmayacaklarını bilmiyorlar.
Kısacası CHP’nin listeleri önümüzdeki haftadan önce şekillenmeye başlamayacak gibi görünüyor.
MHP ilginç isimlerle karşımıza çıkıyor bu dönem. İzmir’den kimleri göstereceği henüz net değil. Ancak MHP’nin bu kadroları doğru değerlendirmesi halinde küçük de olsa bazı adamlar atması mümkün…
YDP ise Mehmet Ali Bayar ile başladı. İşte bu nokta ilginç. CHP konusunda “ithal adaylar” istemiyoruz diyen İzmir basını ya da İzmir’in önde gelen simaları YDP’nin bu adımlarına ya seyirci kalıyor ya da destek veriyor. Sadece Mehmet Ali Bayar değil sözkonusu olan tartışma. YDP Nevval Sevindi, Ruhat Mengi gibi isimleri de İzmir’den aday gösterme isteğinde. Dolayısıyla YDP listelerinde ithal adayların çok olabileceği ihtimali diğer partilere göre daha fazla.
AKP ise suskun İzmir’de. Halen milletvekilliği görevini sürdüren önemli isimlerin yanına kimleri ekleyecek AKP… Ali Aşlık’ın durumu ne olacak? Abdullah Gül’ün kentteki gücü artacak mı? Tüm bu sorular önümüzdeki hafta netlik kazanacak.
İzmir’den diğer kentlere göre daha fazla oy alacağı tahmin edilen Genç Parti de henüz suskun. Cem Uzan’ın eşi Alara Uzan dışında İzmir’den aday gösterilecekler belli değil. Sadece genel başkanının lokomotif olduğu bir partide milletvekilleri ne kadar etki yapar bilinmez. Ancak Genç Parti’nin İzmir’de bir önceki seçimlerde yakaladığı başarıyı tekrarlaması için milletvekilleri listesine de önem vermesi gerekiyor.
Listelerin netleşmesi ve kamuoyunda tartışılması için önümüzdeki haftayı beklememiz gerekecek. Kamuoyunda bugüne kadar tartışılan adayların dışında bazi isimler de çıkabilir listelerden. Ancak görülen o ki, listelerin dışında ülkenin konjoktürü ve halkın ülke siyasetine yapacağı etki belirleyecek seçim sonuçlarını.
Seçim sonuçları tartışmaları ise milletvekilliği listelerinin verileceği 4 Haziran günü başlayacak 22’sine kadar sürecek.

http://www.suleymangencel.com/ 17 - 05 - 2007

16 Mayıs 2007 Çarşamba

Saklanmanın nedeni

Bazı aday adayları var, isimlerini kamuoyunda dolaştırıyor, ardından çıkıp, “Ben bir yere aday değilim” diyorlar. Aynı aday adayları partilerde etkili isimleri telefon ile aratıyor, listeleri hazırlayacak olan genel merkez yöneticileri ve başkanları ile randevuların alınmasını istiyor, sonra da gidip görüşüyorlar. Yine tüm bunlardan sonra çıkıp, “Ben bir yere aday değilim, basın böyle yazıyor” yorumunda bulunuyorlar.
Bunun iki nedeni var:
1 – Kamuoyuna rencide olmamak. Tüm yaşamlarını ve geleceklerini medyadaki haberlerin üzerlerine kurdukları için istedikleri bir şeye ulaşamamanın verdiği psikolojik rahatsızlık onları ciddi derecede etkiliyor. Bir genel başkan veya parti yöneticisi tarafından reddedilmenin basında yeralması halinde onlar üzerinde yapacağı etki bizim düşündüklerimizin çok ötesinde.
2 – Tarafsızlığı kaybetmek: Bir aday adayının net biçimde bir partiden aday olduğunun tarifi aslında aday adayının siyasi tavrını da ortaya koyuyor. Böyle bir süreç aday adayının daha sonra oynayacağı alanı daraltıyor, hatta çok kısıtlıyor.
Sonuçta asıl hedeflenen şu:
Aday olmayı istiyoruz, ancak bunu bizim isteğimiz olarak değil, partiden gelen teklif olarak kamuoyuna sunalım ki, karizmamızdan bir şey kaybetmeyelim. Parti tarafından aday yapılmasak da nasılsa her şeyi kapalı kapılar arkasında yaptığımız için olay kamuoyuna yansımaz, biz de rutin yaşamımıza devam ederiz.
Ancak burada unutulan bir nokta var.
Türkiye iletişim çağına girdi. Dolayısıyla atılan her adımdan, yapılan her telefon konuşmasından bile birilerinin haberi oluyor. Bunların bazıları gazetelerde yazılıp çiziliyor, bazıları televizyon haberleri olarak karşımıza çıkıyor. Medyanın kontrol edilme olasılığına karşı da bazı haberler internet sitelerine düşüyor.
Öyle ya da böyle kamuoyu bunlardan haberdar oluyor.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın İzmir ziyareti sırasında aday adaylarının büyük kısmı kendisiyle görüşebilmek için yarıştı. Eski Kültür Bakanı Suat Çağlayan da bu isimlerden biriydi. Çağlayan kalabalığı yaramadığı ve Baykal’ın yanına gelemediği için ayrı bir taktik geliştirdi.
Öğle yemeğinde bir milletvekilinden Baykal ile 5 dakika görüşme olanağı yaratılmasını istedi. Milletvekili Baykal ile görüştü ve öneri kabul edildi. Suat Çağlayan da herkesin gözleri önünde 5 dakika görüştü Baykal ile.
Bu kısa süreçte ne anlattı bilinmez, ancak Baykal’ın bu görüşme sonrası yüz ifadesinde hiçbir değişim yaşanmadı.
Salı gününe kadar Ankara’ya önemli bazı isimlerin gideceği kesin. Amaç genel merkez ile görüşüp aday olabilmenin şansını yaratabilmek.
Sanırım bu süreç 4 Haziran’a kadar kesintisiz devam edecek.

