Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

25 Kasım 2005 Cuma

Dört maç bitti de, ne oldu?

Yılların Euro'sunu Avro olarak değiştiren bugünün zihniyetini dikkate alırsak, önümüzdeki yıllarda Eurolig'in de Avrolig olarak devam etmesi muhtemel. Biz de böyle bir ismi münasip gördük köşemize...
Avrolig dördüncü haftasını bitirdi. Eskisi kadar zevk vermese de, Avrupa Basketbolu'nun zirvesi sayıldığı için arada bir bakınmakta yarar var. Üstelik batug.com'un da buna ihtiyacı var. Her şey Amerika ve uçan Amerikalı zencilerden ibaret değil.
İlk yazıda, geçen dört haftayı değerlendirelim.
Doğru dürüst takım bulunamadığından üç grupta oynanan maçların büyük bölümü, sıradan geçiyor... Gruplarda nefesi yetmeyen bazı takımların aslında ULEB'de oynamaları gerekiyordu. Dolayısıyla iki gruplu mücadele bu ligi biraz daha anlamlı kılardı.
Neyse, büyüklerin işine karışmadan ilk dört haftayı inceleyelim. Bizimkilerden başlayalım.

B Grubu

Savunma yapayım, derken basketbol oynamayı unutan Efes Pilsen'in grubunda Maccabi, Prokoml Trefl, Lietuvos Rytas, Cibona, Olimpiakos, Milano ve Wintherhtur FCB bulunuyor.
Bakmayın siz Wintherhtur adına; bildiğimiz Barselona. Adamların gözü dönmüş. Para için takımın asıl ismini FCB'nin içine gizlemişler. Bu takım için "Eskiye rağbet olsaydı, bitpazarına nur yağardı" son derece uygun bir deyim. Sen hem sponsor bul, adını gizle, hem de git kariyerlerinin son günlerini yaşayan basketbolcularla anlaş. Bu kararın sonuçlarına katlanacaklar. İspanya'da Olimpiakos'u yendiler. Ancak İstanbul'da Efes'e, kendi evlerinde Rytas'a mağlup oldular. Neyse ki son hafta Trefl'i deplasmanda 5 sayı farkla yenerek biraz nefes aldılar. Haftalar ilerledikçe yaşlıların yorgunluğu ortaya çıkacak. Takımın beyni ve üçlükçüsü Navarro ciddi savunma görünce ya kaçacak delik arıyor ya da "İmdat, beni boğuyorlar" diyerek hakemlerden aman dileniyor. Fucka, Marconato ve Kakiouzis gibi, olgunluk dönemini yaşayan baltalarla bir yere gelmesi hayli zor Barselona'nın. Takımın forveti Ivan Garcia 35'ine merdiven dayamış. İspanya ligindeki başarıları da yol yorgunluğu ve sürekli maç trafiği nedeniyle yakında düşüşe geçer.
Barselona'nın ilk maçta yendiği Olimpiakos ise bir başka alem. Takım lime lime dökülüyor. 4 hafta sonunda 3 mağlubiyet - 1 galibiyet ile 7'nci sırada. Tamam, bazı sakatları var. Litvanyalı Zuakuskas kazması gibi. Şimdilerde pivotluk görevini, sonradan olma değil babadan Yunanlı 2.08'lik zenci Schortsanitis götürüyor. Annesi Nijeryalı imiş. Adam pek dayanamamış, sonunda anneyi sallamış. Gürbüz oğlan 150 kiloluk cüssesi ile göz korkutuyor. Ancak, ateş olsa cürmü kadar yer yakar. Sağından atıp solundan geçen o kadar çok adam var ki, Schortsanitis gümrük memuru gibi kalıyor boyalı alanda. Hızlı basketbol oynayan takımlara karşı hiç şansları yok. Son maçta Lietuvos Rytas'a mağlubiyetlerinin arkasında da bu var. Yunan Ligi'nde 5'te 5 yapmalarına rağmen zayıf rakiplerine karşı oynadıklarını ve zar zor kazandıklarını unutmayalım. Bu takımdan bu sene de birşey olmaz. Pire'deki armatörler beklentilerini bir yıl sonraya saklasınlar.
Grubun adı büyük-oyunu küçük diğer ekibi Armani J. Milano. İtalyan Ligi podyum gibi. Ne kadar ünlü marka varsa hepsi sponsor olmuş basketbol takımlarına. Efes Pilsen'in ilk maçta İtalya'da yendiği Milano da dökülüyor. Yok, bu öyle böyle bir dökülme değil, sürünme ile eşdeğer. 3 mağlubiyet - 1 galibiyet ile grubun dibine vuran Milano, son maçta Cibona'ya deplasmanda boyun eğdi. Bu gidişle boynunu kaldırması da güç olacak. İtalyan Ligi'nde 5 galibiyet - 4 mağlubiyet ile 9'uncu sırada bulunan Milano'yu, Shumpert'in de sırtlaması mümkün değil. Galanda, Bulleri, Vukcevic ve Blair ile orta seviyeyi korumaya çalışan takım konumunda Milano...
