Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

1 Temmuz 1999 Perşembe

"Hayır, ben Yorgoyum"

Seferis Sokağı tartışmasına İzmirli bir köşe yazarından "Yorgoculara" başlıklı yazı ile yanıt geldi. İsim değişikliğine karşı çıkanları "Bazı entellektüellerimiz ne yapacaklarını şaşırdılar" şeklinde değerlendiren yazarımız, Seferis ile Atatürk'ü kıyaslıyor ve soruyor. "Urla'daki sokağa Seferis ismi verdiniz. Komşumuz, Atatürk'ün doğduğu evin sokağının adını değiştirdiği zaman neden karşı çıkmadınız?" Yazarımız evrensellik ile devletçilik arasındaki sınırı doğru çizememiş. Bir yanda evrensel değerleri savunan, barış temasını öne çıkaran Urlalı sanatçı, diğer yanda bir ulusun doğuşu için Batı ülkeleri ve Yunanistan ile savaşmış, çağdaş devlet adamı. Bu iki şahsiyeti değil aynı teraziye koymak, kıyaslamak bile hatalı. Biz de, Anadolu doğumlu olsa bile bir Yunan devlet adamının ismini sokağa verdirmek için tartışma başlatmadık zaten.
Yazarımız, "Herşeyi bilen entellektüeller" suçlamasını yaparken bir doğruyu gözden kaçırıyor. Bizler Batı'da "bir veya birkaç alanda uzman" olarak tanımlanan entellektüel sıfatını kabul ediyoruz. Çünkü karşı tarafı anlamak için Girit, Yale, Georgetown, Cambridge ve 9 Eylül Üniversiteleri'nde birkaç dilde yayınlanan Türk-Yunan tarihi, toplumlararası kültür iletişimi ve mübadele üzerine yapılan araştırmaları okuyor, internette Yunan basınını takip ediyoruz. Uluslararası toplantılarda karşı tarafla da konuşuyoruz.
Bu arada mübadele üzerine yapılan araştırmalarda ortaya çıkan başka bir gerçek üzerinde durmak istiyorum, yazarımızı bilgilendirmek için... 9 Eylül Üniversitesi'nde "Türkçe" olarak basılan eserde şöyle bir tesbit dikkat çekiyor.
"1924 yılındaki mübadelede Yunanistan'dan Türkiye'ye gelenler ile Türkiye'den Yunanistan'a göçettirilenler etnik kökenlerine göre sınıflandırılmadı. O dönemde ulus ve millet kavramları gelişmediği için din esasına göre bir sınıflandırılma yapıldı. Türkçe konuşan ancak Ortodoks olanlar Yunan kabul edilip Yunanistan'a gönderildi, Yunanca konuşan ancak müslüman olanlar Türk olarak değerlendirilip Türkiye'ye getirildi. Dolayısıyla Yunanca konuşan Türkler ile Türkçe konuşan Yunanlıların kim olduğu konusu hala sır."
"Halkın oyları"yla iktidara gelen ANAP'lıları eleştirmemi ağır bulan yazarımız Batı Trakya'da Türklere yapılan baskıları da dile getiriyor...
Batı Trakyalıların oylarıyla Yunan Parlamentosu'na yollanan "seçilmiş" bir isim, Rodop Milletvekili Mustafa Mustafa'nın Urla Belediyesi'ne gönderdiği mektup sanırım yazarımıza yanıt olacaktır.
"Seferis, Nazım Hikmetler, Yunus Emreler gibi evrensellik boyutunda bir şahsiyettir. Urla'da doğmuş olması kentiniz için bir gurur kaynağı olduğu kadar her iki ülke halkının ortak tarih ve kültürünün, ortak geleceğinin de simgesidir. Arkadaşların hümanist, barışçı, Ege insanına yakışır sevecenlikle tartışmaları bitireceğini umut ediyorum."
Bu "bilgiler" ışığında yazarımız beni ve bu konuda yazan Ertuğrul Özkök, Melih Aşık, Doğan Hızlan, Ünal Ersözlü, Zülfü Livaneli'yi hala Yorgocu olarak suçluyorsa, "Hayır, ben Yorgo'cu değil, bizzat Yorgo'yum..."

YENİ ASIR 01 - 07 - 1999