http://www.suleymangencel.com/ 16 - 05 - 2007

15 Mayıs 2007 Salı

Adaylar Ankara'da

22 Mayıs günü saat 18.00’e kadar CHP aday adayları başvurularını tamamlamış olacaklar. İzmir’de aday adayı sayısı hayli fazla. Gündoğdu mitinginin de gösterdiği gibi solun kalesi olan İzmir’de bu seçimde de CHP’nin yüksek oy alacağı tahmin ediliyor. İl ve ilçe yöneticileri ile il genel meclisi üyelerinin bir bölümü istifa ederek aday adaylıklarını net biçimde ortaya koydular.
Bazı öğretim üyeleri üniversitelerdeki görevlerini terk edip aday adayı olduklarını kamuoyuna deklare ettiler.
Şimdi herkes istifa etme zorunluluğu bulunmayan aday adaylarını bekliyor. Bunların arasında güçlü isimlerin olduğu gözden kaçırılmamalı.
Bu isimlerden biri dün Ankara’daydı. CHP Genel Merkezi’nde ziyaretler yapan İzmir kamuoyunun iyi tanıdığı bu isim, CHP’den aday olmak istediğini net biçimde ifade etti.
Bugüne kadar teklif beklediğini ancak CHP’de işlerin biraz farklı işlediğini gördüğünü, bunun için Ankara’ya gelerek tavrını net biçimde belirlediğini söyledi.
Bakalım Ankara bu ismi listelere koyacak mı?
Yine kamuoyunun çok iyi bildiği bir başka isim bugün Ankara yolcusu. Daha önce farklı partide siyaset yapan bu ismin de beklentisi 1. bölgeden sıra bulabilmek. CHP Genel Merkezi’ndeki bazı yakın tanıdıklarının desteği ile Baykal’a ulaşmaya çalışan bu ismin ne kadar başarılı olabildiğini de 4 Haziran günü öğreneceğiz.
Bugüne kadar kamuoyunda yazılıp çizilen isimlerin büyük bölümünün bu listelerde yer almayacağı açık. Ancak nedense bazı basın organları tarafından öne çıkarılıyor, tartıştırılıyor. Basında yeralmak ile listelerde yeralmak arasında bir ilişki olduğunu sanmıyorum. Dolayısıyla basında daha fazla yeralmanın, kamuoyu yaratmanın listeleri hazırlayanları etkileyeceğini de sanmıyorum.
Listeleri hazırlayacak olan ekip, listelerin YSK’ya verilmesinden birkaç gün önce toplanacak, ellerindeki dosyaları elden geçirecek ve çeşitli dengeleri gözeterek bir liste ortaya çıkaracaklar.
YSK’ya verilecek olan liste bazıları tarafından mutlaka eleştirilecektir. Zaten bu listenin herkesi memnun etmesi mümkün değildir.

***

Mitinglerin gözde sloganı “birleşin” solda birlik için yeterli olmayacak gibi. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’in liderlik konusundaki zafiyeti ve partisine hakim olamaması, bazı DSP’lilerin aşırı istekleri birlik umutlarını tüketiyor. Eğer halk DSP ve CHP’ye ayrı ayrı oy vermek zorunda kalırsa tercihini CHP’den yana kullanacaktır. Çünkü solda birlik konusunda hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan, her şartı kabul eden taraf bu kez CHP oldu. Baykal üzerine düşeni yaptı, ancak kariyerist anlayış galip geldi ve DSP bu birleşmeye karşı durdu.