Son maçta Milano'yu yenen Hırvat takımı Cibona, basketbol mabedi Zagreb'te kral. Dışarıda Polonya'nın yıldızı Prokom Trefl ile İsrail'in tek tabancası Maccabi'ye farklı kaybeden Cibona, yine evinde Litvanya takımı Rytas'ı ezip geçti. İki Amerikalı dışında kadrosunu Hırvatlar'dan oluşturan Cibona'nın, evindeki mücadeleci ruhundan dolayı ilk 4'e girme olasılığı yüksek. Adriyatik Ligi'nde 5 galibiyet - 3 mağlubiyet ile 6'ncı sırada bulunan Cibona, çabuk basketbolu ile ikinci turu zorlar.
Barselona'yı deplasmanda deviren ateşli Litvanya takımı Rytas da ilk 4'e gözünü diken diğer bir ekip. Her ne kadar grup sonuncusu Milano'ya evlerinde yenilseler de, B Grubu'nun can yakacak takımlarından biri. Rytas, eski Sovyet yapısını AB üyeliği ile terkeden Litvanya'ya çabuk uyum sağlamış. Öyle bir dışa açılmış ki, kadroda Letonyalı, Amerikalı, Bosnalı, Hırvat, hatta Avustralyalı bile var. Çok güvendikleri oyun kurucuları Amerikalı Frederick House'un sakatlığına rağmen 4'te 2 yapmayı başardılar. Haris Mujezinovic ve Mindaugas Lukauskis gibi guardlarıyla her maçta yüksek sayı hedefliyorlar. Geçen yıl ULEB Şampiyonu olarak Avrolig'e katılmaya hak kazanan Rytas, Litvanya Ligi"nde Zalgiris Kaunas'ın hemen arkasında 2'nci sırada...
İlk maçta Maccabi'ye deplasmanda yenilen Polonya'nın tek markası Prokom Trefl de Birleşmiş Milletler gibi. Kadro Polonyalılar dışında Macar, Fransız, Litvanyalı, Porto Rikolu, Sloven ve Danimarkalı kaynıyor. Superstar Goran Jagodnik ile sözleşme imzalayan Trefl, Polonya halk kahramanı Adam Wojcik'i de renklerine bağlamış. Milano'yu deplasmanda deviren, kendi evinde de Cibona'yı halleden Trefl'in öncelikli hedefi, ilk 16'ya kalmak. Son karşılaşmada bir Barselona kazasına kurban gittiler ancak toparlayacakları açık.
Bu grubun favorisi bana göre yine Maccabi. Bakmayın siz onların Efes'e İstanbul'da 2 sayı farkla yenildiklerine. Takımda herkes şut atıyor, dripling yapıyor, içeri giriyor, çıkıyor... Son saniyede Parker'ın üçlüğü girseydi, Efes'in 1'inciliğini de alacaklardı. İki yıl üst üste Avrolig Şampiyonu olan bu takımın bu sene de böyle bir kadro ile Final Four hedeflemesi hiç de zor değil. Netanyahu kılıklı coach Gershon da takımı çok iyi tanıyor ve ona göre strateji kuruyor. İçerideki maçlarını kaybetmeleri mümkün değil. Pivot Vujcic ise her coach'un takımında isteyeceği bir oyuncu.
Efes Pilsen için fazla şey söylemeye gerek yok. Takımın ilk 16'ya kalacağı geçtiğimiz maçlardan belli oldu. Sistem oturmuş durumda. Bunu zorlayacak adamın vay haline. Şu görüntüsüyle Final Four işareti bile veriyor Efes. Ancak bu kadar sıkı defansın basketbol keyfini bozup bozmadığı da ayrı bir tartışma konusu. Takımın oturmayan tek oyuncusu hala Antonio Granger. Maccabi maçında biraz kıpırdanır gibi oldu, bu kez faul sorunu yaşadı. Eski günlerini aratıyor ve üçlük denemeleriyle saç-baş yolduruyor. Ermal sorununun çözülmesiyle Prkacin'in üzerindeki aşırı baskı ortadan kalkacaktır. Popoviç poposunun üzerine oturmaya başladı, Efes'e ileride daha çok gerekli olacak. Sadece anlamadığım, Alper Yılmaz'ın hiç dakika almaması. Coach Mahmudi onu hangi maça saklıyor, bir türlü çözemedim.
Bu grubun ilk 4 adayları Maccabi, Efes, Trefl, Rytas... Barselona'yla, içerdeki maçlarında kazâ yapmazsa Cibona biraz zorlar bu dörtlüyü...