http://www.suleymangencel.com/ 15 - 05 - 2007

14 Mayıs 2007 Pazartesi

Mitingten notlar

İzmir’i, Kordon’u, Bergama vapurundan seyrettim dün… İki adım ilerimde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal vardı. Vapur sahile yakın seyrederken akın akın yürüyen milyonları izledik. Baykal İzmir’in farklı olduğunu bir kez daha görmekten mutluydu. Bazı gazetecilere hangi karenin daha etkileyici olduğunu gösterdi, görüntü alınacak alanları işaretledi. Geminin yanaştığı Alsancak İskelesi’nden Gündoğdu’daki platforma kadar yürüyerek gitti.
Dönüş için havaalanına geldiğinde de yüzü gülüyordu. O da emindi, 2002 genel seçimlerinde, 2004 yerel seçimlerinde verdiği oylarla Türkiye’nin çağdaş yüzü olan İzmir, 22 Temmuz tarihinde yapılacak genel seçimlerde nasıl bir tavır sergileyeceğini yine göstermişti dünkü miting ile…
Baykal’ın çevresi çok kalabalıktı. Aday adayları genel seçimlerde listelerde olabilmenin yolunun Baykal’a yakın durmaktan geçtiğini biliyorlardı. Bu nedenle sabahın erken saatlerinden itibaren havaalanındaydılar.
Bir gün içerisinde gözüme çarpanlar:
1 – Bergama vapurunda Baykal ile yan yana olan Kocaoğlu suskundu. Baykal da bu nedenle çevresindekilerle konuşmayı tercih etti.
2 – Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, her zamanki gibi Baykal’ın en yakınındaki isimlerden biriydi.
3 – Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya da tüm silahlarını kuşanmıştı. Baykal’ı bir dakika bile yalnız bırakmayan Çalkaya, akşam üstü yemeğini Büyükşehir belediyesi ile ortak verdi ve bir adım öne geçmeye çalıştı. Önümüzdeki süreç Çalkaya’nın muhalif yapıdan ne kadar koptuğunu ve genel merkeze ne kadar yakınlaştığını daha iyi gösterecek. İzlemekte yarar var.
4 – Konak İlçe Başkanı Tayfun Emre gün boyunca görülmedi. Örgütü ile miting alanında olduğu belirtildi. Ancak miting sonrası Baykal’ı uğurlamaya da gelmedi Emre.
5 – Görevinden istifa ederek aday adayı olan Selçuk Ayhan bir dakika ayrılmadı yanından Baykal’ın. Tüzük gereği hala il başkanlığı görevini sürdürdüğü belirtildi Ayhan’ın. Ancak bu muğlaklığın bir an önce giderilmesi gerekiyor.
6 – İzmir milletvekilleri Abdürrezzak Erten ile Enver Öktem, Baykal’a en yakın isimler olarak dikkat çekti. Baykal, Erten’in söylediklerini dikkate aldı ve o doğrultuda hareket etti.
7 – CHP lideri aday adayları ile de ilgilendi bazıları ile yakından sohbet etme olanağı buldu.
8 – Aday adayı olarak İzmir medyasında tartışılan Esnaf Birlikleri Başkanı Mehmet Ali Susam da Baykal’ı takip edenler arasındaydı. Susam’ın en büyük dezavantajı, 22 Mayıs’ta yapılacak alışveriş festivaline konser vermek için Zülfü Livaneli’yi çağırması oldu. Dünkü mitingte Baykal’ı pervasızca eleştiren eski CHP milletvekili Livaneli’nin, CHP’den aday adayı olan Susam tarafından konser için davet edilmesi çok tartışıldı kulislerde.
9 – Denize düştüğü iddia edilen Karşıyakalı bir siyasetçinin kim olduğunu buradan yazmıyorum. Anladınız siz onu. Bu siyasetçiyi denizden kurtaranın Abdül Batur olması ise olayı daha ilginç hale getirdi.
10 – Aday adaylarının Baykal ile yaptıkları görüşmelerde genel merkezden herhangi bir ışık görülmedi. Işık alamayan aday adayları umutlarını bu haftaya sakladılar.

http://www.suleymangencel.com/ 14 - 05 - 2007

12 Mayıs 2007 Cumartesi

İzmir Pazar gününü bekliyor

Tandoğan, Çağlayan ve Manisa’dan sonra sıra İzmir’de… İzmir’in Cumhuriyet mitingini en görkemli şekilde gerçekleştireceğine kimsenin şüphesi yok. Kentin kendisinde var bu dinamizm. Diğer kentlerde yapılan mitinglere de en yoğun katılım yine İzmir’den olmuştu. Aslında Cumhuriyet mitinglerinin anlamını tartışmak gerekiyor bu çerçevede.
Bu mitinglerin bazıları tarafından milliyetçiliğin yükselişi olarak değerlendirilmesi tartışılmalı. Toplum yükselen milliyetçiliği mi körüklüyor yoksa AKP iktidarının kendi günlük yaşam düzenini değiştireceğinden mi korkuyor.
İkinci olasılık çok daha güçlü bana göre. Bugüne kadar bir mitinge bile katılmayan, toplumsal hareketlerden uzak duran, siyaseti sadece ekranlardan izleyen orta sınıfın eline bayrak alarak kilometrelerce yürümesi yükselen milliyetçilik ile açıklanamaz. Dahası bu açıklama yetersiz kalır.
Toplumda bir korku var. Özellikle orta sınıfta… Orta sınıf önümüzdeki süreçte kendi yaşam pratiklerinin değişmesinden ürktüğü için yürüyor ve cumhuriyet değerlerine sahip çıkıyor. Bayrak ise kendisine 100 yıldır verilmiş bir ideolojinin sadece simgesi. Üniter devlet, modern toplum, laik yaşam… Türk bayrağı bu değerleri simgeliyor onlara göre. Zaten bunu simgeleyen başka bir nesne yok.
MHP İl Başkanı Musavvat Dervişoğlu, İzmir mitinginin CHP-DSP ittifakının şovuna dönüştürülmemesi gerektiğini savunmuş ve bu nedenle mitinge katılmayacaklarını açıklamış.
Unutulmamalı ki, Tandoğan ve Çağlayan’da yapılan büyük mitinglerin, özellikle ilk miting olan Tandoğan’daki mitingin arkasında CHP örgütleri tüm güçleriyle vardı.
CHP her ilden kaç otobüsün Ankara’ya geldiğini, bunların kaçının CHP örgütlerini taşıdıklarını net biçimde biliyordu. Hatta Tandoğan’a toplanacak sayının bile farkındaydı, Türk medyasından önce.
Her iki mitingde de ortak sloganlardan biri “birleşin” oldu. Ancak bu slogan DYP ile Anavatan’ın birleşmesine yönelik değildi. Solun birleşmesi için atılmıştı o sloganlar… Muhatapları da Deniz Baykal ile Zeki Sezer’di.
Zaman aktı, iki sosyal demokrat lider meydanlardaki mesajı algıladı ve birleşmenin düğmesine basıldı.
Şimdi sosyal demokratların lider kenti İzmir’deki mitinge geliyorlar.
Tabii ki bu birleşmenin sinerjisini görmek isteyeceklerdir.
Seçim sathına girilmiş, aday adaylık başvuruları başlamış bile. Bu süreçten sonra yapılacak her mitingin, toplantının siyasi arka planının bulunması son derece normal.

NOT 1 : Mitinge katılanların geliştirdikleri sloganlar Türk toplumunun zeka seviyesini de yansıtıyor. Mitinge gidecek olanlar halkın elindeki dövizleri mutlaka okusunlar.

NOT 2 : CHP’li belediyelerin mitingin daha görkemli geçmesi için ellerinden geleni yaptıkları ortada. Ancak bu konuda sınıfta kalan tek belediye var. Maalesef İzmir Büyükşehir Belediyesi.

NOT 3 : Aday adaylar konusunda ortaya atılan bir çok dedikodu var. Bu döneme özgü bir durum bu. Yakında Papandreu İzmir’den aday balonunu duyarsanız hiç şaşırmayın.

http://www.suleymangencel.com/ 12 - 05 - 2007

10 Mayıs 2007 Perşembe

Listelerdeki dengeler

4.5 yıllık AKP iktidarının sonucu Türkiye’de bir şeyler gerçekten değişmeye başladı. ANAP ve DYP’nin yıllarca süren birleşme tartışmaları sona erdi. Demokrat Parti adı altında birleşen merkez sağ yeniden çekim alanı olmaya çalışıyor. Merkez solda da önemli adımlar var. Deniz Baykal’ın Zeki Sezer ile ortaya koyduğu mutabakat çok önemli sosyal demokrasi için. Şimdi DSP’nin kararı bekleniyor. Bu aşamadan sonra DSP’nin yan çizmesi beklenmiyor açıkçası. 13 Mayıs Pazar günü yapılacak İzmir mitinginin ana eksenini de merkez solun bütünleşmesi oluşturacak.
Aday adaylarının bugünden itibaren başvuruları da başladı. 22 Mayıs’a kadar sürecek başvurular daha sonra genel merkezler tarafından değerlendirilecek.
Aslında listelerin oluşturulması süreci hiç de kolay değil. CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın önceki gün gece saat 04.00’e kadar kamudan ve parti örgütlerinden istifa edenlerle genel merkezdeki odasında konuştuğunu gördükten sonra bu sürecin çok yıpratıcı olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz.
Gerçekten de listeleri hazırlayanların onlarca dengeyi bir araya getirip çözmeye çalışmaları kolay iş değil. Sonuçta herkesin beklentisi olduğu için çıkan listelerin beğenilmeyeceği de biliniyor.
Nedir bu dengeler?
Dengenin ana unsurları ortaya konulduğunda ayırımcılık yapıldığı hissine kapılıyor insan. Ancak toplumsal mozayiğin özellikle büyük kentlerdeki sosyal yapılaşmanın aynası olması gerekiyor milletvekili listelerinin.
İzmir’e baktığımızda köken olarak İzmirli yok aslında. Asıl İzmirliler yani aileleri yüzyıllarca İzmir’de olanlar sadece Levantenler ve Museviler. Belki birkaç Türk aileden bahsedebiliriz yüzyılları hesaba kattığımızda.
Diğerleri ise mutlaka bir başka yerden göçmüş İzmir’e… 1950’lerde göç edenler var, 1870’lerde de… Ama sonuçta bir göç yapılmış İzmir’e…
Bu nedenle liste dengelerinde İzmirlilik diye bir kavram yok. Bazıları İzmirliliği farklı algılıyor ve ortaya koyuyor. Ancak bunun siyasi olduğu kimsenin gözünden kaçmıyor.
Listelerde doğu ve güneydoğu kökenlilere yer verilmek zorunda. Çünkü kentin çeperlerindeki oy depoları bu gruptan oluşuyor.
Aleviler de bir yapı olarak karşımıza çıkıyor… Onlar da kendi temsilcilerini görmek istiyorlar listelerde…
Göçmenler, mübadele ile Türkiye’ye gelenler önemli bir güce sahipler. Özellikle kentin merkezinde…
Tarım kesiminin de bir temsilcisi gerekiyor….
Kadınlar ise ayrı bir yapı…
Kentin lokomotifi olarak adlandırılan sivil toplum örgütleri liderleri de önemli. Kentin sevilen ve proje üreten isimlere de ihtiyacı var listelerde.
Bu listeye bir de genel başkanların kontenjanlarını koyduğumuzda bir partinin çıkarabileceği maksimum sayı zaten oluşmuş oluyor.
İşte bu aşamada tartışma başlıyor, kim, hangi yapının temsilcisi diye…
Ve bu tartışma seçim gününe kadar sürüyor…
Kırgınlıklar, kopmalar vs… Ardından seçim yaşanıyor ve partilerde kartlar yeniden karılıyor. Bir sonraki seçimin hesapları başlıyor yapılmaya…