C Grubu

Ülker Fenomeni ile başlayalım. Bu takımın ne yaptığını biri anlatırsa memnun olacağım. Takımın bir günü diğerine uymuyor, oyuncuların da öyle. Amaç birliği yok, sistem yok... Bu kadar dağınık bir kadronun toparlanması da zor. Birkaç hafta bekleyin, deniliyor. Takımda belli oranda düzelme olsa da, bir bakıyorsunuz ipin ucunu aniden kaçırıyorlar, bir daha da yakalayamıyorlar. Ülker'in bu dağınıklığının biraz da firmadan kaynaklandığı açık. Ülker firması da ne olacağına karar vermiş değil. Kapitalist ama başkaları tarafından farklı değerlendiriliyor. Ne ona, ne buna yaranabiliyor. Tam 'ortada kalmış' muamelesi görüyor. Takım da bu havadan etkileniyor ister istemez. Sadece bu yıla özgü değil Ülker'in dağınıklığı ve tutarsızlığı, yıllardır Avrupa arenasında saç baş yolduruyor. Son saniyelerde kaybettikleri maçlar hâlâ hafızalarda.
Bu grubun iki önelmi favorisi var: Real Madrid ve Panathinaikos. Her ikisi de 4'te 4 çekti bu grupta. İkisi de Ülker'i sürklase etti. Panathinaikos Yunan Ligi'nin de lideri. Final Four tecrübesi ve çok derin kadrosuyla en çok korkulacak takımların başında geliyor... Ülker, CSKA, Siena ve Partizan'ı çok rahat dize getirdiler.
Aynı tespitler Real Madrid için de geçerli. Onlar da derin kadro ile hareket ediyorlar. Fakat iki isim var ki, seyretmek büyük zevk. Fransa milli takımının da önemli isimlerinden Gelabale, normal bir basketbolcudan çok farklı. Adam kuğu gibi hareket ediyor. Kafasındaki bandanadan etkilenerek yazmadım bunu. Ancak koşu stili, yükselişi normalden çok farklı. Zaten Ülker'i de ezip geçenler arasında ilk sıradaydı. Üstelik genç. İkinci isim Marko Thomas. Hırvat oyuncu geleceğin önemli şutörlerinden biri olacağını Ülker maçında kanıtladı. NBA'nin de gözü üzerinde.
7 Aralık'ta Atina'da oynanacak Panathinaikos-Real Madrid maçı, grubun 1'incisini belirleyecek.
Pau Orthez ile Unicaja'yı yenen buna karşılık Siena ve Panathinaikos'a mağlup olan CSKA, forvet Kurbanov ile yeniden anlaştı. Panov ile Pachoutin Türkiye'den tanıdığımız isimler. CSKA da bu grubun önemli takımlarından. Ancak gücü eskisi gibi değil.
Malaga ve Siena da grubun orta seviye takımları, ilk 4 için mücadele edecekler. Belki bu mücadeleye, toparlanabilirse Ülker katılabilir. Ancak bugün için böyle bir öngörü pek tutarlı görülmüyor.
Grubun en zayıf takımları Pau Orthez ile Partizan. Haydi Pau Orthez'i anladık. Ancak Partizan'ın 4-0 çekmesini anlamak kolay değil. Çok genç bir takım. Belli ki bu seneyi pas geçip ileriye yatırım yapıyorlar. Ancak basketbolun önemli durağı Sırbistan'ın Avrolig'teki tek takımının böyle bir strateji izlemesine Sırp baskebol izleyicileri ne diyor?