http://www.suleymangencel.com/ 10 - 05 - 2007

9 Mayıs 2007 Çarşamba

Kampanyalar, kriterler…

İstifa furyası bitti, şimdi yeni furya başlıyor. Aday adayları bugünden itibaren 25 gün boyunca kamuoyunda yeralmak ve parti yönetimlerinin gözüne girmek için kampanyalara başlayacaklar. Kampanyalarda yapılacak gözde işler
1 – Gazetecilerle röportajlar yapılacak, genel başkanlar, parti yöneticilerinin başarıları vurgulanacak, “Ben çok iyi bir partiliyim” sloganı geliştirilecek, boy boy fotoğrafların gazete sütunlarında yayınlanması sağlanacak. Röportajın yapıldığı gazeteler Ankara’ya genel merkez yöneticilerine gönderilecek.
2 – Televizyon programlarına çıkılacak, milletvekili olunması halinde yapılacaklar anlatılacak. TV programları cd haline getirilerek Ankara’ya gönderilecek.
3 – Partinin önde gelenleri ya da karar verici mekanizmalar üzerinde etkili olanlarla akşam yemekleri yenilecek, sıralama konusu gündeme getirilecek.
4 – Kendisine destek veren sivil örgütlerin genel merkezlere faks çekmeleri sağlanacak. Böylece kentteki destek vurgulanacak.
5 – Türkiye’nin önde gelen isimlerine ulaşılacak, onların genel başkanlarla doğrudan konuşmaları sağlanacak.
6 – Ailede geçmişi araştırılacak, bulunabilecek tüm toplumsal motifler kullanılacak.
7 – Rakiplere dikkat edilecek, onların adımları şiddetle izlenecek.
8 – Haftada bir Ankara’ya gidilecek, genel merkez yöneticileriyle görüşmeler yapılacak.
Kampanyanın maddeleri uzatılabilir.
Ancak genel merkezler milletvekili adaylarından neler bekliyor? Hangi kriterler genel merkezler için daha önemli?
1 – Parlamentoda dik duruş sergilemek.
2 – Kentte tanınır olmak, toplumsal destek almak.
3 – Adli sorun bulundurmamak.
4 – Yaşam kalitesine dikkat etmek.
5 - Güvenilir olmak.
6 – Ülke gerçeklerini iyi bilmek, bu konu hakkında fikir yürütebilmek.
7 – Ekip çalışması yapabilecek olgunlukta olmak.
8 – “Önce ben” yerine “biz” demeyi başarabilmek.
9 – Mali anlamda rahat olmak.
10 – Parti örgütlerine yakın durmak.
“Bugüne kadar milletvekili olanlar bu kriterlere sahip miydi” diyebilirsiniz.
Ancak dönem bu dönem çok karışık ve karmaşık. Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunları da dikkate aldığımızda bu kriterlerin ne kadar önemli olduğunu göreceksiniz.
Bakalım genel merkezler bu kriterlere uygun adayları bulabilecekler mi?

http://www.suleymangencel.com/ 09 - 05 - 2007

8 Mayıs 2007 Salı

Aday adayı psikolojisi

CHP Genel Merkezi’nde dün 150 kişi vardı. Bugün istifalar için son gün. Bu sayının daha da artacağı tahmin ediliyor. Herkes genel merkez yöneticileri ile görüşüp istifa kararı almak için ışık bekliyor.
CHP Genel Merkezi ışık verebilir mi? Ya da herhangi bir milletvekili aday adayına, “Seni bu dönem seçilebilir sıradan listelere koyacağız” diyebilir mi?
Bu aşamada genel merkezin ışık vermesi zor. Süreç hala işliyor. Anayasa değişiklikleri nedeniyle genel kurulda kavga çıkıyor, YSK seçimin daha öne alınıp alınmaması konusunda yapılan başvuruya daha dün yanıt veriyor, CHP ile DSP’nin anlaştıkları belirtiliyor ancak bunun hangi çerçevede olduğu net biçimde bilinmiyor.
Bu kadar bilinemezcilik içerisinde CHP Genel Merkezi’nin herhangi bir adaya ışık yakması, “Sen önümüzdeki dönem milletvekilimiz olacaksın” demesi güç, hatta imkansız.
Ancak bir umuttur gidiyor.
Aday adaylığı süreci psikolojik olarak ilginç bir süreç…
Tüm mantık kuralları ve dengeler unutuluyor, herkes kendi dengesi, kendi ilişkileri üzerinden bakmaya başlıyor, çevrede yaşanan gelişmeleri görmüyor ya da görmek istemiyor.
Listeler ortaya çıkınca da hayal kırıklıkları yaşanıyor, küslükler başlıyor.
Ne kadar mantıklı olunsa da bu süreçten etkileniyor insan…
Aynı hayal kırıklıklarının 4 Haziran günü, yani listelerin YSK’ye verileceği tarihte tekrarlanacağı açık.
Önemli olan bu dönemi en az sorunla geçirebilmek. Çünkü bazı aday adaylarının kendilerini listelerde görememesi halinde sorun çıkarabilecekleri çok açık…
Siyaset bu… İzleyip göreceğiz…

***

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu CHP’ye bir aday hazırlıyor. CHP Genel Merkezi’nin de bilmeden kabul edebileceği bir aday. Kocaoğlu ile ilişkileri çok iyi. Bazı önemli işlerde birlikte çalışıyor, kararları ortak alıyorlar. Kocaoğlu kendisine çok güveniyor ve genel merkezde önemli bir ayağı olacağını tahmin ediyor. Bu aday CHP İzmir örgütünün öyle kolay kolay içine sindirebileceği bir isim de değil. Genel merkez bu adayın özelliklerini ancak milletvekili olduktan sonra fark edecek ama iş işten geçmiş olacak.

***

Kamu personeli için istifa süresi bugün sona eriyor. Bürokratlar arasında istifa edenlerin büyük bölümü ya AKP ya da DP’den aday olmayı planlıyor. Bu çerçevede insanın aklına şu soru geliyor. Ya devlet bürokrasisinde sosyal demokrat kalmadı ya da sosyal demokratlar istifa ederek siyasi bakış açılarının bilinmesinden korkuyorlar. Kolay değil, bunun arkasından Türkiye’nin ücra köşelerine sürülmek de var.

http://www.suleymangencel.com/ 08 - 05 - 2007

7 Mayıs 2007 Pazartesi

Açıklamanın sırrı

Bugün bazı gazetelerde yayınlanan bir metin var. Ahmet Piriştina’nın oğlu Levent Piriştina imzalı… Seçilme yaşının 25’e indirilmesi çerçevesinde bir açıklama yapan Piriştina, Cumhuriyet, laiklik ve Atatürk ilkelerinin tartışıldığı bu ortamda, gençlerin inançlarıyla aktif politikada yer almaları gerektiğini söyledi. Levent Piriştina, "Öne alınan seçimlerin Türkiye’de yönetim anlayışına yeni bir açılım ve farklılık getirmesi kaçınılmazdır. Özellikle sol partiler arasında birleşmelerin sağlanması, parçalanmaların önlenmesi, kararsız seçmenlerin sandığa çekilmesi ve seçilme hakkına sahip her kesimin bu milli görevi üslenmesini sağlamak, öncelikli hedef ve amaç olmalı" dedi…
Listeler üzerine büyük tartışmaların yaşandığı, kulislerin yapıldığı bir ortamda Levent Piriştina’nın neden böyle bir açıklama yapma gereği duyduğu merak ediliyor.
İki öngörüde bulunalım.
1 – Levent Piriştina CHP ya da DSP genel merkezinden adaylık konusunda teklif aldı.
Eğer Piriştina adaylık teklifi aldı ise merkez yoklama ile belirlenecek listelerde zaten yer bulacaktır. Dolayısıyla bu konuyu bugün kamuoyunda tartışmaya açmanın ne yararı vardı?
2 – Levent Piriştina’nın yakın çevresi kendileri adına Piriştina adının siyasette kalması için harekete geçtiler. Levent Piriştina ismini öne çıkararak genel merkezler üzerinde baskı kurmayı hedefliyorlar…
İki öngörü de kendi içerisinde tutarlı olabilir.
Ancak CHP-DSP ittifakının listelere nasıl yansıyacağı da ayrı bir soru işareti.
DSP genel merkezi anlaştıkları sayıda ismi CHP listelerine koyarken CHP genel merkezinden “olmazlar listesi” de talep edebilir.
Daha doğrusu Zeki Sezer, DSP’yi bırakıp CHP’ye geçen bazı isimlere rezerv koymak isteyebilir. Bu da son derece doğaldır. DSP’lilerin olmazları arasında Suat Çağlayan, Hakan Tartan ve Şükrü Sina Gürel isimleri öne çıkıyor.
Bu isimler arasına Levent Piriştina isminin de eklenmesi mümkün bu açıklamadan sonra…

***

İTO Meclisi’nde bir grup meclis üyesi, İTO Başkanı Ekrem Demirtaş’ın, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığına verdiği destek nedeniyle bir kampanya başlatıyorlar. Demirtaş’ın toplumun ve ülkenin çıkarlarını bir kenara bırakarak kendi çıkarları doğrultusunda Gül’e destek olduğunu, bunun kamuoyu tarafından dikkate alınmasını ve İzmir Ticaret Odası’nın laiklik konusunda durduğu yeri doğru tarif etmesi gerektiğinin altını çizen meclis üyeleri bu çerçevede bir basın toplantısı düzenleyerek görüşlerini açıklayacaklar.

***

CHP İzmir İl Başkanı Selçuk Ayhan istifa ediyor. Bu konuda kararlı olan Ayhan Ankara’ya gidip genel merkezde bazı görüşmeler yapacak. Siyasetin son derece hareketli olduğu her gün bir şeylerin değiştiğinin farkında olan Ayhan, bu aşamada genel merkezden ışık almasa da aday adaylığını açıklayacak. Selçuk Ayhan’dan sonra il yönetiminde yaşanacaklar konusu ise şimdilik bir muamma. Genel merkezden gelen genelge ile elleri kolları bağlanan il yöneticileri bundan sonra neler olabileceğini hesaplamaya çalışıyorlar.