A Grubu

Türk takımı olmadığı için bizi diğerleri kadar ilgilendirmese de, önümüzdeki süreci hesaba katarak bu gruba da göz atmak gerekiyor.
Benetton Treviso, Zalgiris Kaunas, Tau Ceramica, Climamio Bologna, GHP Bamberg, AEK, Strasbourg ve Union Olimpija, grubu oluşturan takımlar.
Grubun lideri Benetton... İtalyanların güçlü ekibi zaten bu grubun favorilerinden. Alman Bamberg, Fransız Strasbourg ve İtalyan Bologna'yı deviren Benetton, son hafta güçlü rakibi Kaunas'a deplasmanda kaybetti. İtalyan Ligi'nde ikinci sırada bulunan Benetton'ın kadrosunda Litvanyalı Siskauskas, Yunan Zizis, Yugoslav Petar Popoviç gibi yıldızlar var. Yaş ortalaması inanılmaz genç olan Benetton bu yıl iş yapar.
İsponyol liginin güçlü ekiplerinden Tau da grubun favorilerinden biri... Diğer favori Kaunas'a deplasmanda mağlup olurken, Bologna ve AEK'yı evinde, Olimpija'yı deplasmanda dize getirdi. Tau'da eski Ülkerli Serkan Erdoğan ile NBA'den dönen Efes'in eski oyuncusu Drobnjak da oynuyor.
Litvanya efsanesi Zalgiris Kaunas AEK'ya mağlup olurken, Olimpija ve Tau'yu geçmeyi başardı. Son maçta da Benetton"ı devirdi. Eski Ülkerli Tanoka Beard Kaunas'ta. NBA patentli eski Beşiktaşlı Amerikalı Larry Ayuso da bu takıma önemli katkıda bulunuyor.
Yunan Ligi'nin Panathinaikos ve Olimpiakos'tan sonra üçüncü önemli takımı AEK, Strasbourg ile Kaunas'ı yenerken, Climamio Bologna ve Tau'ya kaybetti. Geçen yıl çeyrek final yapan takımın hedefi bu yıl da yüksek. 2 galibiyet - 2 mağlubiyet ile ilk 4'e kalma olasılığı yüzde 50'nin üzerinde AEK'nın.
Grubun en ilginç ve çıkış yapan takımı Alman Bamberg. Strasbourg ile Olimpija'yı mağlup eden, Bologna ve Benetton'a karşı kaybeden Bamberg'in en büyük kozu Amerikalı forvet Nelson Spencer. Avrolig başlamadan iki gün önce anlaşma için masaya oturan ve ardından takımla maça çıkan Spencer harikalar yaratıyor. Ülker'in son dakikada getirdiği iki Amerikalı'nın Panathinaikos maçında yaptıklarını ya da yapamadıklarını dikkate aldığımızda, 'takıma uyum' tespitlerinin fazla geçerli olmadığı ortaya çıkıyor. Eleman iyi ise ve ciddi antreman yapmışsa çıkıp takır takır oynuyor.
Grubun ilk dörde kalmayı planlayan diğer ekibi, İtalya'nın basketbol kenti Bologna'dan. 4'te 2 yapan Bologna, AEK ve Bamberg'i yenerken, Tau ile Benetton'a mağlup oldu.
Bu grubun en zayıf iki halkası Fransız Strasbourg ile Sloven Olimpija. Grupta dibe zincirleyen iki takımın da şansları şimdiden kalmadı ilk 16 için. Kendi aralarında yaptıkları mücadeleyi ise Fransa'da Strasbourg kazandı. Olimpija'da ardarda alınan başarısız sonuçlardan sonra coach Pino Grdovic'in görevine son verildi. Yeni bir coach bulunana kadar asistan coach Bayramiç ile yola devam edilecek.
Bu grubun ilk 4 adayları Benetton, Tau, Kaunas ve AEK... Bologna ve Bamberg de şanslarını zorlayacaklar, belki ilk 16'ya girecek son takım olabilirler. Büyük bir ihtimalle 'en iyi beşinci takım' bu gruptan çıkacak.

http://www.batug.com/ 25 - 11 - 2005