http://www.suleymangencel.com/ 07 - 05 - 2007

4 Mayıs 2007 Cuma

Karar vermek

Cumhurbaşkanlığı seçimleri dolayısıyla tüm Türkiye’nin isteği haline gelen baskın genel seçim kapıya dayandı. Seçim tarihi daha dün alındı ancak 5 Mayıs 2007’ye yani yarına kadar milletvekili adayı olmak isteyen, kamu görevlileri, meclis üyeleri ve parti yöneticilerinin istifa etmeleri gerekiyor. Herkes biraz şaşkın…
Kararlarını iki gün içerisinde vermeleri gerekiyor.
Listeleri oluşturacak genel merkezlerden bugünden bir ışık almak mümkün değil. Onlar da seçim stratejilerini saptamaya, bazı ittifaklar kurarak yarışa girmeyi planlıyorlar. Bu nedenle hiçbir genel merkez yöneticisi, “Seni sıralamaya koyuyoruz, görevinden istafa et” diyecek durumda değil.
Parti yöneticileri için de durum aynı.
İl Genel Meclisi’nden bugün itibarıyla CHP adına istifa eden sayısı iki… Yücel Özen ve Ekrem Bulgun… Birçok isim de bugün karar verecek ve yarın istifa mektuplarını İl Seçim Kurulu’na ulaştıracak.
CHP İzmir İl Başkanı Selçuk Ayhan ise hala düşünüyor.
Milletvekilliği isteğini seçildiği günden itibaren ortaya koyan Ayhan’a genel merkezin ne yanıt vereceği merakla bekleniyor.
Görevlerinden istifa etmek isteyen bazı kamu yöneticileri ve bürokratların Selçuk Ayhan’ı aradıkları ve listelerde yer bulabilme olasılıklarını sordukları da bir başka gerçek. Aslında Selçuk Ayhan bu taleplere şu yanıtı verebilir:
“Kelin merhemi olsa önce kendi sürerdi.”
Sürpriz isimler olabilir mi istifa edenlerin arasında?
O listeyi önümüzdeki günlerde bu siteden yayınlayacağız.

***

20 Mayıs ise partilerin kesin milletvekili listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na verecekleri gün. Dolayısıyla bugünden itibaren tüm partilerin genel merkezleri hem siyasi mücadelelerini vermeye devam edecekler hem de bir sonraki meclisi oluşturacak siyasi kadrolarını yaratmaya çalışacaklar.
İktidar partisi AKP’de de durum karışık. Gül grubu bu seçimde etkili olabilecek mi, Tayip Erdoğan Güneydoğu kökenli milletvekillerini temizleyecek mi, Bülent Arınç çevresinde toplanan sert İslamcı milletvekillerinin durumu ne olacak?
AKP genel merkezi yeni listelerde bu sorulara yanıt verecek.
Ya İzmir’de?
AKP İzmir İl Başkanı Ali Aşlık’ın da yarına kadar istifa etmesi gerekiyor. Kamu görevlerinden istifa edip seçime girmek isteyen bürokrat sayısı da hayli yüksek AKP’de.
Bu kadar insanı listelere nasıl sığdırabilecekler, birlikte göreceğiz.

http://www.suleymangencel.com/ 04 - 05 - 2007

3 Mayıs 2007 Perşembe

Seçim kapıda, listeler oluşturuluyor

Seçim günü 22 Temmuz 2007… Ankara toz duman… Sanki bir poker oyunundayız. Başbakan hergün yeni bir kağıt açıyor, diğerleri de bu oyuna karşı kendi kağıtlarını ortaya koyuyor. Bu tartışmalar seçim sürecine girilene kadar devam edecek.
Asıl ilginç olan konu milletvekili listelerinin nasıl oluşturulacağı…
Önce AKP’den başlayalım.
1 – Tayip Erdoğan, Abdülkadir Aksu’nun egemen olduğu güneydoğu kökenli bir grup milletvekilini kesecek. DEHAP’ın Güneydoğu’da bağımsız adaylarla seçime gireceğini de dikkate aldığımızda AKP’nin bu bölgede milletvekili çıkarma olasılığı zaten düşüyor.
2 – Bülent Arınç doğrultusunda hareket eden milletvekillerinden bir bölümü de bu kez listelerde yer bulamayacak. Tayip Erdoğan arada bir kendisine ayak bağı olan Arınç’ın gücünü azaltmayı planlıyor.
ANAYOL’da durum çok daha karışık…
1 – Listelerde ANAP ve DYP adaylarının dengeli olmasına dikkat edilecek.
2 – Flaş isimlere özellikle ağırlık verilecek. ANAYOL’un merkezi tamamen temsil ettiği düşüncesi yaygınlaştırılmaya çalışılacak.
3 – CHP ve AKP’de yer bulamayan bir çok isim ANAYOL’u denemek isteyecek. Bu nedenle ciddi bir liste mücadelesi yaşanacak.
CHP’de durum daha sakin…
1 – Bir önceki seçimde vitrinde olanların büyük bölümü partiyi terk ettiği için vitrin adaylara mesafeli yaklaşılacak.
2 – Parti kadrolarına bakılacak, doğru isimler saptanacak.
3 – Güvenlik kodları harekete geçirilecek. Milletvekilinin önümüzdeki 5 yıl sergileyeceği performans ve partisine bağlılığı esas alınacak.
İzmir’de milletvekili olmak isteyenlerin sayısı hayli yüksek. Gerek CHP’de gerekse ANAYOL’da milletvekili olmak isteyen yüzlerce tanınmış isim var.
Ancak genel merkezler, bu kadar sıkışık bir ortamda bu isimlere ne kadar paye verecekler bilinmez.
Ancak parti genel merkezleri milletvekili seçerken transferlerle kaybedecekleri olası isimleri listelerine almayacakları daha net bir düşünce olarak karşımıza çıkıyor.
Dolayısıyla partiye olan bağlılık bu çerçevede daha ön planda.

***

Kınama cezası alan 5 Taylandçı’nın hangi milletvekilinin evinde yemeğe katıldıkları ilginç bir soru… Genel merkez ile ilişkilerini en alt düzeye indiren bu 5’li ile yemek yiyen milletvekili ya çok saf ya da bu dönem listelere giremeyeceğini tahmin ediyor. Ancak yine de bu milletvekilinin genel başkanına ve partisine hakaret eden belediye meclis üyeleriyle ne konuştuğunu merak ediyorum.

***

İzmir Büyükşehir Belediyle Başkanı Aziz Kocaoğlu da İzmir’den bu dönem CHP adayı olacak milletvekilleri konusunda bazı tespitlerde bulunmuş. Genel merkez ile hiçbir ilişkisi olmayan bir belediye başkanının genel merkezin bakış açısını nasıl bildiği ayrı bir soru tabii ki… Kocaoğlu bazı isimlerin kesinlikle milletvekili olamayacağını işaret buyurmuş. Hatta bazı milletvekillerinin İzmir’de kalmayacağı yönünde görüş bildirmiş. Bakalım Kocaoğlu istemediği bazı isimleri listelerde görünce neler söyleyecek?

http://www.suleymangencel.com/ 03 - 05 - 2007

2 Mayıs 2007 Çarşamba

Ankara seyahatnamesi

5 günlük Ankara seyahati bitti, yeniden İzmir’deyim. Tozun dumana katıldığı Ankara’da hayli not birikti elimde… Tabii bunun İzmir ile bağlantı noktaları çok daha önemli... Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan kriz aylar öncesinden belliydi. Kimse görmemek istedi. Özellikle medya Türkiye’nin aynası olmaktan uzaktı.
Tandoğan mitingi bu krizin önemli mihenk taşıydı. Ancak AKP Hükümeti bu mitingi “son çırpınış” olarak algıladı. Yanıldığını ise Çağlayan mitingi ile gördü.
CHP aylardır net bir tutum içerisindeydi, süreci iyi algıladı ve gerekli girişimleri yaptı. Aslında hepsi hukuk sistemi içerisinde sorunun çözümüne ulaşma göyretleriydi.
Ancak AKP elindeki gücün rehaveti içerisinde gelişmeleri doğru okumadı ve bugüne gelindi…
Herkes bu konuda yazdığı ve konuştuğu için daha fazla tespite gerek yok.
Biz gelelim İzmir’e…
Öncelikle Tayland konusunda atılan adımlara…
CHP Yüksek Disiplin Kurulu 5 kişiye kınama vererek parti disiplinine uymayanları kamouoyu önünde cezalandırdı.
Cezalar konusunda birçok yorumun olacağından şüphem yok.
Ancak şu noktaların altını çizmek istiyorum:
1 – CHP sahipsiz değildir. Dolayısıyla bir yere partinin bayrağı altında gelenler istedikleri zaman partiye, parti yöneticilerine yönelik suçlamalarda bulunamazlar.
2 – “Ben yaptım, oldu” dönemi CHP’de kapanmıştır.
3 – CHP’nin adından yararlanarak bir yerlere gelmek isteyenlere bu partide artık yer yoktur. İstedikleri yere gidebilirler.
3 – Kitle partilerinde muhalefetin olması kaçınılmazdır. Ancak muhalefet varolan sistem içerisinde muhalif tarzını sürdürmelidir.
Şimdi gelelim ceza alanların söylemlerine ve ortaya çıkan tabloya.
1 – Bu cezada il başkanı Selçuk Ayhan’ın parti üst yönetimine sunduğu rapor tabii ki etkili olmuştur.
2 – Yüksek Disiplin Kurulu üyelerinin parti bayrağına ve genel başkanına yönelik olumsuz tavırları affetmeleri mümkün değildir.
3 – Ankara’da savunma verenlerin affedilmek için genel merkezde kimleri devreye sokmak istedikleri gayet iyi bilinmektedir. Hatta genel başkanın kapısında 3 saat bekleştikleri de gözden kaçmamalıdır.
4 – Genel merkez yöneticileri tarafından listelere konulan ve seçildikleri gün zafer çığlıkları atanların, bugün yine genel merkez tarafından cezalandırıldıkları unutulmamalı ve ceza alanların şahsiyetleri doğrultusunda bulundukları görevleri terk etmeleri şarttır. Farklı bir tavır bu koltukların başka amaçlar için kullanıldığı yönündeki düşünceleri pekiştirir.
5 – Olaylı Tayland ziyareti nihayet kapanmıştır. Kamuoyunda partiyi bu kadar tartıştıran İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın aynaya bakıp, yaptığı hataları sorgulaması, özeleştiri vermesi dönemi gelmiş, hatta geçmektedir.

NOT 1 : Bugünden itibaren erken seçim tartışmaları ile birlikte milletvekili adaylıkları konusu ciddiyet kazandı. Ankara turları açılmıştır.

NOT 2 : Ankara’da özellikle kimlerin ziyaret edileceğini buradan yazmaya gerek bile yoktur. Aksi durum hüsrana uğramak fiilinin yaşama geçirilmesine neden olur.

http://www.suleymangencel.com/ 02 - 05 - 2007